1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

25 Binlik planlarla ilgili biz AKP-CHP kavgası beklerken...

Uzun bir süreden sonra yeniden merhaba...
Biliyorum gerçekten uzun oldu bu ayrılık.
Şunu da itiraf edeyim ki, 30 yılı aşan meslek yaşamımda gazeteden hiç bu kadar uzun süre ayrı kalmamıştım.
Ne yazık ki evdeki hesabın çarşıya uymaması yüzünden 1 haftalık bir yurtdışı tatili neredeyse bir ayı buldu.
Haliyle bu süre içinde yazılardan da uzak kalma durumu çıktı ortaya.
Eskişehir'den ve Eskişehir gündeminden bu denli ayrı kaldıktan sonra bir anda adapte olmak ve yazı yazmak gerçekten kolay bir iş değil.
Sonuçta koca bir ay geçmiş ve bu koca ay içinde birçok olay yaşanmış.
Siz de haliyle yaşanan bu birçok olayı pas geçmişsiniz.

Ancak.
Öyle bir olay var ki bizim yokluğumuzda yaşanan, üzerinden günler geçse de pas geçilemeyecek nitelikte bir önem taşıyor.
Herhalde anladınız lafı 25 Binlik planların mecliste kabulü ve sonrasında yaşananlara getirmek istediğimizi.
O halde girelim konuya:
Bana göre Eskişehir'in en büyük sorunuydu bu şehrin bir plana sahip olmaması.
Yine bana göre.
Eskişehir'in en büyük ikinci sorunuydu bu şehirde yaşayanların bir uzlaşı içinde olamayışı.
25 Binlik planların Büyükşehir meclisinde kabulü ile bu şehrin en büyük sorunu olan "Plansızlık" giderilmiş oldu.
25 Binlik planların Büyükşehir meclisinde AKP ve CHP oylarıyla kabul edilmiş olması ile bu şehrin en büyük ikinci sorunu olan "Uzlaşamamazlık" sorunu da bir ölçüde giderilmiş oldu.
Yani...
Bir taşla iki kuş vuruldu mecliste alınan tek bir kararla.
Bu Eskişehir'in duyabileceği en güzel iki haberdi aslında.
Gerek şehrin ileriye dönük daha modern bir planlamaya kavuşacağı, gerekse iki farklı parti düşüncesinin Eskişehir ortak paydasında buluşmayı başarabildiği güzel iki haber.
Ne yazıktır ki bu iki güzelliği de yaşayamadı Eskişehir.
Ne yazıktır ki bu iki güzel haberin farkına bile varamadı Eskişehirli.

Çünkü...
Büyükşehir Belediye başkanının, kabul edilen planlarda Satılmışoğlu köyü civarının Tepebaşı Belediyesinin isteği ile sanayi bölgesi olmasıyla ilgili olarak "İhanet" suçlaması, iki güzel haberin de üzerini adeta yorgan gibi örttü.
Gereği var mıydı?
Bilemiyorum.
Zamanı mıydı?
Onu da bilemiyorum.
Ama oldu işte.
Büyükşehir Belediye Başkanı her ne kadar " Ben Tepebaşı Belediye Başkanımızı kastetmedim" dese de, kamuoyu önünde kendi partisinin Belediye başkanını ihanet etmekle suçlayan bir algıya neden oldu.
Sonuç olarak.
-Ben, mecliste görüşülecek 25 Binlik planların bu şehirde büyük bir gürültü kopartacağını bekliyordum.
-Ben, 25 Binlik planların mecliste AKP ve CHP'liler arasında büyük bir kavgaya yol açabileceğini de bekliyordum.
Dahası.
-Ben, AK Partililerin 25 Binlik planları kabul etmeyeceklerini ya da büyük oranda değiştirebileceklerini de tahmin ediyordum.

Hatta.
-Ben, AK Partililerin 25 binlik planlar üzerinde "Çoğunluk biziz. Planlar bizim istediğimiz gibi olacak" diretmesi halinde, CHP'li belediyelerin nasıl engellendiklerini bir kez daha kamuoyuna anlatacaklarını da hayal edebiliyordum.
Yanılmışım.
Çünkü 25 binlik planların meclisten AKP ve CHP'lilerin oylarıyla, sorunsuz ve büyük bir uzlaşı ile geçeceğine hiç mi hiç ihtimal vermemiştim.
Hele hele...
Mecliste kabul edilen 25 binlik planlar sonrasında "İhanet" söylemlerinin olabileceği ve bu söylenin de CHP'li iki Belediye ve iki Belediye Başkanını kamuoyunda karşı karşıya getirebileceğini kesinlikle düşünmemiştim.
.....
Adaylıklarda son durum...
Şu anda bir erken seçim ihtimali de var, seçimlerin 2019 yerine 2020 yılına uzatılması ihtimali de.
Bırakın bu iki ihtimali de bir tarafa, seçimler zamanında yapılacak dahi olsa daha bu günden seçimlere 2,5 yıldan daha fazla bir zaman var.
Bu günden bakıldığında seçimlerde kimin aday olup olmayacağını kestirmek elbette güç.
Ancak...
Bu günden bakıldığında sanki Yılmaz Büyükerşen yeniden aday olacak gibi.
Bunu nereden anlıyoruz?
Birincisi "Aday olmayacağım" demiyor.
İkincisi, davranışları ve tavrı yeniden aday olabileceğinin sinyallerini veriyor.
Üçüncüsü de, 5 dönem üst üste seçim kazanıp, kırılması imkansız bir rekorun sahibi olmak istiyor.
Çevresinin ve kamuoyunun daha önceki dönemler gibi baskı unsuru olacağı da hesap edilirse, Büyükerşen'in yeniden aday olması çok sürpriz olmayacak.
Bu günden bakıldığında Ahmet Ataç da aday gibi.
Bunu nereden anlıyoruz?
Birincisi Ahmet Ataç siyasi kariyerinin zirvesini yaşayan bir dönem içine girdi.
Kendisinin de söylediği hatta çoğu zaman polemik de oluşturduğu üzere Ataç Büyükerşen'in aday olmaması halinde Büyükşehir için en önemli aday.
Büyükerşen'in adaylığı halinde Tepebaşı ya da Milletvekili adaylığı Ahmet Ataç için sürpriz olmayacak.
Bu şartlarda Ahmet Ataç yapılacak ilk seçimin ya Büyükşehir, ya Tepebaşı ya da Milletvekili adayı.
Kazım Kurt da yapılacak ilk seçimin kesin aday isimleri arasında.
Bunu nereden anlıyoruz?
Kendi beyanı bizzat Odunpazarı Belediye Başkanlığına yeniden aday olacağı yönünde.
Sonuç olarak CHP'deki her üç ismin de "Aday olmam" demişliği yok.
AK Parti cephesine gelirsek.
Partide en çok konuşulan isim Milletvekili Harun Karacan.
Haliyle Karacan'ın özellikle Büyükşehir Belediyesine aday olup olmayacağı merak ediliyor.
Görünüşe bakılırsa Harun Karacan Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday olmayacak.
Bunu nereden anlıyoruz?
Birincisi Karacan'ın aralarında Bakan Nabi Avcı, İl Başkanı Dündar Ünlü ve parti yöneticilerinin de içinde olduğu bir çok kişiye bir çok ortamda söylemiş olduğu "Ben aday falan değilim. Bu işi bir defa denedik. Şu an bir görevim var ve bu görevi iyi yapmak için gün sayıyorum. Ha "Bir dönem daha lazımsın" derlerse bakarız. Demezlerse de işimizin başına döneriz" demişlikleri var.
İkincisi de Karacan'ın son aylarda parti ile ilgili Eskişehir'de gelişen olaylara müdahil olmamaya dikkat etmesi ve partiyi ileriye dönük dizayn etme gayreti içinde olmadığını açık açık hissettirmesi.

Sonuç olarak:
Büyükerşen "Aday olmayacağım" demiyor.
Ahmet Ataç için yakıştırılan her türlü adaylık konuşuluyor.
Kazım Kurt Odunpazarı için aday olacağını bugünden deklere ediyor.
Yukarıda saydığımız isimlerden bugün için aday olmayacağını söyleyen tek isim Harun Karacan.
Fakat...
Konu siyaset ise bugünden yarına çok şey değişeceğini herkes çok iyi biliyor olsa gerek.
.....
Duyduğum son haber ile duyduğum ilk haber...
Önceki gün Polonya'daki son günümüzde ülkenin gündemindeki tek konu, ülkedeki mültecilere olan yaklaşımdı.
Polonya, vatandaşlarının bir çoğu çeşitli ülkelerde çalışıyor olmasına rağmen kendi ülkelerinde mülteci istememesi çelişkisini sorguluyordu saatlerce.
Ülke basını bu çelişkili düşüncenin sosyolojik ve psikolojik yanlarını yatırıyordu masaya.
Konu, ülkede alınan son kürtaj yasağı kararının bile önüne geçmişti adeta.
Uçak Türkiye'ye indiğinde havaalanında ilk duyduğumuz haber, bir vatandaşın metrobüs şoförüne, hem de metrobüs hareket halindeyken şemsiye ile vurması sonucu meydana gelen feci kaza idi.
Polonya Avrupa'nın vasat ülkelerinden biri.
Niyetimiz Türkiye ile bu ülkeyi kıyaslamak falan değil.
Sadece iki ülkenin iki gün içindeki iki farklı gündemi dikkatimizi çekti.

Ne yalan söyleyelim...
Ne onların mültecilere yaklaşımlarını sorgulamalarına şaşırdık...
Ne de...
Bizim şemsiyeli vatandaşımızın yaptığı ile yol açtığı akıl almaz kazaya...

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi