
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Ahmet Ataç'a söyletemedik...
Cumhuriyet Halk Partisi'nin, muhafazakâr ve sağ kesim üzerinde bir türlü kıramadığı bir algı var.
Bu algı aynı zamanda, Cumhuriyet Halk Partisi'nin iktidar olması önündeki en büyük algıyı oluşturuyor.
CHP aksini iddia ve ispat etse de, kendisini o kesime bir türlü inandıramıyor.
Doğruları söylese de, en isabetli siyaseti ortaya koysa da, o malum kesim bir türlü samimi bulmuyor CHP'yi.
Yıllardır böylesine bir çıkmazın içinde bulunuyor CHP.
Ve bu yüzden en müsait siyasi ortamda bile,bırakın oylarını arttırmayı bir tarafa, oy sıçraması dahi yapamıyor.
Hâlbuki:
Türkiye'nin mevcut siyasi tablosu ortada.
Ülke seçmenin yüzde 30-35'i sol, yüzde 65-70'i sağ görüşlü.
CHP'nin oylarında sıçrama yapabilmesi ve iktidara gelebilmesi için, öncelikle Sağ seçmenden oy alması lazım.
Sağ seçmenden oy alabilmesi için de, öncelikle sağ seçmenin CHP'yi samimi bulması gerekiyor.
Tabi bunun için de CHP'nin ortaya koyduğu siyaset anlamında yapması gerekenler var.
Öncelikle, oy alacağı o sağ seçmene, yıllardır var olan o algının yanlış olduğunu bir şekilde anlatmalı.
Bunu anlatırken de, söyledikleri ile ortaya koydukları arasında tezat teşkil edecek herhangi bir durum yaşanmamalı.
Kendi içinde tutarlı söylemler, aynı yöndeki uygulamalarıyla pekiştirilerek, ortaya samimiyet çıkmalı.
Çıkmalı ki, sağ seçmen "Bu CHP bize anlatılan CHP değilmiş" diyebilsin.
Dahası...
Öyle uygulamalara imza atılabilmeli ki, o sağ görüşlü olarak bildiğimiz seçmen "Bu CHP ve CHP'liler din düşmanı falan da değilmiş" diye düşünüp, CHP'yi alternatif parti olarak değerlendirebilsin.
İşte...
Bu konudaki düşüncelerimizi, aynen bu şekilde anlattık dün ziyaretimize gelen Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç'a.
Bölgesinde, sağ seçmenden ciddi oy alarak Belediye Başkanı seçildiğini çok iyi bildiğimiz için, niyetimiz "Partiniz CHP, sizin Tepebaşı bölgesinde izlediğiniz yöntemi ve ortaya koyduğunuz anlayışı neden ülke genelinde parti politikası haline getirmiyor" diye sormaktı.
Hatta...
-"Siz kendi bölgenizde sağ seçmenin, hatta camii cemaatlerinden oluşan muhafazakâr kesimin oylarını koyu bir CHP'li olarak rahatlıkla alabiliyorsunuz da, partiniz ülke çapında bu kesimin oyunu neden alamıyor? Problem nerede?" diye bir yorum yapmasını istemekti.
Yapamadık tabii.
Alamadık istediğimiz cevabı.
-"Benim Tepebaşı'nda yaptığımı ülke genelinde yapmış olsa, bugün iktidardaki parti olurdu" diyebilirdi Ahmet Ataç bu anlattıklarımızdan sonra.
Dese, sonuna kadar haklı da olurdu belki.
Dahası...
En doğru tespitte de bulunmuş olurdu bunu söylemekle.
Demedi ama iyi mi?
Gerçekten nezaket sahibi olmuş, deneyimli bir siyasetçi olduğunu gösterircesine...
Belki de...
Kendi başarısını partinin üzerine taşıma nezaketsizliğini göstermeme adına sadece şu sözlerle yetindi:
-"Bir gün sağ seçmen dahil herkes, CHP'nin Din düşmanı parti olmadığını, sürekli bunu pompalayanların o sağ seçmen üzerinde gerçek dışı algı yarattığını ve CHP'lilerin samimi olduğunu anlayacak. İşte o gün ülke CHP iktidarı ile buluşacak ve o günlere çok yaklaşıyoruz"
**************************
Gözle görülür bir toparlanma var ama...
AK Parti Odunpazarı ilçe danışma toplantısında dikkat çeken isimler vardı.
-Partinin ilk ve kurucu il başkanı Osman Yüksel mesela...
-Ardından il Başkanlığını yapan Fikret Dönmez ve Ayşe Fert Dökmeci...
-Partinin ilçe başkanlıklarını yapmış Coşkun Şengün ile İbrahim Poyraz.
Bunun yanı sıra...
-Partinin 2014 seçimlerinde Odunpazarı ve Tepebaşı Belediye Başkan adayları olan Nevzat Önder ile Orhan Soydaş.
-Başta Ayhan Arslan, Mehmet Akif Erdem ve Arzu Çiçek olmak üzere milletvekili aday adayları...
Bu isimler, AK Partide bilinen ve tanınan isimler.
Peki, bu isimlerin Odunpazarı ilçe danışma meclis toplantısında var olmalarının dikkat çeken tarafı ne?" diye sorulacak olunursa, hemen söyleyelim:
AK partinin bu tanınan ve bilinen isimleri, 5 ay önce yapılan 7 Haziran seçimleri öncesinde o ya da bu nedenden ötürü kenara çekilmişti.
İçlerinden az da olsa bir-iki etkinliğe katılanların da yüzlerinden memnuniyetsizlikleri ister istemez okunuyordu.
Bu gün sanki 7 Haziran öncesinin havası ortadan kalkmış.
Gözle görülür bir sahiplenme ve memnuniyet hali almış.
Bunun nedeni, "Partiye sahip çıkma" zamanının geldiğinin idrak edilmesi mi?
Yoksa...
Milletvekili aday listesine yapılan dokunuş mu bilemiyoruz...
Ancak...
Bu yüzlerin yeniden sahnede olması, yukarıda da söylediğimiz gibi partide gözle görülür bir toparlanmayı işaret ediyor.
"Bu durum seçim sandığına nasıl yansır?" diye soracak olursanız...
Bunun cevabını 1 Kasım'da sandıklar açıldığında göreceğiz galiba...
***************************
Trafiğe takıldık...
Saadet partisi Milletvekili adayları dün saat 13.00 de gazetemizi ziyaret için randevu aldı.
Gazeteye gelmeleri ise 13.09 idi.
Biz önemsemedik tabii ki 9 dakikalık gecikmeyi.
Fakat...
Küçük bir mahcubiyete kapılmış Saadet partililer.
Bu mahcubiyetlerini de ilginç ve esprili bir biçimde açıkladılar.
Partinin Genel İdare Kurulu üyesi ve il müfettişi Erdoğan Saran önce "Efendim. Çok özür dileriz. 9 dakika geç kaldık " dedi.
Sonrasında da...
-"Biz biliyorsunuz 2014 mahalli seçimleri öncesinde, Eskişehir'deki trafiğin çözümü ve rahatlatılması için bir dizi projeleri kamuoyuna sunmuştuk. Bu projeler, trafiği kökünden ortadan kaldıracak projelerdi. Toplumda karşılığını da buldu. Fakat seçimleri kazanamadık. Seçimleri kazanamadığımız için de, Eskişehir'de haliyle trafik sorunu çözülemedi. İşte biz de o çözülemeyen trafiğe takıldığımız için sizinle olan randevumuza 9 dakika geciktik" dedi.
Doğrusu...
Bu açıklamasıyla bizi bir hayli de güldürdü...