Pazar esnafı çalışacak eleman bulamıyor

Enflasyon ülke genelinde pazarın hareketliliğini etkilemeye devam ediyor. Eskişehir’de pazarcılık yapan Davut Soysalan, konuyla ilgili pazarcı esnafını ciddi şekilde etkilediğini ve halkın alım gücünün giderek azaldığını vurguladı. Soysalan, Antalya ve Gemlik-İznik’teki kendi zeytin bahçelerinden topladıkları ürünleri Eskişehir pazarlarında uygun fiyatla sunarak halka doğrudan satış yapmayı amaçladıklarını belirtse de zincir marketlerin toplu alım gücü ve kredi kartı avantajları gibi imkânlarının pazarcılara karşı haksız rekabete neden olduğunu savundu.

“ENFLASYONUN YÜKÜNDEN KAÇMAK MÜMKÜN DEĞİL”

Soysalan, “Geçen sene müşterimizin aldığı 3 kiloluk zeytinleri şu anda alamıyorlar. Geçen sene 10 kilo zeytin alan insan bu sene en fazla 3 kilo tercih ediyor. Taleplerde maalesef düşüş var. Fiyatları ne kadar geriye çeksek de, halka hitap ucuzlaştırsak da alım gücü eskiye göre çok düşük. Bizim kendi ürünlerimiz, ulaşım masrafı da az seviyelerde ancak yine de enflasyon vatandaşın cebine yansıdı. Satış fiyatlarımız normaldeki piyasa değerlerinde marketlere göre eşdeğerde olması gerekiyor. Biz marketlerin şu anda sattığı fiyatları üçte bir parasına ürün satıyoruz neredeyse. Kendi ürettiğimiz zeytin ve zeytinyağlarını Eskişehir halkına sunarak doğal ve uygun fiyatlı ürünler sağlamayı amaçlıyoruz. Ancak tüm çabalarımıza rağmen enflasyonun yarattığı yükten kaçmak mümkün olmuyor” şeklinde konuştu.

“HALK GÜNLERİ DİYEREK HAKSIZ REKABET YARATIYORLAR”

Marketlerde yapılan halk günü ve indirim günlerinin sektörde rekabeti zorlaştırdığını belirten Soysalan, bu tür kampanyaların uzun vadede müşterinin cebine yansıyan bir yük getirdiğini ifade etti. “Zincir marketlerin bizi etkileyen en büyük tarafı kredi kartı sistemi. İnsan markete girdiği zaman bütün ihtiyacını karşılıyor. O şekilde alabiliyor. Pazara geldiği zaman 300-500 lira gibi minimum parayla gelebiliyor. İhtiyacı kadar alabiliyor burada. 2 kilo alabilecekken 250 gram alıyor. Marketlerin yaptığı halk günleri, indirim günleri bu sektörde haksız rekabet yaratıyor. İndirim yapılan günlerde normal malın değerini birinden alıp diğerine ekliyordur. Marketlerin avantajı da bu aslında. Mesela patatesten müşteriyi çekiyor ama soğana ekliyor. Zeytinden indirim yapıyor, peyniri yükseltiyor. Toptan ürün almanın da etkisi var. Pazarcı gelip 5 ton satacağı ürünü 1 ton alabiliyorken, marketler gidip 5 bin ton mal alıyor. Daha avantajlı alabiliyor. Ürünlerimizi marketlerdeki fiyatların çok altında satıyoruz, ancak insanların satın alma gücü azalınca bu da yeterli olmuyor. Yüksek fiyatların sebebi biz değiliz; enflasyonun etkisi halkın cebine yansımış durumda” dedi.

Soysalan, yüksek enflasyonun sadece vatandaşların alım gücünü değil, pazarcı esnafının kâr marjlarını da etkilediğini vurguladı. Özellikle marketlerin aynı ürünü daha pahalıya satmasına rağmen daha çok tercih edilmesini eleştiren Soysalan, “Kendi ürünlerimiz olduğu için belli bir fiyata kendimiz belirleyebiliyoruz. Halka daha cazip fiyatlarda sunabiliyoruz. Şu anda 80 liradan başlayıp 200 liraya kadar fiyat aralığında, hasadına ve cinsine göre değişen zeytinlerimiz var. Marketler de ise bu durum indirimsiz minimum 200 liradan başlayıp 500 liraya kadar çıkıyor. Biz ancak onların en dip fiyatına denk en yüksek fiyatta ürün satabiliyoruz” şeklinde konuştu.

“PAZARDA ÇALIŞMAK İSTEYEN ELEMAN YOK”

Pazar esnafı Davut Soysalan’ın annesi Hatice Soysalan da oğluna yardım etmeye geldiğini belirterek, pazarda eleman bulmanın zorluğuna dikkat çekti. Hatice Soysalan, “Ben oğluma yardıma geliyorum. Çalışan bulamadığı için ben destek oluyorum. Pazarlarda çalışma isteği yok artık. Çalışana para gelir ama etrafta öylesi yok. Aileler bu konuda yardımcı olmaya çalışıyor. Ben de oğlumun yanındayım, arkadaşım da yardıma geldi. Anne-oğul beraber çabalıyoruz” diye ifade etti.

Kaynak: Haber Merkezi