MHP, İl başkanlarından Sayın Hayri ÖNDER' i, ziyaret ettik. Her zamanki vakur duruşu ile dikkat çekti. MHP, onun il başkanı oldu dönemde, ciddi saygınlık kazandı. Özellikle de halkla diyalogu, örnek teşkil edecek nitelikteydi. Neden aday gösterilmedi. gerekçe nedir bilinmez ama MHP, Sayın ÖNDER' i, aday göstermemekle, vefasızlık yapı ve ciddi oy kaybına da uğradı.
Aynı durum, diğer partilerde de yaşandı. Halkın istediği değil de liderlerin tercihi listelerde yer aldı. Bazı partilerde, göstermelik temayül yoklamaları yapıldı ama Liste başı olanlar, listelerde yer bile almadı. Nitekim Eskişehir' de, AKP tarafından yapılan temayül yoklamasında, liste başı olan Sayın KALIN, ilan edilen listede 5. sırada yer bulabildi.
Siyasi partilerin aday olmak isteyen kişi/ kişileri, hangi yöntemle seçmenlerin önüne sunacakları, çok önemli bir konudur. Aday belirleme yönteminin demokratik olması da, parti içi demokrasinin olmazsa olmaz bir kuralıdır. Ancak bu gün hangi partide, "PARTİ İÇİ DEMOKRASİ" var?
Oysa Cumhuriyetin kurucusu Büyük Önder ATATÜRK' e, göre, Yasama Kurumu, hiçbir sınıfa dayanmayan ve hiçbir sınıfın temsil edilmediği, millet tarafından doğrudan doğruya seçilen, vazife ve yetkilerini, millete karşı sorumlu olarak, yerine getiren bir parlamentodur. O nedenle de Parlamentoya, bir sınıfı temsil eden, bir sınıfa dayanan hiçbir şahıs, zümre ve parti seçilemeyecektir.
Yine, Egemenlik Kayıtsız ve Şartsız milletin elindedir. O nedenle de parlamento üyeleri de kayıtsız şartsız liderlere karşı değil, millete karşı sorumlu olacaklardır. Bu sebeple, PARLAMENTO ÜYELERİNİ, HALK DOĞRUDAN DOĞRUYA VE HİÇBİR ARACI OLMADA KENDİSİ SEÇECEKTİR. MİLLETVEKİLLERİNİN SEÇİMİNDE ARACILIĞI, NE DEVLETİN YÜRÜTME KURUMU OLAN HÜKÜMET, NE DE PARTİLER YAPABİLİR.
Bugün öyle mi?
ATATÜRK' ün, düşündüğü parlamentoda, halk, değer verdiği ve kendisinden hizmet beklediği kişileri, bizzat seçecektir. Halkı, hükümetin veya partilerin empoze edecekleri kişileri seçmek zorunda ve durumunda bırakmak, tamamen "ANTİDEMOKRATİK" tir. ATATÜRK' ün, ilkelerine de aykırıdır.
Ayrıca 1961 seçimlerinden sonra, İçişleri Bakanlığı tarafından bir rapor hazırlanarak, 2.10.1963 tarih ve 1560 sayılı hükümet tasarısı olarak Başbakan İsmet İnönü'nün imzası ve tezkeresi ile Siyasi Partiler Kanunu T.B.M.M' ne verilmiştir. " Bu tasarıda, siyasî partilerin çalışmalarına ilişkin birtakım görüşler yanında, aday tespit sorununa da değinilmiş ve bütün parti üyelerinin katılacağı bir önseçimin yararları belirtilmişti. Aday belirlemenin demokratikleştirilmemesi halinde, partiler temsili demokrasinin esaslarından olan halk hakimiyetini ve vekalet sistemini ihmal etmektedirler.
Şu bir gerçek ki Türkiye, siyasi alanda, yıllarca belli kişilere mahkûm oldu. Menderes, Demirel, Ecevit, Erbakan, Özal, Erdoğan, Baykal gibi isimlerden başkasını tanımadı. Bu kişiler, lider olabilecek insanları, ya pasifsize, ya da partilerinden ihraç ettiler.
Elbette bu tabloda, halkın da payı var. Halkta, yıllarca yanlışlık yapan, bu liderleri alkışladı; hatta yaşa-varol sesleri arasında, omuzlara alarak taşıdı. Tercihleri ile iktidar da tutarak, hatalarına da destek verdi.
Bugün de parti genel başkanlarının, geçmişteki liderlerden farklı bir tarafları yok. Söylem ve stratejileri ile ortamı geriyorlar. Tek adam görüntüsü veriyorlar. Söylemlerinde, "demokrasi" vardır. Ancak icralarında, bu kavramın yeri yoktur. Görünürde, parti tüzük ve programları var. Ancak, düşünce ve fikirleri, hep önceliklidir. İcraatlarında diyalog, hoşgörü, ortak akıl, takım ruhu, özellikle de, "ORTAK PAYDA" gibi, kavramlara da yer yoktur.
Elbette aday belirlemedeki yöntem antidemokratiktir. Ancak 12 Haziran genel seçiminde, seçmen, tercihini yaparken, barajı geçebilecek Ulus ve milliyetçilik kavramlarından yana taraf olan, partilerin gösterdiği, Eskişehir deki adaylarda, "LİDERLİK" vasıfları, olup olmadığına bakmalı, tercihini de partide, liderlik vasfı taşıyan adaylardan yana kullanmalıdır. Çünkü Eskişehir ve TBMM' de, icraatı, "PARTİLER" değil "KARİZMATİK" ve "DOĞAL LİDER" olabilecek, "MİLLETVEKİLLERİ" yapacaktır.
Ayrıca tercih edilecek milletvekili, bu vasıflar yanında, alçak gönüllü, güvenilir, örnek ve herkese aynı oranda saygılı olmalı, fırsatları iyi değerlendirmeli, risk almalı, kendi kedini disipline edebilmeli, tutarlı bir kişiliği olmalı, en önemlisi de Eskişehir'i, tanımalı ve sorunlarına da hakim olmalıdır.
