
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
AK Parti ve CHP'de gereksiz kongre süreçleri...
AK Parti’de kongreler süreci başladı.
Sırasıyla…
üye listeleri askıya çıkacak.
Süre bittikten sonra itirazlar görüşülüp karara bağlanacak.
Ardından üye listeleri kesinleşecek.
Kesinleşen üye listeleri ile mahallelerde ve köylerde delege seçimleri yapılacak.
Yapılan bu seçim sonucu ortaya bir delegasyon çıkacak.
Bu delegasyon ilçe kongrelerinde ilçe başkanları ile il delegasyonunu belirleyecek.
Belirlenen il delegasyonu ile il kongresi yapılacak ve bu kongrede de il başkanı ile büyük kongre delegasyonu belirlenmiş olacak.
Böylece…
AK Parti’deki kongre süreci tamamlanmış olacak…
Buraya kadar anlattığımız tabii ki kağıt üzerinde yapılması zorunlu olan prosedürden ibaret.
Herkes biliyor ki süreç kesinlikle bu yazdığımız gibi olmayacak.
Zira…
üye listelerinin askıya çıkmasının ardından yapılacak olan delege seçimlerinde, hangi mahalleden hangi ismin delege olacakları zaten liste halinde belli olacak.
İlçe kongrelerinde hangi isimlerin ilçe başkanı olacaklarının kararı kongreden önce verilecek ve kongrede ikinci bir aday kesinlikle çıkamayacak.
İl Başkanı ve yönetimindeki isimlerin kimler olacağına yukarısı karar verecek ve delegeler paşa paşa gidip, sevmeseler de o il başkanı ve yönetimine oy verecek.
üyeler, istedikleri kişileri değil, istenilen kişileri delege seçecek.
Delegeler, istedikleri kişileri değil, istenilen kişileri ilçe ve il başkanı seçecek.
Dahası…
Ne delegasyonu oluşturan kişilerin ne de ilçe ve il başkanları ile yönetimlerde bulunan kişilerin, partinin milletvekili ve belediye başkan adaylarını belirlemede küçücük bir etkisi dahi olmayacak.
Adayları yukarıda bir kişi belirleyecek, buradakiler sevse de sevmese de, içlerine sinse de sinmese de bu belirlenen adayı desteklemek zorunda kalacak ya da destekliyor ayaklarına yatacak.
O yüzden…
AK Parti’de başlayan kongre süreci öyle çok önemli çok hayati bir süreç falan değil.
AK parti’de başlayan kongre süreci daha çok, partililerin oyalanması ve gazının alınması ve prosedür gereği yapılması zorunlu olduğu için yapılacak bir süreçten ibaret…
CHP’de durum sanki çok mu farklı?
Şimdi!
“AK Parti’de durum böyle de CHP’de farklı mı?” dediğinizi duyar gibiyim…
CHP’deki kongre süreci AK parti’ye oranla biraz farklı olsa da, sonucu itibarı ile pek de farklı olmadığı ortaya çıkıyor.
Şöyle ki…
CHP’de delege seçimleri AK Parti’deki uygulamanın aksine kıran kırana geçiyor.
CHP’li üyeler AK Parti’deki uygulamanın aksine istediği kişileri delege seçebiliyor.
CHP’li delegeler AK parti’deki uygulamanın aksine istediği İlçe başkanına oy verebiliyor. çünkü CHP kongrelerinde birden fazla aday çıkıyor ve kimse buna müdahale edemiyor.
CHP’li delegeler AK parti’deki uygulamanın aksine istediği il başkanını seçebiliyor.
Ve en önemlisi, kongrelerde seçilen ilçe ve il başkanlarına CHP genel merkezi “Olmaz” diyemiyor.
CHP’deki kongre süreci buraya kadar AK parti’deki uygulamadan ayrılıyor.
Ancak…
CHP’de, delegeyi, ilçe başkanları ve yöneticilerini, il başkanı ve yönetimini hatta Genel başkan ve genel merkez yönetimini seçen CHP üyesi, partinin adaylarını belirleyemiyor.
Eskişehir’de önseçim yapmadığı ve muhtemelen de yapmayacağı için, Eskişehir’de partinin adayları yine bir ya da birkaç kişi tarafından masa başında belirleniyor.
Sonuç olarak…
Şu sıralar Türkiye’nin en büyük iki partisi olan AK Parti ve CHP’de kongre süreçleri başladı…
Başlayan süreçlerin sonuç itibarıyla, her iki partide de üye ve delege tercihlerini yansıtmayacağı daha işin başında gün gibi ortada.
.....
Şu sıralar gazetemize
gelen en çok yakınma
ne biliyor musunuz?
Okurlardan genelde yaşadığı çevrenin olumsuzlukları ile ilgili yakınmalar alırız.
çoğunlukla, kamu hizmetlerindeki yanlış ve haksız uygulamalar yüzünden aranırız.
Büyük ölçüde, yapılan yatırımların yanlış ve eksikliği ile ilgili şikayetler gelir hmen her gün.
Bunun yanı sıra…
çoğu okurumuz, kendilerini rahatsız eden sıkıntılarını aktarmak için arar ki bunlar arasında gürültüden, sineklerden, yapılmayan yollardan, toplanmayan çöplerden yakınmalar ön plandadır.
Fakat…
Son günlerde tüm bu anlattığımız olumsuzlukların dışında yakınılan bir konu var.
Koku…
özellikle de toplu taşım araçlarında insanların yaydığı koku son günlerde okurlarımızın en çok yakındığı konulardan biri oluverdi.
Havalar malum sıcak.
İnsanlar elbette terliyor.
Ama bu insanların o ter kokusuyla birlikte gezmelerini elbette gerektirmiyor.
Durumdan yakınan okurlarımız da zaten bunu söylüyor.
-“ne olur yazıp çizin ve insanlar duş alsınlar, terli giysilerini her gün giymesinler, en azından parfüm falan kullansınlar” diyorlar…
Biz elbette elçiyiz ama…
Galiba bu konudaki yakınmalar haklı yakınmalar olsa gerek…
Zira…
Kimsenin kimseyi sözleriyle ve hareketleriyle rahatsız etme hakkı olmadığı gibi, yaydığı kokuyla da rahatsız etme hakkı olmamalı…
.....
Bu tür insanlarla karşılaşmayalım temennisinde bulunuyoruz ama…
Kendisinin özel, eşi bulunmaz ve herkesten çok daha önemli olduğunu düşünür.
2. Sınırsız başarı, güç, zeka, güzellik ve yetenekleri olduğunu sürekli deklare eder.
3. üstün, seçilmiş ve ilahi kuvvetlerce vazifelendirilmiş olarak bilinmeyi bekler.
4. Kendilerine hayrandır. çok beğenilmek ve sürekli dışarıdan onay görmek ister.
5. Her şeyi yapmaya hak kazanmış ve özellikle kayırılacak bir kişi olduğunu düşünür.
6. Kendi çıkarları için, amaçlarına ulaşmak için başkalarının zayıf yanlarını kullanır.
7. Empati yapamaz, başkalarının duygularını ve gereksinimlerini tanımaz.
8. Her başarılıyı kıskanır ya da başkalarının kendisini kıskandığına inanır.
9. Küstah, kendini beğenmiş davranış ya da tutumlar sergiler.
Yukarıda saydığımız 9 madde Narsist insanların ortak özellikleriymiş.
Yani…
Kendisine aşık kişilik bozukluğu sahibi olan insanların en belirgin özellikleriymiş bu saydıklarımız.
-“Allah bu özelliklere sahip insanlarla bizi karşılaştırmasın” diyeceğiz ama ne yazık ki bu insanlardan bolca var çevremizde…
Okuyunca 9 maddeyi sizin de aklınıza en az birkaç isim gelmedi mi?
.....
Biraz da gülmek lazım
Toplu sözleşme pazarlığından yeni çıkmış sendika başkanı, salonda toplanmış isçilere ateşli bir söylev çekmektedir:
"Yoldaşlar! Yönetimle yeni bir sözleşme yaptık. Bundan böyle haftanın dört günü daha çalışmayacağız!"
Kalabalık, "Yaşasın!" diye bağırır.
"çalışma saatimiz beşte değil, dörtte bitecektir!"
"Yaşaaaaaa!!"
"çalışmaya dokuzda değil, on birde başlayacağız!"
"Helaaallll!!"
"Maaşlarımız yüzde 150 artacaktır!" "Vaaaaaauuuuuvvvv!!"
"Yalnızca çarşambaları çalışacağız!"
Bu sözün ardından derin bir sessizlik olur. Derken arkalardan bir ses duyulur,
"Her çarşamba mı ?"