"Eskişehir’de deprem olsa yüzlerce vatandaşımızı kaybedeceğiz"

TMMOB İnşaat Mühendisleri Oda Başkanı Orkun Kılıç, ülkemizin ve şehrimizin deprem bölgesi olduğunu hatırlatarak ‘sağlam bina’ yapmanın önemine değindi. Kılıç, on binlerce ev yapan müteahhitlerin çalışma şekline eleştiri getirerek ‘ucuza konut üretme’ durumuna tepki gösterdi.

“MÜTEAHHİTLERİN YANINDA MÜHENDİS ÇALIŞMAK ZORUNDA OLMALI”

On binlerce konut yapan müteahhitlerin çalışması için herhangi bir kıstasın olmadığına dikkat çeken Kılıç, “Bir inşaat yapmak için İnşaat Mühendisi olmaya gerek yok. Müteahhit olmak için yanınızda mühendis çalıştırmak şart değil, paranızın olması gerek değil, bir eğitim seviyesi şartı da yok. Doktor olmayan birisi ameliyata girse o hastayı öldürür ama bir müteahhit binlerce konut yapıyor ve hataların deprem olmadan ortaya çıkması mümkün değil. 10 bin konut, belki 50 bin can hiçbir kalifiyesi, liyakati olmayan kişinin eline teslim edilmiş durumda bir memleket. Bunun acısını da geçtiğimiz depremde gördük. Burada da İnşaat Mühendisleri geri plana atılıyor. Her müteahhit inşaat mühendisi olmak zorunda değil ama yanında yaptığı işlere göre inşaat mühendisleri çalıştırma zorunluluğu olsun” diye konuştu.

“99 DEPREMİNDE KAÇ MÜTEAHHİT CEZA ALDI? ŞİMDİ KAÇ KİŞİ CEZA ALIYOR?”

Pek çok müteahhittin konutları yaparken pratikte var olmayan kağıt üzerinde bir işleyişle çalıştığını söyleyen Kılıç, şöyle konuştu:

“Müteahhitler proje bazlı inşaat mühendisine proje çizdiriyor, bir de şantiye şefi var fakat bizim ülkemizde bunlar hep kağıt üzerinde. Kağıt üzerinde bakıldığında müteahhit bir inşaat mühendisine proje çizdirmiş, işin başında bir şantiye şefi beklemiş, yapı denetim gelmiş denetlemiş gibi büyük bir makyaj ama pratikte biz biliyoruz ki orada bir şantiye şefi yok, müteahhit gidip az demir çıkartan inşaat mühendisine projeyi çizdirebiliyor, denetimdeki boşluklardan dolayı bu karakterdeki insanlar çok kolay sıyrılabiliyor. Sonucunda da ortaya makyajlanmış bir İnşaat Endüstrisi çıkıyor. Sanki her köşesi mühendislerin denetiminde olan ama pratikte alakası olmayan süslenmiş, makyajlanmış evler. Ülkemizde sistem hep yanlış yapanı korumaya yönelik işliyor. Bunun sonucunda da hep büyük yıkımlar görüyoruz. Sonucunda suçlu İnşaat mühendisleri görülüyor ama suçlu müteahhitlerdir fakat 99 depreminde kaç müteahhit ceza aldı? Şimdi kaç kişi ceza alıyor?”

“SAĞLAM BİNA YAPIYOR MUYUZ?”

Son olarak sağlam bina yapmanın önemine vurgu yapan ve ‘ucuza konut üretme’ durumuna tepki gösteren Kılıç, şunları söyledi:

“1999’da bir deprem faciası, geçtiğimiz yıl da bir asrın felaketi yaşadık. Bizim deprem bölgesinde yıkılmayan binalarımız da var. 99’dan bu zamana 25 yıl geçmiş, biz o zamandan bu zamana bütün binalarımızı o binalar gibi yapsaydık, eski binalarımızı da kentsel dönüşümle dönüştürseydik geçen sene bir deprem olacaktı ve kimse ölmeyecekti ya da az sayıda insan yara alacaktı. Türkiye bir deprem ülkesi, deprem illaki olacak zamanı fark etmez. Türkiye’de bakıldığında ortalama 2 yılda bir yıkıcı deprem oluyor. Depremin nerede, ne zaman, nasıl olacağının bir önemi yok. Tek önemli şey; biz binalarımızı sağlam yapıyor muyuz, yapmıyor muyuz? Sağlam yaparsak yıkılmayacak ama ders almıyoruz. Almadığımız sürece de ekonomimiz de çökecek, insanlarımız da ölecek. Şimdi Eskişehir’de bir deprem olsa yüzlerce vatandaşımızı kaybedeceğiz ama hala inşaatlarda çalma ekonomisinin peşinde olunan bir durum var. Bir yerleri esnetelim, ucuza mal edelim peşindeler ki ucuza mal etme o kadar ufak rakamlar ki. İyi yapılmış bir inşaat ile ucuza kaçılmış bir inşaat arasında maddi olarak daire başına iki kombi parası fark ettiremezsiniz. Yani bizim insanlarımız parasal olarak ölçerseniz daire başına bir kombi parası civarı rakamlara ölüyorlar.”