1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

AK Parti içinde yaşananlar bu kadar aleni ortaya konulmazdı...

-"Eskişehir'den nasıl rant sağlarız bunun kavgası var. Süleyman Reyhan'ın ne eksiği vardı, yemedi yedirmedi hizmet etti. Bugün Dündar Ünlü de eleştiriliyor, onun için de 'Yemez yedirmez ne yapalım eleştirelim' diyorlar. Daha bir ay oldu il başkanı olalı, hemen onun için de aynı kampanya başlatılıyor. Bu; 2015 hedefleri olan, partiyi düşünmeyen insanların yürüttüğü bir kampanyadır."
-"Biz bin bilip bir konuşuyoruz, diğerleri ise bir bilip bin konuşuyorlar. Kendimiz zarar görsek dahi susmaya devam edeceğiz, dedikodularla bu parti hareket etmedi"
-"Son dönemde en fazla bizim teşkilatlarımız eleştirildi. 2015 Hedefi olan, kendi çıkarlarını ön planda tutan birileri tarafından teşkilatlarımız eleştirildi ve bunlara yönelik mesnetsiz eleştiriler yer aldı. Teşkilatların, milletvekillerinin elbette eksiklikleri vardır, ama temel kriterimizi partimizin kazanmasıdır. Bu anlamda bu kişilerin kimler olduğunu çok iyi biliyorsunuz. Bunlar; partimizin zarar görmesi konusunda gelip partinin yetkili organları ile konuşanlar değil, basın yoluyla bunları servis edenler, partimize zarar veren kişilerdir."
Bu sözler AK parti Milletvekili Salih Koca'nın, partisinin eski ve yeni il başkanlarını eleştirdiğini söylediği partilileri için söylediği sözler.
Bu sözlerin söylenmiş olması şöyle önemli:
Bugüne kadar AK Parti içinde gruplar, hizipler ve muhalifler hep olmuştu.
Parti içindeki çekişme ve kavga hep siyah bir örtünün arkasında yaşanmış, hiçbir zaman kamuoyu ve basın nezdinde ortaya çıkartılmamıştı.
İlk kez bir AK partili, kendi partisi içindeki muhalif seslere açıkça, kamuoyu önünde ve basın yoluyla cevap vermiş oldu.
Eskiden, kışkırtma sorular karşısında bile "Biz parti içinde her türlü meseleyi hallederiz" denilip geçiştiriliyordu bu gibi olaylar.
Demek ki...
AK parti içinde yaşananlar nedeniyle, sabırlar da taşmaya başladı...
Hem de her iki tarafta...
.......

Anadolu Üniversitesi...
Anadolu Üniversitesi devasa bir kurum.
Dünya'nın en çok öğrenciye sahip Açık Öğretim Fakültesiyle birlikte, bütçesi de devasa olan Anadolu Üniversitesi, Eskişehir için de maddi ve manevi bir nimet.
"Maddi" diyoruz, çünkü Eskişehir ekonomisine milyonlarca liralık katkısı var Üniversitenin.
"Manevi" diyoruz, çünkü Cumhuriyet döneminin en önemli şehirlerinden biri olan fakat sanayileşmeye ayak uyduramadığı ve geç kaldığı için giderek statü kaybeden, bu yüzden de sürekli moral bozukluğu yaşayan Eskişehir'i, o yıllarda ve zor anlarda gururlandırabilen tek kurum.
Anadolu Üniversitesi, geçtiğimiz günlerde TÜBİTAK tarafından yapılan bir araştırma neticesinde, Türkiye'nin en girişimci 13 Üniversitesinden biri oldu.
Birçok önemli ve köklü Üniversiteyi geride bıraktı.
Bu son derece önemli bir başarı.
Zaman zaman, gerek yönetim anlayışı, gerekse işleyiş bakımından eleştiriyoruz Anadolu Üniversitesini.
Bazen de, sanki bu kurumun Eskişehir'e olan maddi ve manevi katkılarını unutup, verip veriştiriyoruz.
Çoğunlukla kişilere ve kişilerin yönetim anlayışına kızıp, hıncımızı Üniversiteden çıkarttığımız da oluyor.
Halbuki...
yukarıda da söylediğimiz gibi,geçmişte Eskişehir'in en kötü günlerinde gurur kaynağı olarak şehre moral veren Anadolu Üniversitesi, hala şehre gurur kaynağı olma misyonunu başarılı bir biçimde sürdürüyor.
Hem de her şeye rağmen...
.......

600 delegen olacağına, Ankara'da bir Genel merkez yöneticisi tanıdığın olsun...
Madem mahalli seçimler geride kaldı...
Madem Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılıp bitti.
Ve madem 2015 Milletvekili genel seçimleri gündeme geldi, o halde biz de 2015 Milletvekili seçimlerinde Milletvekili olmaya niyetli olanlar için biraz nasihatte bulunalım istedik.
Daha önce de benzeri yazılar yazdık biliyoruz...
Ama, aradan yıllar geçse de siyasette, özellikle de aday belirlemede bazı kurallar değişmiyor.
Nasıl mı? Anlatalım...
Kimseye nasihat çekmek haddimize değil ama, siyasetle uğraşan ve hedefinde Aday olmayı şimdiden kafasına koymuş olanlara bazı önerilerimiz olacak.
Öncelikle şunu söylemekte yarar var.
Siyasete atılan insanların bazıları, siyasetin Eskişehir'de yapıldığını zanneder.
-"Eskişehir'de güçlü olursam, benim işim olur" diye düşünür.
O yüzden...
Parasını ve zamanını Eskişehir'de harcar kafasına koyduğu hedefe ulaşabilmek için.
Parti delegasyonu ve teşkilat yönetimlerine sahip olmakla aday olduğu koltuğa ulaşacağını zanneder.
Bazıları da, siyasetin Ankara'da yapıldığını bilir.
Karar merci olarak Ankara'daki parti yöneticilerinin etkili olduğunu düşünür.
O nedenle, Eskişehir'de çok vakit kaybetmez.
Delegeymiş, parti yöneticisiymiş boş verir.
Şu bir gerçek ki...
Siyasetin Eskişehir'de yapıldığını zannedenlerin neredeyse tamamına yakını, hala aday olmaya çabalıyor.
Çünkü pek çoğu Eskişehir'de hiçbir şey olamadılar.
Hem de...
Delegelerin ve üyelerin tamamına yakınının desteğini almalarına rağmen...
Parti yönetimleri yanında durmasına rağmen, hiçbir yere gelemedi bu sözünü ettiğimiz insanlar.
Halbuki...
İsmi o güne kadar hiç duyulmamış, delege ve üyelerin tanımadığı, parti yönetimlerinin karşı olduğu insanlar, tepeden inip koltuğa oturuverdiler.
Çünkü sözünü ettiğimiz bu insanlar başta da söylediğimiz gibi, siyasetin Ankara'da yapıldığını ve şekillendiğini çok iyi biliyorlardı.
O yüzden de...
Eskişehir'de vakit kaybetme yerine, Ankara'dan işi bitirdiler.
Genel Merkez binasına adeta kamp kurdular.
Genel merkez yöneticilerinin kapısının önüne yattılar adeta.
Neticede hedeflerine de ulaştılar.
O nedenle...
Önümüzde yapılacak olan seçime hazırlanmayı düşünenlere, bu yazdıklarımıza ilave olarak söylemek istediğimiz bir şey var;
Hiç boş yere Eskişehir'de zaman kaybetmesinler...
Öyle delegeymiş, yöneticilermiş, üyeymiş uğraşmasınlar.
Eskişehir'de 600 delegeleri olacağına, Genel merkezde bir Genel Başkan yardımcısı arkadaşları olsun yeter...
Söylediklerimiz inandırıcı gelmiyorsa, bu güne kadar seçilenleri şöyle bir zihninizden geçirin.
Haklı olduğumuz ortaya çıkacaktır...
......

BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Biyoloji dersinden yapılacak sınav için sınıftaki herkes acayip çalışmış, notlar fotokopiler havada uçuşmuş. Daha sonra sınavın yapılacağı gün gitmişler bir de bakmışlar, ortada kağıt kalem yok sadece sıra sıra mikroskoplar. Hocada başlarında bekliyorken demiş ki,
- Bu mikroskoplarda lam'da bir böceğin bacağı var, sınavınız bacağından böceği tanımak.
Tabi hemen itirazlar ama fayda etmemiş, hoca dediği dedik.

Öğrenciler mikroskopların başına geçmiş. Ama bir şey yapamıyorlar. En sonunda biri dayanamamış, kapıyı çarpıp çıkmış.
Hoca arkasından seslenmiş
- Kimsin ulan sen, kapıyı çarpıp çıkıyorsun?
Kapı hafifçe aralanmış ve bir bacak uzanmış
- Tanısana hadi lan tanısana kim olduğumu!

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi