1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

AK Partide yaşanan istifaların asıl nedeni

AK Parti'de önceki gün istifalar yaşandı.
Dündar Ünlü'nün il başkanlığında oluşan yeni yönetim içinde yer alan 4 isim, görevlerinden istifa etti.
Söz konusu istifalar oldukça manidar.
Niçin manidar?
Bir kere, AK partide yeni il yönetiminin oluşmasının üzerinden bir ay bile geçmemiş...
İkincisi de: Cumhurbaşkanlığı seçiminin hemen sonrasında bu söz konusu istifalar gelmiş.
Biraz yokladık meseleyi...
Murat Kıraç, Ebru Dağdeviren,Murat Özkan ve İlker Doğan'ın, yönetim kurulu üyeliğinden niçin istifa etmiş olabilecekleri hakkında bilgi aldık.
Sorduğumuz herkes hemen hemen aynı gerekçeyi gösterdi:
Gerekçe "İl yürütme kurulu oluşumunda ve görev dağılımında, önemli başkan yardımcılıklarının çoğunun, eski il yönetiminde de yer alan isimlerden oluşması"
Yani...
İstifa eden 4 kişi, eski yönetimde de yönetici olarak görev yapan isimlerin İl Başkan yardımcılıkları görevlerine getirilmesine karşı çıktığı için istifa etmiş.
Her ne kadar stifalarla ilgili Dündar Ünlü "Verdiğimiz görevi beğenmedikleri için istifa ettiler" dese de, istifa eden 4 kişinin "Madem il başkan yardımcıları görevden istifa ettirilen eski yöneticilerden oluşacaktı, o halde il yönetiminin niçin yenilenme gereği ortaya çıktı? Eski yönetim hiç istifa ettirilmeseydi ve görevine devam etseydi. Bu durumda,parti yönetimine yeni bir vitrin getirecek olan bizlere hiç gerek olmadığı ortaya çıktı" düşüncesiyle görevlerinden istifa ettikleri konuşuluyor...
.......

Ersun Yenal'lı yazımıza
bir okur saptaması
Geçtiğimiz günlerde Ersun Yenal'ın FB den, özel hayatının kulüp için sıkıntı yaratabileceği gerekçesiyle görevine son verilmesine atıfta bulunarak "Hoşçan yönetimi Ersun Yenal konusunda haklı çıktı" diye bir yazı kaleme almıştık.
Yazı ile ilgili, köşemizi sürekli takip eden Rıdvan Aras bir saptamada bulunmuş.
Aynen şöyle diyor süreçte yaşananlarla ilgili:
"Murat bey, Ersun Yanal'la ilgili yazınızı okudum. Naçizane bu yazınız üzerine bir kısa değerlendirme yapmak istedim. Yazınızın temeli iki yargıya dayanıyor. Birincisi, gecen yıl kongreyi alsa Halil Ünal Ersun Yenal'ı tutacaktı, Hoşcan istemedi.
2. Aziz Yildirim Yanal'ı sırf özel hayati nedeniyle gönderdi.
Oysa Yanal fb ile çoktan işi pişirmiş, hatta Alperi de ayartmıştı. Nitekim Halil Ünal Şifo Mehmet'i Teknik Direktör olarak işaret etmişti. Kısacası Ersun Yanal zaten yoktu.
Ertuğrul Sağlam'ın gelişi ise, yönetimde acemilik, ligde yabancılık çekeceği kaygısında olan yeni yönetimin, bu sorumluluğu "iktidara da uzak olmadığını düşündüğü" Ertuğrul Sağlam'a havale etmesinden başka bir şey değildir.
Diğer tarafı camiamızı pek ilgilendirmese de söyleyeyim, eğer mesele özel hayat olsaydı Ersun Yenal fb ye hiç gidemez, gitti ise sezon sonu gönderilirdi, mesele bu kadar basit değil, bu açık. "
.......

Eskişehir ile ilgili zaytung haberleri...
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçlanmasının ardından en çok konuşulan üç il vardı...
Bunlardan ilki, Erdoğan'ın kazandığı illerin tam ortasında kalan Eskişehir, yine Erdoğan'ın kazandığı illerin ortasında kalan Tunceli ve Selahattin Demirtaş'ın kazandığı illerin arasında kalan Bitlis.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde farklı oyları ile bir anda gündeme gelen bu üç il ile ilgili olarak sosyal medya üzerinde çokça yorum yapıldı.
Yapılan yorumlar arasında zaytung haberleri de oldukça dikkat çekiciydi.
Bir zaytung haberinde "Cumhurbaşkanı adaylarından ortak açıklama: ''Eskişehir, Tunceli ve Bitlis'in ikna edilmesi durumunda Türkiye'nin 3'e bölünmesi formülü üzerinde duruyoruz...'' denilirken, diğer bir zaytung haberi ise "Jeoloji Mühendisleri Odası, her seçimde Eskişehir'in birkaç santim kıyıya yaklaştığı açıkladı..." şeklindeydi...
......

Muhalefet her halükarda dayak yiyen
çocuktan farksız...
Çocuk anlatıyor başından geçeni...
-"Okuldan çıktım eve gidiyordum. Karşıma 10 kişi çıktı. Beni evire çevire bir güzel dövdüler.
Buna rağmen diklendim onlara ve "Erkekseniz tek tek gelin" diye bağırdım.
Bu defa hepsi tek tek gelip, yine dövdüler.
O halde eve gidip, ağabeyime anlattım durumu.
Ağabeyim "Yürü gidiyoruz" dedi.
Gittik. Bu deva hem Ağabeyimi, hem de beni yeniden dövdüler.
Ağabeyim eve döndüğümüzde "Niye 10 kişi olduklarını söylemedin ulan" diyerek, beni bir daha dövdü."
Fıkra belki ama, ne kadar da Türkiye'deki muhalefeti anlatıyor değil mi?
Her seçimde,her halükarda yiyor dayağı.
Bir de üstüne üstlük akıllanmaması cabası...

.....

Bravo AÜ'ye
TÜBİTAK tarafından yapılan ve geçtiğimiz günlerde Bakan Fikri Işık tarafından açıklanan "Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksi Sıralaması"nda, Osmangazi Üniversitesinin 42'nci sırada olduğu yayınlandı gazetelerde.
Elbette bunun adı başarı ama, aynı listede Anadolu Üniversitesi'nin 13 ncü sırada yer alarak, köklü bir sürü Üniversiteyi geride bıraktığı ne yazık ki es geçildi.
Halbuki, Anadolu Üniversitesi, Girişimci ve yenilikçi alanda yaptığı çalışmalarla Türkiye'nin 13 başarılı üniversitesinden biri olmuştu.
Ne diyelim...
Bravo Anadolu Üniversitesine...
......

BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Kıskanç bir adamın, çok güzel bir karısı vardı. Bir seyahate çıkması gerekiyordu. Eski bir arkadaşı olan komşusuna gitti. Seyahatte iken olağanüstü bir şey gözüne ilişirse, karısının bir şüpheli halini görürse, hemen kendisine telgraf çekmesini rica etti.
İki hafta ses seda çıkmadı. Ancak onuncu gün, arkadaşından bir telgraf aldı:
-Acele gel!
Kıskanç koca, ilk uçakla geri dönüp arkadaşını buldu:
- Neden telgraf çektin?
- Olağanüstü bir şey görürsen telgraf çek, demedin mi?
- Ne gördün?
- Sen yokken ortağının oğlu, her gün tam ikide size geliyordu. Saat yedide ise gidiyordu. Dün de bekledim. Ancak gelmedi. Baktım ki bunda bir anormallik var. Sana hemen telgraf çektim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi