1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

AK Parti o eski hataları tekrarlamıyor diyorduk ki...

Yılmaz Büyükerşen'in bir huyu var.
Belediye eliyle yapılan projeleri gerçekleşmeden kamuoyuna açıklamıyor.
Örneğin bir yatırıma karar verildiğinde kamuoyu o yatırımı, ya bitmesine yakın ya da açılış töreni ile öğreniyor.
Bunun iki büyük faydası var.

Birincisi: İnsanlar hiç haberdar olmadıkları yatırımı bir anda bitmiş haliyle karşılarında görüyorlar ve bu yapılan yatırımı daha da kıymetli kılıyor.

İkincisi ise: Söz konusu yatırımın başlayacağından, başladığından ve bitme aşamasına kadar olan süreçten kimsenin haberi olmadığı için, kamuoyunda söz konusu süreç boyunca sorgulama yapılmıyor.

O nedenle.
Büyükşehir belediyesinin yaptığı pek çok işi bizler ancak bitme aşaması ya da bittiğinde öğreniyoruz.

Fakat...
Hükümet eliyle, Eskişehir'e yapılan yatırımlar söz konusu olduğunda, Eskişehir'deki AK Partililerin tam tersi bir tutumu vardı.
Partinin Eskişehir'deki aktörleri, daha yatırımın yapılacağına karar verilmemişken başlıyorlardı "Olacak" demeye.
Ardından her hafta "Müjde" açıklamaları yapıyorlardı ardı ardına.
Yatırımın yapılacağı yerde başlarına baretler takıp,inceleme yapmadıkları hafta yok gibiydi.

Dahası...
Söz konusu yatırımın bitiş tarihini vermelerine rağmen bir türlü tutturamıyorlardı bu tarihi.
Çünkü...
Bir türlü bitmiyordu o yatırımlar o söyledikleri tarihlerde.
Her söyledikleri bitiş tarihi geldiğinde, bir başka tarih ortaya atıyorlar, kısacası, işin resmen suyunun çıkmasına yol açıyorlardı ki bu da sıkıntı yaratıyordu.
AK Partililer son dönem bu tür bir görüntü içinde olmadı.
Örneğin:
Kampüs hastanenin yapımı başladı, Hat boyunda çalışmalar yeniden başlatıldı,Gündoğdu'da alt geçit projesi başladı.
Eskiden olduğu gibi AK Parti'den hiçbir aktör "Bunlar başlıyor" demedi.
"Bu yatırımlarda çalışmalar başladı" da demedi hiçbiri.

Dahası.
Hiçbir AK Partili bu çalışmaların olduğu yerlere gidip, başına baret giyip, yapılanların bitiş tarihlerini de vermedi.
Kısacası.
Eski dönemde yapılan ve hem yatırımları önemsizleştirip, hem de partiyi zor durumda bırakan tavırlar terk edilmiş gibi bir hal almıştı ki, bir "Süper Kent" projesi ile sanki her şey eskiye dönüverdi.
Yeni çevre bakanının bir toplantıda açıklamış olduğu fakat nasıl gerçekleşebileceği konusunda büyük şüpheler bulunan "Eskişehir'e süper kent projesi" ve bu açıklama sonrasında da Milletvekili Emine Nur Günay'ın ardı ardına üç kez projenin son aşamaya geldiğini söylemesi bize sanki o eski alışkanlığı çağrıştırdı.
Bunu niye bu şekilde düşündüğümüze gelince.
Çevre bakanının ortaya attığı ve Milletvekili Günay'ın sürekli son aşamaya gelindiğini söylediği "Süper kent" projesinin gerçekleşebileceğine pek inanmıyoruz.
Açık söyleyelim, söz konusu projeyi biraz hayal mahsulü olarak görüyoruz.

Ancak...
Sürekli olarak "Yapılacak" açıklamalarıyla, tıpkı eski dönemde olduğu gibi kamuoyunda "Niçin yapılmıyor" şeklinde sorgulamaların başlayacağını ve bu durumun da Eskişehir'deki iktidar partisi aktörlerini sıkıntıya sokacağını düşünüyoruz.
Ne diyelim?
Söyledikleri Süper kent projesini bir şekilde gerçekleştirirler de, biz de çıkar "Yanılmışız" deriz...
......
Niçin halkın istediği olmuyor biliyor musunuz?
Siyasetin işleyişinde büyük sıkıntılar var.
Bu sıkıntılar, siyasette bir yerlere bir şekilde gelmiş insanların, olmayan demokrasi anlayışından kaynaklanıyor.
Örneğin siyasette:
-Genel başkan, kendisine muhalefet etmeyecek Milletvekili istiyor.
İstiyor, çünkü böylelikle koltuğu tehlikeye girmemiş oluyor...
-Milletvekili, kendisine muhalefet etmeyecek İl Başkanı istiyor....
Böylelikle bir dönem daha vekilliği garanti altına almak istiyor.
-Belediye Başkanı, kendisine muhalefet etmeyecek il başkanı ve Milletvekili istiyor...
İstiyor ki, böylelikle partinin ipleri elinde olabilsin.
-İl Başkanı, kendisine muhalif olmayacak yöneticiler istiyor.
Böylelikle parti yönetiminde tek söz sahibi olabilsin.
-Milletvekili, kendisine muhalefet etmeyecek Belediye Başkanı olmasını istiyor..İstiyor ki, böylelikle Milletvekilliğinin yanı sıra Belediye'yi de yönetebilsin.
-Belediye Başkanı, Mecliste kendisine muhalefet etmeyecek, her söylediğini kabul edecek ve elini "Kaldır" dediğinde kaldırıp, "İndir" dediğinde indirecek meclis üyeleri istiyor._
Böylelikle, hiç bir sıkıntı yaşamadan Belediyeyi yönetme imkanı yaratmış olur.
-Her Meclis üyesi, Belediye Başkanının en birinci adamı olmak istiyor.
İster ki, Belediye Başkanına en yakın biri olarak hava atıp, rahatlıkla iş çevirebilsin_
-Parti yöneticileri, kendisini her kongrede kayıtsız şartsız destekleyecek delegeler istiyor.
İster ki, böylelikle "Delege ağası" gücü ile her türlü pazarlığı yapabilsin.
-Parti delegeleri, kendilerine her seçimde oy verecek parti üyeleri istiyor.
Böylelikle, her seçimde kapısı çalınan, aranıp sorulan biri olabilsin.
-Her parti üyesi, kendi isteklerini anında yerine getirebilecek Milletvekili, Belediye Başkanı, il Başkanı, parti yöneticisi ve meclis üyesi istiyor.İster ki, her türlü işi anında görülsün.
Kısacası...
Siyasette herkes, kendisine tabi olacak, sözünden çıkmayacak, kendi koltuğu için tehlike yaratmayacak insanları istiyor.
İşin tuhaf tarafı, herkes bir yandan siyaseti kendine göre dizayn etmeye çalışırken, bir yandan da "siyaseti hizmet için yapıyoruz" diyor.
O yüzden...
Siyasette herkesin belirleyici ve tam yetkili olma hevesinin tavan yaptığı bir ülkede:
-"Niye halkın istediği olmuyor?
-Niçin adayları üyeler seçmiyor?
-Parti içi demokrasi niçin işlemiyor? gibi sorular sorup, bu soruların cevaplarını arıyor olmak son derece komik kaçıyor.
......

BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Bir gün yolda yaya giden bir bektaşinin önüne bir atlı çıktı: - "Baba" dedi, "bir müşkülüm var. Beni aydınlatır mısın?" Bektaşi yanıt verdi:
- Elimden gelen bir şeyse, hay hay oğlum.
- Şunu öğrenmek istiyorum: Şu anda Allah ne yapıyor?
Sualin münasebetsizliğine içerleyen derviş, hiç belli etmemiş:
- Yanıt veririm ama bir şartla, sen o attan in, ben bineyim.
- Neden?
- Böyle yüksek bir suale yüksekten yanıt vermek gerekir de ondan! Adam attan inmiş, Bektaşi binmiş. Adam:
- "Hadi" demiş "söyle bakalım. Allah şimdi ne yapıyor?" Bektaşi:
- "Ne yapacak" demiş, "atı senin gibi bir budalanın elinden alıp, benim gibi bir akıllıya veriyor". Ve çalakamçı uzaklaşmış.

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi