
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
1 Kasım seçimleri AK parti için Eskişehir'de milat oldu...
AK parti Eskişehir'de 13 yıl boyunca:
-Sırtını Erdoğan'ın karizmasına dayadı.
-"Nasıl olsa her genel seçimde birinci parti oluyoruz" rahatlığıyla girdi seçimlere.
-Parti çalışmaları, Cuma namazları ve Hacı pilavlarından öteye geçemedi.
-Parti, parti binası yerine başka binalardan yönetilmek istendi.
-Partinin çilesini çekmeyen insanlar, partinin cefasını bir güzel sürdü.
-Eskişehir teşkilatının başındaki insanlar hiç Eskişehirli olmadı.
-Aday diye ortaya çıkartılanların, Eskişehir'de karşılıkları da olmadı.
-Partiye hizmeti dokunmuş insanlar ekarte edilip, siyaset dışına itildi sürekli.
-Kendi adayını provoke edenler oldu zaman zaman.
-Dışarıdan gelenler, partiye emek verenlerin bir anda önüne geçiverdi.
-Eskişehir kamuoyunun "Bizim oğlan" diyebildiği isimler parti içinde yer bulamazken, eş dost, akraba, hemşeri ilişkileriyle işbaşına gelenler parti yönetiminde söz sahibi oldu.
-Partinin vizyonuna hatırı sayılı kişiler alınmazken, hatırı bile olmayan isimler parti yönetimlerinde söz sahibi oldu.
İşte bu hatalarla 13 yıl geçirdi AK parti Eskişehir'de.
Bu süreç içinde, başta Belediye seçimleri olmak üzere çok şey kaybetti.
İlçelerde oy kaybı her geçen gün arttı.
7 Haziran seçimleri, Eskişehir'deki AK parti için resmen bir milat oldu.
Seçimin kaybedilmesi ve ilk kez Eskişehir'de ikinci parti konumuna düşülmesi, 13 yıldır yapılan hatalar zincirinin sonucu olarak tüm çıplaklığıyla ortaya çıkıverdi.
-Eskişehir teşkilatına Eskişehirli yöneticilerin gelmesi...
-Ekarte edilen eski isimlerin oyuna sokulması.
-Şehirde karşılığı olmayan isimlerin yerine, karşılığı olan isimlerin devreye sokulması.
-Seçim çalışmalarının Cuma namazları ve hacı pilavlarından, vatandaşa birebir dokunur hale dönüştürülmesi...
-Kendi adayını provoke etme yerine, kendi adayına sahip çıkılmasıyla, 13 yılın birikmiş hataları bir anda ortadan kaldırıldı.
-Parti neredeyse kuruluş yıllarının ruhunu yakalayıverdi.
Sonuç olarak...
7 Haziran seçimleri ve bu seçimlerde alınan kötü sonuç AK parti için bir dönüm noktasıydı.
1 Kasım seçimlerinde ya Eskişehir'i ikinci kez CHP'ye teslim edecekti...
Ya da...
Geçmişteki tüm hatalardan ders çıkartıp, bir daha aynı hataları tekrarlamayarak, 7 Haziran seçim sonuçlarının bir yol kazası olduğunu ispatlayacaktı.
Öyle de oldu...
Basit dokunuşlar ve geçmişte özellikle yapılmayan birçok uygulamanın devreye sokulmasıyla 1 Kasım seçimleri yeniden kazanıldı.
Bu köşede sürekli yazarız...
Başarının bir tek yolu, başarısızlığın sayısız yolu vardır...
AK parti Eskişehir'de 13 yıldır başarısız olmanın her türlü yolunu denedi.
1 Kasım seçimleri öncesinde nihayet, aday listesinden teşkilat yöneticilerinin özelliklerine, ekarte edilen eskilerin oyuna sokulmasından insanlara birebir dokunan seçim çalışmasına kadar olan tüm unsurlarıyla, başarılı olmanın var olan tek yolunu sonunda bulabildi.
********************************
Secereler bir anda dökülür ortaya....
Küçük yaşta yetim kalan bir çocuk bir akrabasının alıp götürmesiyle İrlanda'ya gider.
Orada okumaya başlar. Okul hayatı sonrasında da iş hayatına atılır.
Çok da başarılı olur ve kısa süre içinde çok paralar kazanmaya başlar.
Bu arada evlenip aile yaşamını da kurar.
Sonrasında, doğduğu topraklar gelir aklına.
-"Acaba Türkiye'de akrabalarım var mı? Varsa kimler ve şimdi ne yapıyorlar?" diye düşünür.
Maddi bir problemi de olmadığı için, Türkiye'deki akrabalarını araştırmaya karar verir.
Hemen bir dedefliklik bürosunun kapısını çalar.
Durumu anlatıp, "Ben akrabalarım kimler bunu öğrenmek istiyorum" der.
Bunun üzerine dedektiflik bürosu yetkilileri;-"Biz senin bu istediğini yerine getiririz. Senin soy ağacını çıkartırız. Ama bu kolay bir iş değil. Hem zamana hem de paraya ihtiyaç var. Senin bu istediğini şu kadar paraya yaparız" demişler.
Bizimki bakmış, karşısına çıkartılan fiyat öyle bir anda verilebilecek bir rakam değil.
-"Biraz düşüneyim" diyerek ayrılmış Dedektiflik bürosundan. Doğruca başka bir büronun yolunu tutmuş.
Ancak, orda da aynı fiyat söyleniyor kendisine.
Bu kadar parayı aile soyunun ortaya çıkmasına veremeyeceği için boynu bükük ayrılıyor bürodan bizimki.
Dalgın ve biraz da morali bozuk yürürken, Türkiye'den bir arkadaşı ile karşılaşıyor...
Arkadaşının;
-"Hayrola çok dalgınsın?" demesi üzerine başlıyor anlatmaya;
-"Aile soy kütüğümü ortaya çıkartmak istedim. Sülalemde kimler var? Nerede yaşıyorlar? Öğrenmekti niyetim. Ancak bunun olabilmesi için benden şu kadar para istediler. İşte bu parayı versem de aile soyumu ortaya çıkartsam mı onu düşünüyordum" deyince Türk olan arkadaşı dayanamayıp;
-"Yahu düşündüğün şeye bak. Ne diye vereceksin o kadar parayı. Ben sen in bu işini cebinden 5 kuruş bile çıkmadan hallederim" diyor.
Buna çok şaşıran bizimki "Bu nasıl olacak peki?" deyince Türk arkadaşı;
-"Sen şimdi git Türkiye'ye. Herhangi bir partiden aday ol. Bak o zaman senin soyunu sopunu, sülaleni nasıl ortaya çıkartıveriyorlar."diye yapıştırıyor cevabı.
Bunu şimdi niye mi yazdık.
2019 seçimleri için niyetli olanlara bir uyarı olsun istedik.
Neticede...
Tahmin edeceğiniz ve her seçim öncesi süreçte olduğu gibi, aday olunur olunmaz şecereler ortalığa dökülmeye başlar.
Hem de tek tek...
O zaman kanunlar niye var?
Gazeteci haber değeri taşıyan her olayı haber yapar.
Gazeteler haber değeri taşıyan her olayı haber olarak değerlendirir.
Gazetecinin yaptığı haber ya da Gazetenin sayfalarında değerlendirdiği haber devletin gizli bilgilerini içeriyorsa,bundan gazeteci ve gazete sorumlu tutulamaz.
Sorumlu, o bilgileri sızdıran kişidir.
Kaldı ki:
Mahkeme hakimi dahi gazetecinin ifadesini alırken, haber kaynağının kim olduğu konusunda gazeteciye baskı yapamaz.
Haber kaynağını açıklamak istemeyen gazeteci açıklamaz.
Eğer ortada devletin gizli bilgilerinin ifşa edilmesi gibi bir durum varsa, bu bilgiyi gazete ya da gazeteciye sızdıran kişi veya kişileri bulup yargı önüne çıkarmak devletin görevidir.
Gazeteci, kendisine gelen bilgilerin doğruluğunu araştırdıktan sonra bu bilgileri haber şekline getirir.
Gazeteci için bilgilerin kimden ve ne şekilde geldiği değil, gelen bilgilerin doğruluğu önemlidir.
Bu durumda, iki gazetecinin yapmış oldukları haber nedeniyle, devletin gizli bilgilerini ifşa ettikleri için tutuklanmaları, mevcut yasalarla izah edilecek bir durum değildir.
O halde...
"Yasalar niye var ki?" Diye sorası geliyor insanın....