1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Adaylara 2019 tüyoları...



7 Haziran seçimi de 1 Kasım seçimi de geride kaldı.
Şimdi en yakın seçim 2019'da.
2019 seçimlerinin özelliği, hem Milletvekili hem de mahalli seçimlerin birlikte yapılacak olması.
Şimdi:
-"Hedefi 2019'a göre yaptım. Çünkü 2019 da hem milletvekili hem de mahalli seçimler birlikte yapılacak ve daha çok şans mümkün olacak" diye düşünüyorsanız...
-"2019'da yapılacak seçimlerde ben de olacağım" şeklinde plan yapıyorsanız...
Size bazı nasihatlerde bulunmak isteriz...
-İster kale alın bu yazacaklarımızı, isterseniz "Bu ne ukalalık!" diye düşünün.
-İster uygulayın bu nasihatleri, isterse sırf okuyup geçin.
Fakat...
-"Belki yararı olur" düşüncesiyle, kulağınızın bir köşesinde kalması açısından yine de kestirip atmayın söyleyeceklerimizi.
Şimdi...
Eğer 2019 yılında yapılacak olan seçimlerde Milletvekili ya da Belediye Başkanı olmak istiyorsanız ve bu günden kolları sıvayacaksanız, öncelikle:
-Aday olacağınız partiye 4 yıl boyunca gidip gelmenize gerek yok. Sakın böyle boş yere vaktinizi alacak bir işe kalkışmayın...
-Parti binasının yerini bilmenize, parti yöneticilerinin kim olduklarını tanımanıza da hiç mi hiç gerek yok...
-Aday olacağınız partiye üye olmanıza falan da gerek yok. Çünkü: 12 nci madde diye bir şey var, siz aday olmayı istediğiniz an partiye üye olabiliyorsunuz.
-Eskişehir'de siyaset falan yapmaya da kalkmayın. Çünkü, hem zamanınız gider, hem de paranız.
-Bu günden itibaren, 4 yıl sonrasının sözü geçecek en kıymetli insanının kim olacağını tahmin edip, biran önce o insanın en yakınına sokulun. Bu artık geleceğin Başbakanı mı oldur?, geleceğin parti Genel başkanı mı?, yoksa, geleceğin Bakanlarından biri mi olur? Ya da geleceğin, genel başkan üzerinde etkisi olabilecek bir belediye Başkanı mı bilemeyiz. Bunu siz tahmin edeceksiniz.
-4 yıl sonrasının gelecek gördüğünüz insanlarına şimdiden hizmet etmeye başlayın. Muhasebeciyseniz, defterlerini tutun, Avukatsanız davalarını üstlenin, uzman olduğunuz konularda danışmanlığını yapın. Bu meziyetlerin hiçbiri yoksa sizde, her gün iki simit alıp kapısına gidin ve "söyle çayları" deyin.
-Eğer Eskişehir'de yaşıyorsanız, biran önce evinizi ve işinizi bu şehirden taşıyın ki, 4 yıl sonra bu şehre Milletvekili olmanız daha da kolaylaşsın. Zira, bu şehirden gidenler, bu şehre yıllar sonra daha kolay vekil olabiliyorlar.
-2019 seçimlerine kadar geçecek bu dört yılı öyle kendinizi partililere tanıtmak için falan uğraşmayın. Zira, partililerin tanımadığı ismin aday yapılma ihtimali daha yüksek.
Kısacası...
Bugünden hesap yapıyorsanız, kesinlikle kendinizi parçalamayın.
Boş yere para ve zaman harcamayın.
İnceden inceye dediklerimizi uygulamaya çalışın.
Şansınız daha yüksek olacaktır buna emin olun.
Ama yine de siz bilirsiniz tabii.
Yok "Ben Eskişehir'de siyaset yapacağım, parti binasından çıkmayacağım, tüm partililerle birlikte hareket edeceğim, hedefe de partililerimle birlikte ulaşacağım" demekte ve bunları yapmakta ısrar ediyorsanız, o tabii ki sizin bileceğiniz iş...
Fakat bu ısrarınıza rağmen aday yapılmayınca da kalkıp "Nerede hak-hukuk?, Nerede adalet? Hani parti içi demokrasi?" falan diye, boş yere bağırıp çağırmayın...
Bizden söylemesi...

....

Emekliler ölmüş ağlayanı yok

İşçi Emeklisi Cafer Diksu sürekli arar.
Her aradığında da "Emeklilerin durumunu niye yazmıyorsun?" diye fırçasını atar.
Yine aradı.
Yine fırçasını attı.
-"milli Takım galibiyet aldığında her futbolcuya milyonlarca dolar pirim veren bu devlet, niye biz emeklilere 20 tl nin üzerinde zam yapmıyor?" dedi.
Ardından da...
-"Bunu da yazmazsan artık ne çekeceğini sen tahmin et" diyerek kapattı telefonu.
İşin esprisi bir yana, Emeklilerin durumu gerçekten feci...
Her yere bulunan para nedense emeklilere bir türlü bulunamıyor.
her yere harcanan para, emeklilere verileceği vaadine bile tahammül edilemiyor.
Hatırlayan mutlaka olacaktır.
Eskiden emeklilere maaşlarının yanı sıra 1 ton kömür verilirdi.
Şimdi verilmiyor.
Dahası...
1 ton kömürün parası, emeklilere verilen maaşın da üzerine çıkmış durumda.
Anlayacağınız...
Cafer Diksu ne kadar "Yaz" diye fırça atsa da, sonuna kadar haklı.
Zira...
Emekliler gerçekten ölmüş...

....
Burun kıvrılan Açık Öğretim Fakültesi...

Kurulduğunda ve eğitime başladığında, "Burun kıvrılan" bir bölümdü Açık Öğretim Fakültesi.
Algı:
Erkeklerin askerlikten kaçma, kızların ise, hiçbir bölümü tutturamama karşısında mecburiyetten girmek durumunda kaldığı, memurların da, maaş artışı için derece ve kademe alma amacıyla okuduğu bir fakülte yönündeydi.
Sürekli küçümsenen, örgün bölümlerin altında kabul gören, diplomalarının üzerindeki "AÖF" ibaresi değersiz bulunan hatta, işe alım ilanlarının dibinde "AÖF mezunları hariç" ibaresi özellikle yazılan bir fakülteydi Açık Öğretim Fakültesi.
Çok zor oldu bu algıyı yıkmak.
Çok da zaman aldı.
Fakat...
Sonunda, Açık Öğretim Fakültesi bölümlerinin, örgün bölümlerden hiç de aşağı kalır bir tarafının olmadığı hatta bazı bölümler kıyaslandığında, örgün bölümlerin de üzerinde bir konumu olduğu kabul edildi.
Anadolu Üniversitesi'nin girişimi sonucu ülkenin tanıştığı ve her geçen yıl gelişen Açık ve uzaktan öğrenme, yine Anadolu Üniversitesi'nin öncülüğü ve gayretiyle bir bilim alanı haline geldi.
Bu Bilim alanında, yani Açık ve Uzaktan öğrenme alanında Yüksek lisans ve Doktora programları yapılmaya başlandı.
Söz konusu alanda Doçentlik imkânı tanınmadığı için, Açık ve Uzaktan öğrenme alanında yüksek lisans ve doktora yapanlar, İletişim ya da İdari Bilimler gibi alanlarda Doçent ve Profesör oldular.
Kısacası...
Burun kıvrılan, küçümsenen, dikkate alınmayan hatta yok sayılmak istenen Açık Öğretim Fakültesinden mezun olan öğrenciler, farklı alanlarda da olsa, Akademisyenliğin en üst mertebesi olan Profesörlüğe kadar yükselebildi.
Gelinen noktada:
Açık ve Uzaktan öğrenme alanında yüksek lisans ve doktora yapan ama doçentlik hakkı olmayanlar, Üniversitelerarası Kurul nezdinde 2 yıldır yapılan uğraşı sonucu artık kendi alanlarında Doçent ve Profesör olabilecek.
Çünkü...
Açık ve Uzaktan öğrenme alanında bugüne kadar verilmeyen doçentlik hakkı onayı, Üniversitelerarası kurul tarafından verildi.
Bu durum bir fakülte için, kendini ispat ettirme çabasının başarıyla noktalanmış bir sonucudur.
Bu, kamuoyunda Açık Öğretim Fakültesi ile ilgili algının yıkılması için verilen savaşta bayrağın burçlara dikilmesidir.
Bu, küçümsenmişliğin intikamı, kendini ispat etmenin inadı ve geçmişteki ezilmişliğin başarı hikâyesidir.
Gelinen bu nokta, AÖF mezunlarının gelecekte Açık ve Uzaktan öğretim alanında Doçent ve Profesörleri olacağının habercisidir.
.......

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi