Hem 7 Haziran seçimleri öncesinin, hem de 1 Kasım'da yapılacak olan seçim öncesinin bana göre siyasette parlayan tek bir ismi var:
O isim, CHP'nin ekonomiden sorumlu genel başkan yardımcısı Selin Sayek Böke.
Hanımefendiliği, sempatikliği, ekonomi konusundaki hâkimiyeti ile geçekten dikkat çeken bir isim.
Konuşmasından zevk alınan, söyledikleri anlaşılır, samimiyeti de hissedilir bir siyasetçi.
CHP'lilerin de, kendi parti yönetim kadrosunda en çok sevdikleri ve kanlarının ısındığı bir kişi.
İşte bu önemli isim Eskişehir'e geliyor.
Her CHP'linin iki eli kanda olsa gidip dinleyeceğine emin olduğumuz bu isim Eskişehir'de "boş" diyebileceğimiz bir sanla konuşuyor.
Hem de, seçime şunun şurasında 6 gün kala.
Salonun ağzına kadar dolması gereken, hatta salona giremeyenler için dışarıya ekranlar konulması gereken bir toplantı,"boş" diyebileceğimiz bir salonda yapılıyor.
Milletvekili adaylarının yarısı yok.
İl yöneticileri yok.
Meclis üyeleri, ilçe başkanları ve ilçe yöneticileri yok.
Partililer hiç yok.
Hadi geçtik bunları.
Konuşacak kişi, CHP'nin ekonomi konusunda seçim beyannamesini hazırlamış kişi.
Konuşacağı konu da Ekonomi.
Salonda ne Ticaret Odası yöneticileri var ne de Sanayi Odası yöneticileri.
Bir tek Borsa başkanı gelmiş,o da nasıl haber aldıysa artık.
Anlayacağınız...
Hiç kimsenin haberi yok böyle bir ismin Eskişehir'e geldiğinden ve böylesine bir toplantı düzenlendiğinden.
Salonda zaten az sayıda bulunanların yarısı belediye çalışanları, diğer yarısı da toplantıyı tesadüfen duyup gelenler.
Dün bir grup CHP'li konuşuyordu anlattığımız bu toplantıyı.
Denk geldik konuşmalarına.
İçlerinden biri:
-"Halbuki Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç o toplantıya ne yapar eder insan yığardı" deyince, masada bulunan başka bir CHP'li:
-"Haberi olsa yığardı" dedi önce.
Ardından da...
-"Toplantıya yarım saat kala il başkanı Ahmet Ataç'ı arayıp, böyle bir toplantı olduğunu söylemiş" dedi.
Doğru mu değil mi bilmiyoruz ama...
Eğer bu doğruysa ve toplantıyı düzenleyen her kimse, düzenlediği toplantıyı hiç kimseye duyurmadan yapmayı başarmış valla!
......

Ancak bu kadar olur...

Türk Sağlık Sen şube başkanı Hüseyin Kararman, geçtiğimiz günlerde temeli atılan Şehir Hastanesi inşaat çalışmalarını merak etmiş.
Sendikacı arkadaşlarıyla birlikte temel atılan yere gitmiş.
Söz konusu yeri bulamayınca, yolda gördüğü vatandaşın birine sormuş.
-"Şuralarda bir yerde bir şeyler yapıldı ama" cevabı aldığında da, söylenilen yere varmış.
Ne tabela, ne çalışma ne de insan.
Temel atılan yerde parmak kalınlığında demirlerle yine iki parmak atılan küçük bir betondan başka hiçbir şey yok.
Durumu görünce kendi kendine "Seçim öncesi alel acele atılan temel de ancak bu kadar olur" demiş.
Dahası...
-"2017 yılında bitirileceği söylenilmişti. O tarihe kadar inşaatı sıkı bir biçimde takip edeceğiz" diye de söz vermiş Hüseyin Kararman...
.......

Ayhan Boyer bu gün CHP rozeti takıyor.

Adalet Partisi gençlik kollarında yetişmiş bir isimdi.
Doğru Yol Partisi içinde yöneticilik yaptı.
Yine Doğru Yol Partisi'nden Odunpazarı Belediye Başkanı seçildi.
Odunpazarı Belediyesi'nin kurucu ve ilk başkanı oldu.
Aydın Arat'ın vefatı sonrasında, meclis içinde yapılan seçimde büyükşehir belediye Başkanlığına aday oldu.
Bu sırada Doğru Yol Partisi'nden ayrılarak Anavatan Partisi'ne geçti.
Orhan soydaş karşısında Büyükşehir belediye Başkanlığını kaybetti.
Görev süresi bittiğinde, yani 1999 yılında Anavatan Partisi'nden yine Odunpazarı Belediye Başkanı olduysa da seçimi kazanamadı.
Aktif siyaseti noktaladı.
Uzun bir aradan sonra, 30 Mart mahalli seçimleri öncesi CHP toplantı ve mitinglerinde görülmeye başlandı.
Uzun süredir CHP'yi destekledi ama CHP'ye geçmedi.
Ancak...
Bu gün resmen CHP'li oluyor.
Ayhan Boyer'den söz ediyoruz.
CHP Genel başkan yardımcısı Gürsel Tekin'in de katıldığı bir törenle bu gün yakasına CHP rozeti takacak Ayhan Boyer.
Anlayacağınız...
Bu güne kadar CHP'yi ve seçimlerde Eskişehir'deki CHP adaylarını destekliyordu, bu günden itibaren resmen CHP'nin üyesi olacak...
.......

BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM

Alışverişten sonra evine dönen kadın, kocasını yatakta genç ve güzel bir kadınla yakalayınca dehşete düşer. Ortalığı dağıtmaya kalkışacağı sırada kocası onu durdurur. 
"..Şöyle açıklayabilirim..." der.. 
"Eve dönerken bu zavallı kızı gördüm. Çok yorulmuştu. Onu arabama aldım. 
Karnı da acıkmıştı, o yüzden onu eve getirdim ve senin buzdolabında unuttuğun rostoyu pişirdim. Kızın ayakkabıları delinmişti. Modası geçti diye artik giymediğin ayakkabılarından bir çift verdim ona. Üşümüştü, o yüzden sana doğum gününde aldığım fakat rengini beğenmediğin için hiç giymediğin süveteri ona verdim. Kızın pantolonu parça parça olmuştu, artık senin kalçalarının sığmadığı bir pantolonunu da verdim. Tam çıkmak üzereyken bana "Karınızın artık kullanmadığı başka bir sey var mı bu evde?" diye sordu.. ve işte buradayız..'