
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
AHDE VEFA BULUŞMASI
Kişinin, hayat mücadelesindeki başarı dereceleri, tuttukları isteki bilinç ve bilgi derecesine bağlıdır. Bilgili, becerikli, erdemli kişilerin, yetişmesi ise ancak eğitim-öğretim kurumlarıyla sağlanabilir. Kurumlarda, yetişen kuşakların mimarları da öğretmenlerdir.
Ayrıca topluma yararlı, sorumluluklarını kavramış, doğayı seven, koruyan; güzeli gerçeği ve doğruyu arayan, insanları yetiştirebilmek için, "SEVGİ EĞİTİMİ" de gereklidir.
Sevgi eğitimini ön planda tutan ve mesleğini de lâyığı ile yapan öğretmenler, ebediyete intikal etseler bile çalışmaları ve hatıraları ile hep yaşadılar. Sohbetlerin, onur konuğu olurlar. Hatta öğrencileri, torunlarına, öğretmenleri ile olan anıları anlatırlar ve örnek insan olarak gösterirler.
öğretmenler Günü", bu duyguların yaşandığı, hatta doruk noktasına çıktığı günlerdir. öğrencisi tarafından hatırlanmak, öğretmenlere verilen en büyük mükâfattır. Hele öğretmenler günüde veya başka bir gün, öğretmenler, öğrencileri tarafından birlikte ziyaret edilmiş, ise sınıf hatıraları tekrar gündeme gelir, öğretmenler ve öğrenciler yaşananlardan ve yaşamdan büyük zevk alırlar.
Kaymazda, görev yaptığım sürece, birlikte eğitim-öğretim çalışmaları yaptığımız,
öğrencilerimin, Geçen hafta, şahsıma yaptığı sürpriz Ahde Vefa buluşması,, SEVGİ EĞİTİMİ", nin, tavır ve davranışlarda, ne kadar önemli olduğuna da tanık olduk..
öğretmelerini, unutmadıkları gibi, ilkokul arkadaşları ile de dayanışma içindeler. Onlar, bu birliktelikten duydukları haz, yüzlerine ve vücut dilerine yansıdı. Sohbet süresincede, adeta o günleri yaşadılar ve yaşattılar.
Ayrıca İstikbal Gazetesi köşe yazarı, Rahmetli S. Fahri çelen’ in, 1971 yılında, şahsımla ilgili bir yazısını da hatırlattılar, çünkü O yıllarda Kaymaz ve Eskişehir’ de, açmış olduğum, ders araçlarını onların sevgisi ve ilhamı ile gerçekleştirmiştim..
S Fahir çelen’ in, yazısını, bir kez de paylaşarak, rahmetle anmak istiyorum.
"Eskişehir’ de, bir Yunus Emre İlkokulu var. Bura da bir ders araçları sergisi var. Sergileme tarihi şöyle: 3 Eylül 1971. Halen sürüyor bu sergileme… Gidip görmemi, bir öğretmen arkadaş tavsiye etti. İlk fırsatta okula gidip sergiyi gezdim. Sergileyen arkadaş, sağ olsun beni, iyi karşıladı. Kendini tanıttı:
Mustafa Kantarcı, Kaymaz Bucağı öğretmeni.
Bu tanışmadan sonra, salonda teşhir ettiği ders araçları hakkında başladı izah vermeğe. Kendi icadı orijinal bu enteresan eserler, karşısında duygulandım hayretler içerisinde kaldım. 102’ ye yakın 1.ci ve 2.ci sınıflar için yapmış, Yapmış olduğu ders araçları 1025 tane, 10 yıllık bir çalışma sonucu getirilmiş bu şahane eserler.
Mustafa Kantarcı, mesleğine âşık, aynı zamanda icat etme kabiliyetine haiz değerli bir öğretmen… O çok az konuştu o gün. Eserleri konuşuyordu hep. Bu öyle bir hakkı her kula nasip olmaz, kolay, kolay böyle bir merhamet sahibi olmak. Bu bir tanrı vergisidir. Her aracın ödevini anlattı. Birer, birer, Sayın Mustafa Kantarcı, o gün bana. Bana mı sade? Her ziyaretçiye anlatıyor bu durmadan, yorulmadan, bu araçların eğitim ve öğretimdeki görmüş olduğu vazifeleri.
Araçlar, elektrik tesisleri ile çalışıyor. Matematik levhaları üzerinde, 4 işlem ile ilgili rakamlar, toplama, çıkarma bölme işleri yanan ampullerle cevaplandırılıyor. çocuk çarpmayı yanlış yaparsa ampul yanmıyor. Doğru yaparsa yanıyor. Akıllara durgunluk veren bu ders araçları nazari ders şeklini hiçe indiriyor. Göze kulağa hitap ediyor. çocuklar da diyebilirim ki her türlü zihni melekeleri faaliyete geçiriyor. İşte aslı beklenilen öğretim yolu budur.
çocuklarımıza yaratma, bulma icat etme kabiliyeti aşılamak…
Elektrik düğmelerine basmak, sinyallere uymak, cümle kurmak, kelimler ve sonra hecelere inmek. Hepsi bir buluş, öğretici usulleri tatbik eden yok gösteren ders araçları.
Hangi birini sayayım burada? Hangi birini anlatayım size.. Bence, bu sergiyi her çocuk velisi gidip görmeli. Türk zekâsı ve bir Türk öğretmenin, nasıl bir fedakârlığa katlanarak yurt hizmetine kendini adadığını, bizzat müşahede etmelidir. Her türlü maddi menfaatten azade, ücretsiz,orijinal ders araçları sergilemesidir bu.. Bu eserleri, bu araçları görmedikçe, tarif etmenin, fazla bir yarar sağlamayacağı inancındayım…
Herkesi, derinden derine düşündüren, eşsiz ve emsalsiz bir sergidir bu… " diyerek o günlerde, şahsıma, ders araçlarını yapmamda, bana ilham veren, tüm öğrencilerime, en büyük mükâfatı vermişti.
Hiç şüphesiz, Kaymaz ‘ ın, meslek hayatımda, ayrı bir yeri vardır. O nedenle de öğrencilerimi, yıllar sonra tekrar görmek, aslında benim için bayram günüm oldu. Yıllar sonra, öğrencilerim, tarafından hatırlanmak, onları, bir arada ve birlik beraberlik içerinden görmek ve en önemlisi ahde vefalı olmaları, beni çok mutlu etti. Kendileri ile dün ve bugün, gurur duydum, gelecekte de gurur duyacağım.
Ne mutlu! Ahde vefa duygusunu, yaşayan ve yaşatan, öğretmen ve öğrencilere…