
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
AÇILIMLAR ETNİK GERİLİMİ ARTIRDI
Şehit Jandarma Kıdemli Yüzbaşı Levent Çetinkaya' nın, Kayseri'deki cenaze törenine katılan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, bir kişinin yumruklu saldırısına uğrayarak burnun kırılması. Muş'un Bulanık ilçesinde, 15 Aralık 2009'da düzenlenen olaylı gösterinin ardından tutuklanan, Turan ve Metin Bilen kardeşlerin duruşması sonrası, kapatılan DTP' nin eski Genel Başkanı Ahmet Türk' ün, adliye çıkışında yumruklu saldırıya uğrayarak, aynı akıbete uğraması, açılımın faturalarıdır.
Nitekim Beden Eğitim Öğretmeni, Bakan Yıldız'ı yumruklarken, "Bu Türk milletinin yumruğu, al sana açılım" diye bağırması, eylemin gerekçesinin, Kürt açılımı olduğunun da bir kanıtıdır. .
BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in, ''Ülkede savaş var. Bu Meclis'te konuşmaktan utanç duyuyorum'' sözleri ile BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın, ''Uyarıyoruz. Tepkimiz sert olur, Sayın Başkan'' sözlerine Şahin, ''Ne yapacaksınız? Öldürtecek misiniz?'' sözleri, açılımın yarattığı gerilimdir.
Siyasi iktidar, bu olayları nasıl değerlendirdi bilinmez ama yaşananlar, "AÇILIM" faturalarıdır. Çünkü "AÇILIM" safsatası, ülkemizde, "ETNİK" kin ve nefreti artırdı. Sürekli gündemde kalması ise ortamı gerdi. Tedbir alınmaz, insanımız da oluşan, kin ve nefretten kurtulamaz, AKP iktidarı, açılımlarda ısrar ederse, ülkemiz, önümüzdeki günlerde hiçte arzu edilmeyen pek çok olaya gebedir.
Bu gelişme karşısında, "KÜRT " veya "DEMOKRATİK" açılımla PKK terörünü bitirmek, annelerin gözyaşını dindirmek isteyen hayalperest siyasiler, köşe yazarlar, üniversitesi' nde Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümü açılması isteyen YÖK Başkanı, rektörler, Anadille eğitim öneren, EGİT-SEN veya benzer isteklerde bulunan kişi/kişiler ve sivil toplum örgütleri, ne düşünür bilinmez. Ancak tablo, hiçte hayra alamet değildir. Her verilen taviz sorun yaratacak etnik gerginliği, nefret ve kini de körükleyecektir.
Öte yandan bugün, etnik kimliği, bir sorun olarak ortaya atanlar, çözümü, "alt kimlik-üst kimlik" de görenler; Türkiye' yi bölmeye çalışanlar, ülkemizi bir kaosa sürüklediği gibi, Türk ve Kürtlere de ihanet içindedirler. Oysa birlikte, huzur ve refah içinde yaşamak isteniyorsa, insanımızı, çok yönlü nefret ve ön yargıda kurtarmak ve bu ortamı yaratacak tavır, davranış ve söylemlerden de uzak durmak gerekir.
Açılımlar, ülkemizde oluşan, "ETNİK" kin ve nefreti körükleyecek, ABD' nin Büyük Ortadoğu Projesine zemin oluşturacaktır. Çünkü ABD' nin, bölgedeki çıkarları için kullandığı, en verimli ve tehlikeli silah, "ETNİK ve "DİNSEL" nefrettir.
Türkiye, "KÜRT AÇILIMI" ve PKK' nın, istekleri ile tehlikeli bir sürece doğru hızla sürükleniyor. Bu süreç iyi yönetilmez, gösteriler ve şiddet devam ederse, bir iç çatışma kaçınılmaz olacak, Yugoslavya ve Sovyetler Birliğini çökerten unsurlar, Türkiye' de hayat geçecektir. Ülkemizi demokratikleşmeyi ve Kürt sorununu, barışçıl ve demokratik yoldan çözeceğini iddia eden iktidar, Ülkemizi, dönüşü olmayan ve çok tehlikeli bir sürece sürükledi.
Bugün, Türklük" kavramı, yok edilmek isteniyor. Bazı siyasiler, "Türkiyeli" diyorlar, ülkenin eyaletlere dönüşmesi gerektiğinden ve 39 etnik dilden söz ediliyor, iktidarın, bu tavrından cesaret eden, PKK ve yandaşları da Güneydoğu'ya, özerklik, sonra federasyon, sonunda, Türkiye'den kopmayı hedefliyorlar.
Türk Devleti ve Türk Milletinin varlığı, bağımsızlığı ve bölünmez bütünlüğüne karşı her türlü güç, Türk milleti ve devleti için tehdittir. Türkiye'de, bir tek Türk Milleti vardır. Bu devletin, vatandaşı olan herkes de Türk'tür. Nitekim Anayasamızın 66. Maddesinde, " Türk Devletine, vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür." Hükmü yer almıştır.
Türkiye, 1910'lu yılların ateş çemberinden geçiyor. Türkiye'de yaşanan gelişmelere tedbir alınmazsa, Ülkemiz, Sevr'e boyun eğen ve Mondros'u imzalayan, son Osmanlı hükümetlerinin icraatına benzer gelişmelerle karşı karşıya kalabilir. O nedenle, Türkiye, ABD ve AB ile ilişkilerini, daha fazla tahribata ve sonu karanlık mecraya dönüşmeden, yeniden sorgulanmalıdır. Çünkü yaşananlar, hiçte hayra alamet değildir.
Ayrıca ABD, Büyük Ortadoğu Projesi'nde, "barış" ve "demokrasi" kavramları, kalkan yapıp, "ETNİK" ve "DİNSEL" nefreti de silah olarak kullanarak, Ortadoğu ve Türkiye' de "böl, parçala, yönet ve sömür" felsefesini, hayata geçirmek istiyor. Türkiye' de, yapılacak her türlü "AÇILIM", etnik ve dinsel nefreti artırarak, ABD' nin, Büyük Ortadoğu Projesi' ne zemin hazırlayacak, tedbir alınmazsa da Türkiye, Yugoslavya gibi, parçalanacak veya ülkemizde, kaos kaçınılmaz olacaktır.