
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
AK Partide mevcut milletvekillerinin yeniden adaylık şansı...
Yayınlanma:
2002 seçimleri...
İktidar Partisi Eskişehir'den 3 Milletvekili çıkartıyor.
Murat Mercan, Muharrem Tozçöken ve Fahri Keskin.
Murat Mercan, partide Genel Başkan yardımcısı.
Bir yıl sonra Mahalli genel seçimler yapılıyor ve AK parti Eskişehir'de Odunpazarı ve Tepebaşı'nı kazansa da Büyükşehir Belediyesini kaybediyor.
Bu durum "Başarısızlık" olarak yansıyor genel merkeze...
Murat Mercan, Genel Başkan yardımcılığından oluyor.
xxx
2007 seçimleri...
İktidar partisi Eskişehir'den 3 Milletvekili çıkartıyor.
Kemal Unakıtan, Murat Mercan ve Nedim Öztürk.
Önceki dönem vekilleri olan Muharrem Tozçöken ile Fahri Keskin, aday adayı olmalarına rağmen listeye dahi alınmıyor.
Murat Mercan ise, partinin kurucusu olmasının hatırına Kemal Unakıtan'ın arkasında ancak yer buluyor.
Zaten, Kemal Unakıtan'ın Maliye Bakanı olarak Eskişehir'e gönderilmesinin ardında da, iki yıl sonra yapılacak olan mahalli seçimleri kazanma düşüncesi yatıyor.
2 yıl sonra, yani 2009'da mahalli seçimler yapılıyor.
AK Parti, Büyükşehir ile birlikte, elindeki Tepebaşı Belediyesini de kaybediyor.
Bu durum "Başarısızlık" olarak yansıyor genel merkeze...
Kemal Unakıtan Maliye Bakanlığından oluyor..
xxx
2011 seçimleri...
İktidar partisi Eskişehir'den 3 Milletvekili çıkartıyor.
Nabi Avcı, Salih Koca ve Ülker Can...
Önceki dönem vekilleri olan Murat Mercan ve Nedim Öztürk, aday adayı olmalarına rağmen listeye dahi alınmıyor.
Nabi Avcı'nın Eskişehir'den aday yapılmasının ardında ise, yine 3 yıl sonra yapılacak olan mahalli seçimleri kazanma düşüncesi var.
3 yıl sonra, yani 2014'de mahalli seçimler yapılıyor.
AK parti, Büyükşehir ve Tepebaşı'ndan sonra elindeki Odunpazarı Belediyesini de kaybediyor.
Bu durum "Başarısızlık" olarak yansıyor genel merkeze...
Tıpkı,önceki iki jseçimde olduğu gibi
xxx
Şimdi önümüzde 2015 seçimleri var...
Ve biz bu seçimlerde ne olabileceğini, geçmişin aday belirleme kriterlerini göz önüne alarak aşağı yukarı kestirebiliyoruz...
Şöyle ki;
AK Partinin Eskişehir'de Murat Mercan dışında üst üste aday yaptığı bir ikinci isim yok.
Mercan'ın ikinci dönem listeye alınması ise, sadece parti kurucusu olmasından kaynaklanıyor.
Zaten 3 ncü dönemi görememiş olmasının da altında, verilen ikinci bir şansa rağmen mahalli seçim başarısızlığının yattığı ortaya çıkıyor.
Bunun yanı sıra...
AK partide vekillik yapmış tüm isimlerin, bir dönem daha aday adayı olmalarına rağmen listeye dahi alınmayışlarının arka planında da, mahalli seçim başarısızlıkları yatıyor gibi...
Kısacası...
AK partinin Eskişehir uygulamalarına baktığınızda...
Mahalli seçimi kaybeden vekil, bir daha aday gösterilmiyor.
Eğer bu vekiller arasında Bakanlık ve parti yöneticiliği yapmış isimler varsa, ikinci bir şans verilse de, üçüncüyü göremiyor.
Tüm bu anlattıklarımızdan hareket edecek olursak...
Önümüzdeki Milletvekili seçimlerinde, Milletvekili olduğu şehirde mahalli seçimleri kaybetmiş de olsa Milli Eğitim bakanı Nabi Avcı'ya , tıpkı Murat Mercan gibi ikinci bir şans verileceği ihtimali artarken, diğer iki Milletvekiline aynı şansın verilme ihtimalinin, önceki uygulamalara baktığımızda çok zor bir ihtimal olabileceği açıkça görülüyor.
Zira...
Bir yıl önce yapılan bir mahalli seçim olmuş ve bu seçimde iktidar partisi, Büyükşehir ve Tepebaşı'nı kazanamadığı gibi, elindeki Odunpazarı'nı da kaybetmiş...
......
CHP'lidir... Eleştirecek tabii...
AK Parti ile CHP'yi birbirinden ayıran en önemli faktör: AK partide biat etme kültürünün olması.
Buna karşın CHP'nin kültüründe ise, Genel Başkandan tutun da mahalle temsilcisine kadar herkesi hem de en acımasız sözlerle eleştirme kültürü var.
Milletvekilliği yaptığı dönemde Kazım Kurt'u mecliste ziyaret ettiğimizde dinlemiştik...
CHP'nin, aralarında hukukçu, hekim, sosyolog ve psikologlardan oluşmuş bir ekibi, kıyıda köşede kalmış, arayıp sorulmayan insanları tespit ediyormuş.
O insanları ziyaret edip, sohbet ediyormuş bu ekip.
Cezaevinde Hizbullah davasından mahkum olmuş bir kişiye de gitmişler.
Şaşırmış tabii Hizbullahçı mahkum.
40 yıl düşünse, kendisini CHP'lilerin ziyaret edeceğini, hal hatır ve bir isteği olup olmayacağını sormaları aklına dahi gelmez.
Etkilenmiş tabii.
Almış eline kalem ve kâğıdı ve başlamış CHP genel başkanına mektup yazmaya.
Birinci sayfada: kendini tanıtıp, nasıl Hizbullahçı olduğunu yazmış.
İkinci sayfada ise: Nasıl mahkum olduğunu ve içeride neler yaşadığını.
Üçüncü sayfaya geldiğinde: CHP heyetinin kendisini cezaevinde ziyaret etmesinin nasıl bir memnuniyet verici olduğundan bahsetmiş...
Dördüncü sayfada ise: "Benim bu cezaevine düşmeme neden olan insanlar bile arayıp sormazken, CHP'liler beni insan yerine koyup arıyorsa, ben de bundan sonra CHP'liyim" demiş.
Mektup burada bitmemiş tabii.
Beşinci sayfa: "Madem ki ben artık CHP'liyim" diye başlamış ve devamla...
-"Şunu niye partiye aldınız?, bu konuda niye böyle dediniz?, Şu konuda niçin böyle davranıyorsunuz? Niçin doğru dürüst politika üretemiyorsunuz?" diye soru ve eleştiri yağmuru bulunan 5 sayfa daha eklemiş mektuba...
Kazım Kurt bu olayı bize anlatırken "Demek ki CHP li olmanın ruhunda bu var" demişti.
Sahiden de CHP'liliğin ruhunda bu olsa gerek.
O yüzden...
-"CHP'liler birbirini yiyor" denildiğinde galiba çok yadırgamamak lazım...
........
Siyaset ne hale geldi...
Daha düne kadar Siyaset dediğimiz uğraş Sağ ile Sol cenahta yapılırdı.
Her ne kadar Sağ içinde ve Sol içinde ayrı görüşler olsa da...
Kesin çizgiler Sağ ve Sol üzerine kurulmuştu.
Bugün ne Sağ var ne de Sol.
Bakıyorsunuz, yılların Solcusu diye bildiğiniz isimler, mevcut AKP yanlısı oluvermiş.
Her ağızlarını açtıklarında, iktidarı ve iktidarın icraatlarını öve öve bitiremez olmuşlar.
Öte yandan...
Yılların Sağcısı olarak bilip tanıdıklarınız,nasıl oluyorsa CHP içinde yer tutmuşlar.
Sanki geçmişte en çok eleştiren onlar değillermiş gibi 6 Ok'a sarılmışlar.
Laf bile söyletmiyorlar.
Anlayacağınız...
Siyasette artık o eski Sağ ile sol arasında ki kalınca çizgi yok.
Onun yerine...
Kişilerin kendi düşüncelerinde, günün koşullarına göre siyaseti yeniden şekillendirmesi var.
Sonuç olarak...
Bu günkü siyaset, o eski sağ ve sol'da yapılan siyaset değil artık.
Gelinen noktada artık "Ak Parti ve karşısındakiler" var...
.......
Biraz da gülmek lazım
Nasa Mars'a adam gönderecekmiş. Sadece bir kişi gidebilecek, giden de geri dönemeyecekmiş. İlk aday olan mühendise bu iş için ne kadar isteyeceğini sormuşlar:
- 1 Milyon Dolar demiş ve eklemiş, Kızılhaç'a bağışlayacağım. İkinci aday olan doktora da aynı soruyu sormuşlar.
-Doktor: 2 Milyon Dolar demiş. Bir milyonunu aileme bir milyonunu da tıbbi araştırmalara bağışlayacağım. Üçüncü aday olan Temel aynı soruya
- 3 Milyon Dolar diye cevap verince yetkililer diğerleri bu kadar az isterken kendisinin neden 3 milyon dolar istediğini sormuşlar. Temel yetkililere doğru eğilmiş, kısık bir sesle:
- 1 milyonunu ben alırım, 1 milyonunu size veririm, mühendisi de Mars'a göndeririz.