1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

AK Partide birbirini suçlayan suçlayana

Seçimler kaybedildiyse, kaybeden tarafta fırtınalar kopar.
Kaybeden grubun içinde herkes, seçim yenilgisinin faturasını başkalarına kesmeye başlar.
İşte, son yapılan Mahalli seçimlerde Kent merkezini kaybeden iktidar partisi içinde de böylesine bir durum söz konusu.
Her ne kadar parti çevresinde cereyan eden bu suçlamalar dışarıya aleni olarak sızmasa da, sosyal medya üzerinde yapılan yorumlardan parti içinde bir hesaplaşmanın devam ettiği kolayca anlaşılıyor.
Örneğin;
-Eskişehir'de, AK parti içinde söz sahibi olduğu ileri sürülen ve Vakıf içinden bu güne kadar çok sayıda seçilmiş çıkartan Birlik Vakfı'nı ciddi ciddi suçlayanlar var...
Yine...
-Bugüne kadar AK Parti ile hareket eden ancak bu seçimde resmen CHP adayına açık destek olan başta Gülen cemaati ile diğer cemaatleri suçlayanlar var.
-Adayları suçlayanlar var örneğin. Adayların parti ile doku bağının oluşmadığı, bu yüzden seçimlerde zayıf kalındığını ileri sürenler var. Bunun yanı sıra adayların seçim sürecinde partilileri işe karıştırmamak için çaba sarf ettiğini belirtenler var.
-Yeniden aday olmayan Burhan Sakallı ve çevresindeki isimleri suçlayan çok sayıda partili var. AK parti adaylarına destek vermediği gibi bazı ilçelerde de AK Parti adayına karşı başka partilerden yakınlarını aday gösterdiğini ciddi ciddi söyleyenler var.
-Yönetimleri suçlayan çok sayıda insan var parti içinde. Seçim sürecinde adayları kendi başlarına bıraktıklarını, hiçbir seçim etkinliğine katılmayıp, katıldıkları etkinliklere de laf olsun diye katıldıklarını söyleyen, buna Kadın ve Gençlik kollarının da dahil olduğunu belirtenler var.
-Her adayın kendi masrafını kendi karşıladığı, hatta partinin açması gereken seçim merkezlerinin kira ve giderlerinin bile adaylar tarafından karşılandığını söyleyip, "Adaylar partinin bir bardak suyunu bile içmedi. Bu yönetimler gelen para ile acaba nasıl bir seçim çalışması yaptı?" diye soranlar da var parti içinde.
-Milletvekilleri ile Milli Eğitim bakanı Nabi Avcı'yı suçlayanlar var çok sayıda. Seçim çalışmasında Adayları yalnız bıraktıklarını, seçim yenilgisini adeta başından kabullenmiş bir havada olduklarını, hatta seçim sonrası yapılan açıklamada hiç de üzüntü duymamış bir durumda olduklarını söyleyenler var.
-Aday adayı olup da aday yapılmayan ama Meclis üyesi listelerinin en üst sırasına konulan isimleri ciddi olarak suçlayanlar da mevcut parti içinde. Buna rağmen hiçbirinin bir tek seçim çalışmasına gelmediğini, bedavadan Büyükşehir belediye Meclis üyesi olmalarına rağmen parti için parmaklarını dahi kıpırdatmadıklarını ifade edenler var.
Sonuç olarak...
Eskişehir merkezinde seçimleri kaybeden AK partide herkes başka birine faturayı kesmiş durumda.
Herkes, yenilginin nedenini bir kişiye ya da bir topluluğa bağlamış.
Kısacası herkes seçim yenilgisinin sorumlusunu kendince bulmuş bulmasına ama...
Önemli olan...
Genel Başkan ve Başbakan Tayyip Erdoğan'ın faturayı asıl kime ya da kimlere keseceği?
Herhalde bu fatura da önümüzdeki süreçte yerini bulur...
------------------------------------
Meğer herkes kazanmış...
-CHP mahalli seçimlerde kent merkezini aldı. Sadece 1 olan İlçe Belediye sayısını 2'ye çıkarttı. Haliyle ortada bir başarı var.
Zaten CHP'ller de "Bu seçimden başarıyla çıktık" diyor.
-AK Parti Merkezi kaybetti ama, kazandığı ilçe sayısını 10'a yükseltti. Geçtiğimiz seçime oranla Merkezdeki oylarını da arttırdı. Alınan oy oranı ile büyükşehir Meclisi'nde AK Parti çoğunluğu sağlanmış oldu. Her türlü olumsuzluğa rağmen partinin oylarında bir başarı olduğu söyleniyor.
Zaten AK Partililer de "Sonuçlar oy anlamında çok da kötü değil" diyor.
-MHP Merkezdeki üç Belediyeyi de alamadı. İlçelerde de başarılı olamadı. 20 Bin olan Büyükşehir oyunu 58 Bine çıkarttı. Odunpazarı bölgesinde 50 Binin üzerinde oy aldı. Geçtiğimiz seçimde yüzde 5 olan il geneli oyu yüzde 12'ye çıktı.
Zaten MHP İl Başkanı da "Başarılıyız. Rakamlar bunu gösteriyor" diyor.
Sizin anlayacağınız...
Bir seçim yapıldı, birileri kazandı, birileri kaybetti ama hiç kimse "Kaybettik" demiyor.
Herkes kazanmış mübarek.
Yapılan seçimden herkesin başarılı çıktığı bir seçimi de ilk kez görüyoruz doğrusu...
--------------------------
Başkan yardımcısı oluyorlar...
Seçimler yapıldı, sonuçlar açıklandı yeni dönem Belediye Başkanları mazbataları alıp, kolları sıvadı.
Büyükşehir ve Tepebaşı'nda mevcut başkanlar yeniden seçildikleri için işler zaten kaldığı yerden hiç kesintiye uğramaksızın devam ediyor.
Odunpazarı'nda ise ilk iş olarak hesaplar-kitaplar açılıyor.
Tabi bunlar olurken her üç Belediye'de de yönetim şeması değişiklikleri için çalışmalar sürdürülüyor.
İlk etapta merak edilen, Odunpazarı ve Tepebaşı belediyelerinde, meclis üyeleri içinden Başkan yardımcılıkları görevine getirilecek olan isimlerin kimler olacağı?
Bu konuda Tepebaşı Belediyesi'nde Erdoğan Aydoğmuş ve Erkan Uçkan'ın isimleri kesin gibi. Bu arada Tepebaşı Belediyesi'nde Şermin Şanlıer Başkan yardımcısı olarak dışarıdan atanan ilk isim olmuş.
Odunpazarı'nda ise, Erdal Caferoğlu ve İbrahim Arslan'ın meclis içinden Başkan yardımcısı olmalarına kesin gözle bakılıyor. Odunpazarı'nda Meclis içinden Başkan yardımcısı için var olan kadro 3 ile sınırlı. Dolayısıyla meclis içinden üçüncü başkan yardımcısı olabilecek isimler arasında Mehmet Uzun ile Mahmut Süzen'in de ismi geçiyor.
Odunpazarı ve Tepebaşı Belediye Başkanları, meclis içinden atanabilir başkan yardımcısı kadrolarının tamamını kullanırlar mı bilemiyoruz...
Ya, tamamını kullanıp 3'er meclis üyesini Başkan yardımcıları olarak atarlar, ya da geçmiş dönemlerde olduğu gibi bu kadrolardan sadece birini kullanırlar.
Zaten bu konuda nasıl bir karar verecekleri yakında ortaya çıkmış olur.
--------------------------------
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Kudüs'te görevlendirilen bir gazeteci, Ağlama Duvarı'nın önünden her geçişinde, yaşlı bir Musevi'nin orada öyle durup dua ettiğini fark etmiş. Bir hafta, iki hafta... Sonunda adamla bir röportaj yapmaya karar vermiş. İzin alıp açmış teybini, sormuş adama: - Kendinizi biraz anlatır mısınız? - Adım David, Polonya Yahudisiyim. Yaşım 68. Smalla'da bir kumaş dükkânım var. Evliyim. İki çocuğum Tel Aviv'de bir çiçek serasında çalışıyor... - Sizi her gün burada, Ağlama Duvarı'nın önünde, dua ederken görüyorum. - Evet, her sabah dükkânı açmadan buraya gelirim. Dünya barışı ve insanların kardeşliği için dua ederim. Öğle tatilinde bu sefer insanların mutluluğu, acıların sona ermesi için Yaradan'a yalvarırım. Akşam da, eve dönerken, bu kez dürüst ve iyi insanların esenliği için dua ederim. Cumartesi günümü de burada, yine dua ederek geçiririm. - Ne güzel! Kaç senedir bunu sürdürüyorsunuz? - İsrail'e göçtüğümden beri, yani 40 yılı geçti. Gazeteci çok etkilenmiş, heyecanla sormuş: - 40 yıldır her gün dua ediyorsunuz. 40 yıldır yılmadınız. Bugün nasıl bir duygu içindesiniz, neler hissediyorsunuz? Uzun uzun iç geçirmiş yaşlı Musevi, sonra da bezgin bir sesle cevap vermiş: "Vallahi artık bilemiyorum" demiş, "İçimde, sanki duvara konuşuyormuşum gibi bir his var..."

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi