
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
AÇILIMLAR KABAK TADI VERDİ
Başbakan Sayın Erdoğan'ın, BM 64. Genel Kurulu' nda uluslararası gündem ve açılım üzerinde bir konuşma yaptı. ABD Başkanı Barack Obama 'yla da ikili görüşme yapacağı ve açılımı anlatacağı belirtiliyor. Türk halkın bilmediği Kürt açılımı, Başkan sayesinde, uluslararası arenaya taşınarak, global sorun haline getirildi. Bundan sonra da, ayıtla pirincin taşını...
Hülasa uluslararası alana taşınan ve ülke gündemini işgal eden, tartışmalara da konu olan,"Kürt açılımı" veya "Demokratik açılım" bir türlü açılamadı ama şimdi de ülkemizde, ,"Bu açılımın mimarı, ABD mi, Türk hükümeti mi" tartışması başladı.
Elbette "KÜRT AÇILIMI" veya "DEMOKRATİK AÇILIM" ın arkasında, ABD veya AB, var mı bilinmez. Ancak, ABD'deki, Atlantik Konseyi isimli kuruluş, bu yılın haziran ayında, "Türkler ve Irak Kürtleri Arasında, "Güven Tesisi" başlıklı raporu ortadadır.
Proje direktörü ve raporu kaleme alan kişi, David L. Phillips... Kendisi, ABD'nin dış politikasında oldukça etkin bir isim. Ayrıca proje grubunda eski ABD Büyükelçisi Ross Wilson, ABD'li General Charles Wald ve Soros' un kurduğu açıktır.
Rapordaki görüşler ve öneriler, Türklerle Irak Kürtlerinin, 13-15 Nisan 2009'da Washington'da yaptıkları toplantıdaki görüşmelere ve Phillips' in, Türkiye ve Irak'taki görüşmelerine dayanıyormuş. PHİLLİPS, Türkiye' de ve IRAK' ta kimlerle görüştü açıklık yok. Ancak Washington' da yapılan toplantı da taraflardan temsilcilerin olduğu biliniyor. Bir bakıma rapor bu toplantı da hayata geçirildi.
Raporda, Ankara Öcalan'la konuşmayı reddedebilir. Fakat DTP etkin birer muhatap olabilir. Erdoğan'ın, DTP' yle görüşmesini ve geniş kapsamlı görüşmeler için bir kanal olarak görmesini sağlayın", önerisi ile mi Başbakan DTP görüşmesi gerçekleşti bilinmez ama Başbakan Sayın ERDOĞAN' ın, DTP' nin, görüşme isteğini, uzun süre kabul etmeyerek askıya almıştı.
Raporda, Türklük tanımının değiştirilmesi de istendi. Nitekim "Türklüğü" vatandaşlık olarak tanımlayan Anayasa'nın 7. Maddesi'ni değiştirin. Terörle Mücadele Yasası'ndaki 215, 216, 217, 220. maddeleri ve Türk Ceza Kanunu'-ndaki 301. madde gibi gerici yasal düzenlemeleri yürürlükten kaldırın" dendi. Bu istekteler, esas hedefin sosyal, ekonomik ve kültürel açılım olmadığının da bir işaretidir.
Raporda yer alan, " PKK sorununun çözümü, güvenlik önlemlerinin ötesinde adımlar gerektirmektedir. Nihai çözüm, Türkiye'nin sürdürülebilir demokratikleşmesinde ve gelişiminde, aynı zamanda PKK liderleri ve birlikleri için af organizasyonu yapmakta yatmaktadır." hükmünün gereği de ülke gündeminde tartışma konusudur.
Demokratikleşmeyi geliştirmek için, DTP' li tutukluları serbest bırakın önerisi ise esasa amaçlarının Türkiye' de demokratikleşme olmadığının da en bariz göstergesidir. Ayrıca rapordaki " Diğer Kürdistan liderlerinin yanı sıra, Masoud ve Nechirvan Barzani'nin Türkiye'ye daha çok ziyaret yapmasını ve ilişkilerin gelişmesini sağlayın" ifadeleri bağımsız bir ülkeye yakışmayacak veya yakıştırılmayacak hükümlerdir.
Elbette Raporda, uygulanabilir ve yıllardır da ülke gündeminde olan, "Güneydoğu 'daki ekonomiyi canlandırın, özelleştirmeye hız verin, toprak reformunu gerçekleştirin. Özellikle kadınlar ve kızlar için, sağlık ve eğitim gibi sosyal servisleri genişletin, kadınları fakirlikten, cahillikten ve eziyetten kurtaracak adımlar atın. Böylece aşiret düzenini ve feodal yapıyı parçalayacak ve gelişmeyi hızlandıracak önlemler alın, Güneydoğu'daki ekonomiyi canlandırın, özelleştirmeye hız verin, toprak reformunu gerçekleştirin." önerileri siyasi iktidarlar tarafından her dönem gündeme geldi. Ancak PKK terörü, bu önlemlerin alınmasının önünde en büyük engel teşkil etti.
ABD' de, kurulu Atlantik Konseyi isimli kuruluş, bu tavrı ile Türkiye' yi adeta sömürge ülke konumuna düşürdü. Kürtleri aklarken, Türkleri hep potansiyel suçlu olarak gösterdi. Oysa bölge sorunlarında, Türkiye' deki siyasi iktidarlar kadar bölge halkının da sorumluluğu var. Bölge halkı PKK terörüne sıcak baktı, destek de verdi. Bölgeye gelen hizmetlere önyargılı yaklaştı. PKK' da, bölgeye hizmetleri ve yatırımları önledi.
Doğrudur. Güneydoğu' da sosyal, ekonomik ve kültürel sorunlar vardır. Peki, Türkiye' nin, diğer bölgelerin de aynı sorunlar yok mu? Daha geçenlerde, İstanbul' a 20 kilometre uzaklıkta yaşayan ve "Var mısın Yok musun" Programına katılan bir kız okuyamadığından bahsetti. Hatta bu nedenle de gözyaşı döktü. Batıda bazı köylerde yaşayan vatandaşlarımızın durumu Güneydoğu' dan daha da vahim. Ama onlar devletine bağlılar.
Velhasıl, Alevi açılımı dedik. Açılım bir türlü açılmadı. Şimdi de Kürt açılımı, ya da demokratik açılım diyoruz. Ancak açılımın, ne olduğunu hala bilen yok. Artık açılımlar, KABAK TADI VERDİ...