4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

ABD ve AB BUNU HEP YAPIYOR

Tunus'ta başlayan ve Ortadoğu ülkelerini de etkileyen, halk hareketi, Türkiye'yi etkiler mi bilinmez ama Türkiye'deki, "demokratik " açılımlar, AB' ya uyum yasaları, devletin yeniden yapılanması, Anayasa değişikliği gibi gelişmeler, eyalet söylentileri, özellikle de etnik gelişmeler, geçmişte Sovyetler Birliği ve Yugoslavya' daki yaşanan gelişmeleri, hatırlatıyor.
Aslında bu tür gelişmeleri ve Tunus' la başlayan ve Ortadoğu ülkelerini de etkileyen olayları yadırgamamak lazımdır. Çünkü Helsinki Sonuç Belgesi' nin, İnsan Hakları Temel hak ve Özgürlüklerini temel alan 7. nci maddesine yönelik bir modelle, ÜLKELER demokratikleştirilmelerini amaçlamaktadır. Emperyalist ülkelerin, bu modelle tetikleyeceği insan hakları temel hak ve özgürlükleri istemleri, bu bölgelerdeki ülkelerin parçalanmasına neden olacaktır. Nitekim BU MODELLE SOVYETLER; SAVAŞSIZ, İŞGALSİZ VE MÜDAHALESİZ BİR BİÇİMDE ÇÖKERTİLMİŞTİR. YUGOSLAVYA VE IRAK BÖYLE PARÇALANMIŞTIR.
Nitekim 1985 yılında, İktidara gelen Mikhail Gobaçov', iktidara geldiğinde, Sovyetler Birliğinin yapısını değiştirmeye karar vermişti. Bu değişme veya yeniden yapılanma iki koldan olacaktı. "GLASNOST" (açıklık) ve "PERESTROKYA" (siyasi sitemi, devlet örgütünün ve hükümet organlarının yeniden yapılanması) fikir ve uygulamaları" ile bütünleşince, Sovyetler Birliği' nin dağılması kaçınılmaz oldu.
Hülasa çöküşün nedenlerinden, birincisi, siyasal iktidarın veya devlet yapısının değiştirilmesi, İkincisi ise ekonomik yapıda radikal değişikliklerin gerçekleştirilmesiydi. Bu alanda epey yol alındı ama çöküş süreci başladı. Mikhail GOBAÇOV, sonuçta hatasını anladı. Sovyetler Birliği'ni kurtarmak için, her yolu denedi. Ancak, tüm çabalarına rağmen başlamış olan çöküşü önleyemedi.
Yine Yugoslavya' da, aynı yöntemle çökertildi. Tarihsel miras "etnik" çekişme ve "kültürel" çeşitlilik tarafından karakterize edilen Balkanlar'da, Yugoslavya nüfuslarının birlik hareketi, 19. yüzyıl başlarında ortaya çıktı. Yugoslav devleti; Karadağ'ın Sırbistan' a katılmasıyla oluşan, "ilk" birliğe, Avusturya-Macaristan egemenliğinden kurtulan Hırvatistan, Slovenya ve Bosna-Hersek' in eklenmesiyle gerçek oldu
Ancak Almanya 1989'da birleştikten sonra, Doğu Avrupa'ya, özellikle de Yugoslavya'ya, doğru daha yayılmacı bir tutum izledi. 1990'da, Bush yönetiminden Yugoslavya'nın parçalanması için, yardımcı olmasını istedi. Uzun süreden beri Yugoslavya'daki yönetimi devirme planları yapan ABD, bu isteği memnunlukla karşıladı.
Ve nihayet, Yugoslav Birliği'nde pasifize edilemeyen, "ETNİK" çekişme Cumhuriyetler arasında ve içinde set çekilemeyen "EKONOMİK VE ETNİK TABAKALAŞMA", tüm cumhuriyetlerde ve "etnik" unsurlarda " etnik milliyetçiliği" beraberinde getirmiş, sonuçta da Yugoslavya parçalanmıştır.
Bu tabloyu, geçmişte de Türk toplumu da yaşadı. Türkleri, Avrupa'dan atmak için geçmişte de, Avrupa ülkeleri tarafından, Balkanlar'da, "IRKİ" ve DİNİ" taassuplar körüklendi. Bu uğurda, büyük propagandalar yapıldı. Balkan toplumlarının, milliyetçilik hisleri kamçılandı. Önce ayaklanmalar, sonra da savaşlarla istenen sonuca ulaşıldı
Bugün, gündemde olan Kürt açılımı da ülkemizde etnik nefreti körükler. Türkiye' yi bir iç çatışma ortamında sürükler, daha da kötüsü ülkemizi böler. Kız almış ve vermiş olan, asırlardır komşuluk yapan, aynı dini ve kaderi paylaşan, Kürtler ve Türkleri de karşı karşıya getirir. ABD ve AB' nin, istediği de bu değil midir?
Elbette Türkiye'de, terörün bitmesini, akan kanın durmasını, dostça, kardeşçe, mutlu ve huzurlu bir yaşam sürmeyi kim istemez. Ancak Sovyetler Birliği ve Yugoslavya' nın parçalanmasına neden olan unsurların, Türkiye' de gündeme getirilmesi, Ulus ve Üniter devlet yapısını, ortadan kaldıracak niteliktedir.
Batı ülkeleri, ETNİK ve DİNİ" nefret ve kini körükleyerek veya Helsinki Nihai Senedi'ni de bahane edilerek, "DEMOKRATİK" ve İNSAN HAKLARI" kavramları adıında, İstedikleri bölgelerde, senaryo ve hedeflerini gerçekleştiriyorlar. Ülkemizde de ABD ve AB, bazı, sivil toplum örgütleri, siyasiler, köşe yazarları destekli, DEMOKRATİK" açılım adı altında, Yugoslavya ve Sovyetler Birliğin de yaşanan olaylar, adeta tekerrür ettirilmek isteniyor.
Türk toplumu olarak, ulusal ve global tarihi gelişmelerden, ne ders, ne de ibret almadığımız gib, üstelik ülkemizde, gelişen olumsuz olaylar karşısında bile, `tarih tekerrürden ibaret " diyerek, teselli buluyoruz. Oysa Rahmetli Mehmet Akif:
'Tarih'i 'tekerrür' diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?"demiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi