
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
AİDAT ÖDEMEK, ZORUNLU DEĞİL
Eğitim Bir-Sen Eskişehir Şubesi Başkanı İsmail Altınkaynak, öğretmenevine girebilmeleri için kendilerinden, ayda 5YTL veya yıllık 60 YTL aidat istenmesini eleştirerek yargıya gideceklerini söylemiş. Günaydın!
Oysa Perşembenin, gelişi Çarşambadan belli idi. 17 yıl önce öğretmenevleri ile ilgili sorunları iletmek için, Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmene Hizmet ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı'na ziyarette bulunmuş, Başkan ve yardımcılarına öğretmenevleri ile ilgili sorunları aktarmıştım. Bu görüşmede, özel sektörden geldiğini söyleyen bir Başkan yardımcısının ısrarla sorunlara ve istekleri karşı çıkarak," Öğretmenevleri, ticari bir kurumdur. Hem aidat alınacak, hem de öğretmeler, aldıkları hizmetin bedelini ödeyeceklerdi" demişti.
Yine 20. 8.1990 günlü 2319 sayılı tebliğler dergisinde yayınlanan "öğretmenevleri, lokaller ve eğitim merkezleri, sosyal tesisler yönetmeliği" nin, 4.maddesinde, "üye" tanımı yapılmış ve 32 maddesinde kurumun gelirlerinin; bakanlık bütçesine konulacak ödeneklerden, üye aidatlarından, kurumun işletme gelirlerinden ve bağışlardan oluşacağı belirtildikten sonra, 33. maddesinde "üye aidatı, öğretmenevi veya lokalin bulunduğu mahalde görevli üyelerden o yerin yönetim kurulunca tespit edilip mahallin mülki amirinin onayı ile kabul edilen miktar üzerinden ve bütün üyelerden eşit olarak alınır. " hükmüne yer verilmiştir.
Peki, öğretmen sendikaları bugüne kadar nerdeydi?
Maalesef Öğretmenevleri, kuruluş amaçlarını terk ederek, parasını veren herkesin kalabileceği yerler oldu. Otellerden de farkı kalmadı. Üst düzey yöneticilerin misafir hanesi oldu. Her yılda, öğretmenevlerinden öğretmenlerin istifade etmesi zorlaştırıldı. Öğretmen sendikaları da bu durumu seyretti.
Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmene Hizmet ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı, 26 Kasım 2008 tarihli genelge ile öğretmenlere "üyelik" şartları getirdi. Daire Başkanı Fahrettin Kavşut imzası ile gönderilen, "2009 Yılı Üye Aidatı ve Bandrol Rengi" konulu genelgede, öğretmenevleri ve öğretmen lokallerine, üye olmak isteyen ve üyelik şartlarını taşıyanlar için, ülke genelinde bütün öğretmenevi ile öğretmen lokallerinde 2009 yılı üye bandrol ücreti 60 TL olacağı bildirildi. Söz konusu ücret, istenirse 12 aya bölünerek ödenecek. Öğretmenevi ve akşam sanat okullarına gelen üyelerden, kartları istendiğinde, 2009 yılı bandrolü bulunmayanlardan, 1 Şubat 2009 tarihinden itibaren ise "kamu" ücreti alınacağı vurgulanan genelgede, "Öğretmenevi ve akşam sanat okulu, öğretmen lokaline devam eden üyelerin, üye kartlarındaki bandroller, kurum yetkilileri tarafından mutlaka kontrol edilecektir" denildi. . Oysa Memurların ve diğer kamu görevlilerinin hak ve yükümlülükleri Anayasanın 128 inci maddesinin, 2. fıkrası gereğince Kanunla düzenlenmelidir. Bu nedenle, "Öğretmen Evleri, Lokaller ve Eğitim Merkezi Sosyal Tesisler Yönetmeliği"nin, bu konuya ilişkin 33. maddesi Danıştay tarafından iptal edilmiştir. İptal hükmü çerçevesinde, zorunlu olarak, öğretmenlerin aylıklarından, öğretmenevlerine kesinti yapılması mümkün değildir. Yani " ÖĞRETMENLER, AİDAT ÖDEMEK ZORUNDA DEĞİLER.".
Ne hazin ki, Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmene Hizmet ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı, 26 Kasım 2008 tarihli genelge ile aidat miktarını daha artırırken, 21 Şubat 1993 tarihinde yayınlanan, Mili Eğitim Bakanlığına bağlı olarak faaliyet gösteren öğretmenevleri ve öğretmen lokalleri, özellikle öğretmenlere yönelik, olarak uygulanacak sosyal yardım ve sosyal konuları kapsayan "Uygulama Yönergesi" ni hiç dikkate almadı.
Güya öğretmenevleri, bu yönergeyle getirilen yeni hizmet modelinde öğretmenler, emekli öğretmenler ve Bakanlık mensupları, ölüm hastalık ve emeklik hallerinde yapılacak sosyal ve moral yardımların ve kurulacak sosyal ilişkilerin merkezi olacaktı.
Yönerge ile öğretmenevleri, emekli olan öğretmenlerle, sürekli ilişki içinde bulunulacak, filen görev alan öğretmenlerle, emekli öğretmenlerin diyalogunun öğretmenevi çatısı altında devam ettirilmesi sağlanacaktı. Hasta olan personelin ailesi ile temas kurulup, ihtiyaçlarının belirlenmesi ve giderilmesi, hastanede ise, hastanın sürekli izlenmesi sağlanacaktı. Ölen personelin ailesi ve yakınları ile birlikte cenazeni resmi ve dini töreni ve defnedilmesi öğretmenevleri yönetimlerinin, aktif katılımı ve yardımları ile temin edilecekti.
Yıllardır, Eskişehir' de, görev alan, Milli Eğitim ve Öğretmenevi müdürlerine, emekli öğretmenlerin, bırakın hastalığı ile ilgilenmelerini, defalarca söylediğimiz halde, ölümü halinde, bir telefon zinciri çıkartılmasını bile sağlayamadık. Bugün bakıyoruz, "Uygulama Yönergesini" uygulamayanlar, aidatı almada ve artırma da Danıştay kararlarını bile göz ardı ediyorlar. Çok yazık.