TEMA’dan Dünya Biyolojik Çeşitlilik Günü'nde çağrı

TEMA Vakfı, her yıl 22 Mayıs’ta kutlanan Dünya Biyolojik Çeşitlilik Günü kapsamında, doğayla uyumlu yaşam çağrısı yaptı. Vakfın Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, ormanlar, sulak alanlar ve denizlerin hızla tahrip edildiğini belirterek, “Aldığımız her nefeste, yediğimiz her lokmada doğanın izleri var. Ancak doğal alanlarımız yok oldukça biz de yaşama şansımızı kaybediyoruz.” dedi.
Biyolojik çeşitliliğin, insanın temel ihtiyaçlarını karşılayan doğal sistemlerin temeli olduğunu vurgulayan Ataç, su, gıda, ilaç ve enerji gibi kaynakların doğadan geldiğini ve teknolojik ilerlemelere rağmen doğaya bağımlılığın sürdüğünü söyledi. Birleşmiş Milletler’in bu yılki teması olan “Doğa ile Uyum ve Sürdürülebilir Kalkınma” doğrultusunda, insanlığın doğayla ilişkisini yeniden kurması gerektiğini ifade etti. Sürdürülebilir kalkınma hedeflerinde ciddi bir gerilik olduğunu dile getiren Ataç, hedeflerin yalnızca %17’sinin gerçekleştirilebildiğini ve 41 başlık altında artık vakit kaybetmeden adım atılması gerektiğini belirtti.
Son 50 yılda biyolojik çeşitliliğin %73 oranında azaldığını, memeli türlerinin %85’inin yok olduğunu aktaran Ataç, habitat kaybının bu yok oluşun başlıca nedeni olduğunu söyledi. Son 30 yılda, Türkiye’nin 5,5 katı büyüklüğünde orman alanının dünya genelinde yok edildiğini hatırlatan Ataç, Türkiye'de orman alanları artsa da maden, enerji ve ulaşım gibi amaçlarla ormanların parçalandığını belirtti. Türkiye’nin üç biyocoğrafik bölgenin kesişim noktasında bulunduğunu ve binlerce endemik türe ev sahipliği yaptığını dile getiren Ataç, korunan alan oranlarının dünya ortalamasının yarısından az olduğunu ifade etti. Sulak alanlardaki türlerin %60’ının kaybolduğunu, 1700’den bu yana Türkiye’nin dört katı büyüklüğünde sulak alanın yitildiğini kaydeden Ataç, “Aşırı sulama, tarım alanı açma ve iklim değişikliği bu kaybın başlıca nedenleri” dedi. Ayrıca tarım arazilerinin sürdürülemez uygulamalar nedeniyle her yıl 20 milyon hektar bozuluma uğradığını ve denizlerde ‘ölü zonlar’ oluştuğunu belirtti.
İnsan faaliyetlerinin doğayı tahrip ettiğini somut verilerle anlatan Ataç, “Doğadaki her canlının işlevi var. Kendimizi dünyanın sahibi değil, ortak yaşam alanının bir parçası olarak görmeliyiz. Devletler de bu bakışla hareket etmeli, koruma alanlarını artırmalı, doğa dostu politikalar üretmeli” dedi.
Kaynak: Haber Merkezi