1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

AK Parti Temayül yoklaması yapmış....

Türk siyasetine özellikle 12 Eylül sonrasında giren bir uygulama bu.
Adayları önseçim yaparak belirlemekten korkan Genel merkezlerin, şehirlerde ki partililerin gazını alabilmek için icat ettikleri de bir yöntem Temayül yoklaması.
Yani...
Parti içinde ki yönetici pozisyonunda olan insanlar için ortaya bir sandık konuluyor.
Bu insanlar, ortaya "Aday adayıyım" diye çıkan kişiler için oy kullanıyor.
"İyidir" ya da "kötüdür" diye...
Bazen ortada aday falan da olmuyor.
Oy kullananlar, yakıştırdığı isimleri sıralıyor.
Neticede, parti içi bir kamuoyu yoklaması niteliği taşıyor Temayül denilen şey.
En büyük özelliği ise...
Yapılan Temayül yoklamasının açık oy, gizli tasnif biçiminde olması.
Halbuki...
Gizli oy açık tasnif olmalı ki, oradakiler temayül sonucunu öğrenebilsin.
Atılan oylar, herkesin gözü önünde açılıp, sayılarak sonuç ortaya çıksın.
Ne yazık ki böyle yapılmıyor temayül yoklaması...
Oylar atılıyor, tasnif ise Ankara'da yapılıyor.
Yani....
Verilen oylar sandıktan çıkartılıyor, zarflar açılmadan bir çuvala dolduruluyor ve Ankara'nın yolu tutuluyor.
Sözde bu çuval, Genel Merkezde açılacak ve sonuca göre Genel merkez adayını belirlemiş olacak.
Açıklama ise her zaman;
-"Yapılan temayül sonucu ortaya çıkan sonuca göre adayımız şudur" şeklinde yapılıyor.
Anlayacağınız...
Temayül yoklamasının sonucunu, ne oy kullananlar, ne de aday adayı olanlar bilmiyor.
Ankara'ya götürülen çuvalın Genel merkezde açılıp açılmadığı da, ona keza bilinmiyor.
Bilinen tek şey...
Teşkilatın gazının alındığını göstermek için ortaya bir sandığın konmuş olması.
Geçmişte pek çok temayül yoklamaları gördük.
Temayül sonuçlarının, daha Polatlı'ya varmadan değiştiğine de şahit olduk.
Temayülde birinci olanının esemesinin bile okunmadığını, sonuncu olanın ise "Aday" olarak ilan edildiğini biliyoruz.
O yüzden temayül yoklamalarına ve sonuçlarına itibar edenlere söyleyecek bir çift sözümüz var.
Temayül yoklamalarının sonucu ne olursa olsun, geçerli olan Genel başkan ve Genel merkez yönetiminin istediği sonuçtur.
Ya da, Genel Merkez üzerinde etkisi olanların istediği kişileri başkan seçtirebildiği bir sonuç.
O yüzden...
Eskişehir'de yapılan temayül sonucu, Kaymaz'ı geçer geçmez, Genel başkan ve yönetimin istediği adayların birinci çıktığı seçim oluverir.
"Temayülden ben birinci çıktım" diye itiraz etme hakkı da yoktur diğerlerinin.
Çünkü ortaya konulan sandığın sonucunu bilen bir tek Genel merkezdir...
O da, rakamlarla istediği gibi oynama hakkına sahiptir.
Kısacası...
Bu temayül yoklamaları denilen teşkilat içinde ki minik aday belirleme seçimi...
Bu bugüne kadar hep böyle oldu...
Bundan sonra da pek değişmez...
Tıpkı dün AK Partinin Eskişehir'de İlçe başkanlarını belirlemek için yapmış olduğu temayül yoklaması gibi.
Ne diyelim?
Umarız dün yapılan temayül sonucu dikkate alınır da, bizi ve bu yazdıklarımızı şaşırtan bir sonuç ortaya çıkar...
.....

Tepebaşı'nın mahalle iftarları...
Tepebaşı Belediyesi'nin artık gelenek haline getirdiği bir uygulaması var.
Her Ramazan'da, her gün en az bir-iki mahallede sokak iftarları düzenliyor.
Bazen bu rakam, 3 hatta 4 mahalleye bile çıktığı oluyor.
İstisnasız her mahallede yapılan sokak iftarlarına bizzat katılıyor Belediye Başkanı Ahmet Ataç.
Aslına bakacak olursanız, belediye Başkanlarının mesaileri bir hayli yoğun.
Toplantılar, ziyaretler,misafirler,meclisler,etkinlikler ve Belediye'nin yürüttüğü çalışmalar zaten bütün zamanı alıyor.
Sırf bu yoğunluk yüzünden Belediye başkanlarının görev süresi içinde uğrayamadığı mahalleler bile olabiliyor.
Tepebaşı Belediyesinin gelenek haline getirdiği sokak iftarları işte bu yüzden daha da önem arz ediyor.
Zira...
Düzenlenen iftarlar sadece oturup birlikte yemek yiyerek oruç açılan bir eylemin ötesinde, mahalle halkının sorunlarını bizzat Belediye Başkanı ve Belediye yetkililerine aktarabildiği, bu sayede de hızlı bir biçimde sonuç alabildiği bir organizasyon önemi taşıyor.
Binlerce mahalleli, belediye Başkanını mahallesinde ağırlıyor.
Belediye başkanı yüzlerce insanı mahallesinde dinliyor.
Belediye yetkilileri, bir çok sorunu bizzat mahallede çözüme kavuşturuyor.
Hem Belediye'nin, hem de Vatandaşın nazarında fayda sağlayan, bundan daha yararlı bir organizasyon olabilir mi?
......

İnanıyor gibi görünüp, inanmayanlar...
Yuri Gagarin...
1961 yılında uzaya çıkarak, Uzay'dan Dünya'yı gören ilk kozmonot olarak bilinir.
Rivayete göre...
Yuri Gagarin Dünya'ya indikten sonra zamanın Rusya Genel Sekreteri Brejnev'e;
-"Sayın Genel sekreter! Ben uzay'a çıkarken yolda hem Tanrı'yı hem de meleklerini gördüm" der.
Brejnev koluna girip, sakin bir köşeye çektiği Yuri Gagarin'e;
-"Tamam. Görmüşün iyi güzel de, bunu sakın kimseye bahsetme" diye uyarı yapar.
Aynı Yuri Gagarin, birkaç gün sonra Papa ile bir araya gelir.
Bu kez o'na:
-"Sayın papa. Ben Uzay'a çıkarken yolda ne Tanrı'yı ne de meleklerini gördüm" der.
Papa koluna girip, sakin bir köşeye çektiği Yuri Gagarin'e;
-"Tamam. Görmemişsin iy güzel de, sakın bundan kimseye bahsetme" diye uyarı yapar.
Ve bu olay, o günden bu yana anlatılır.
Bu olayın sıkça anlatılmasındaki tek neden ise, inanıyor gibi görünenlerin içinde taşıdığı inançsızlık endişesi ile, inanmıyor gözükenlerin içindeki olası inancı ortaya koymasıdır.
Bugün için biz,her ne kadar genelleme yapmıyor olsak da,inanıyor gibi görünüp aslında içinde inancı olmayanlarla, inanmıyor gibi görünüp, içinde "Acaba" sorularını hep barındıranları sıkça görür olduk...

......

BİRAZ DA
GÜLMEK LAZIM
Psikoloğa giden adam, 'Geceleri uyuyamıyorum efendim' demiş, 'sürekli yatağın altında biri var gibi geliyor.
Yatağın altına girip orada uyumayı deniyorum.
Bu defa da yatağın üstünde biri var gibi geliyor...'
...Adamı dikkatle dinleyen psikolog 'Hallederiz bu saplantıyı' demiş.
'Bana haftada iki kere geleceksiniz. 6 aylık bir tedavi sonunda sizi iyileştireceğimi umuyorum.'
'Her viziteye ne kadar ödeyeceğim?'
'Her vizite 100 YTL, buna göre 6 ayda 4 bin 800 YTL ödeyeceksiniz'
Adam gitmiş, o gidiş... Psikolog, birkaç ay sonra adama sokakta rastlamış:
'Ne oldu, hastalığınız?'
'2.5 YTL'ye hallettim... '
'Nasıl oldu?'
'Sizden çıktıktan sonra, ilerdeki bara uğradım. Biramı içerken barmene hastalığımı anlattım. 'Karyolanın bacaklarını kes' dedi... Kestim; mesele halloldu...

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi