
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
AK parti'deki görevleri tehlikede mi?
Yayınlanma:
Fecir Üçkaya: AK parti Kadın kolları Başkanı...
Aynı zamanda Odunpazarı ve Büyükşehir Belediye Meclis üyesi...
Ve aynı zamanda...
"MY kolej", yani sahipliğini AK parti eski il Başkanı Süleyman Reyhan'ın yaptığı M.Yıldırım Sağlık meslek Lisesi'nde sözleşmeli Rehber Öğretmen olarak görev yapan bir isim.
Canan Dağaşan: AK Parti Kadın kolları Başkan yardımcısı.
Yani, Fecir Üçkaya'nın yardımcılığı görevini sürdürüyor.
Aynı zamanda, M Yıldırım Sağlık meslek Lisesi'nde Beden Eğitimi öğretmeni.
Her iki isim ile ilgili olarak Milli Eğitim Müdürlüğü'ne verilen bir şikâyet dilekçesi var.
Şikâyet dilekçesinde:
Bu iki ismin de, her ne kadar özel okulda öğretmenlik yapsalar dahi, sonuçta her ikisinin de "kamu hizmeti görevlisi" statüsünde olduğu, Anayasa ve Siyasi partiler kanununun ilgili maddeleri gereği partilere üye olamayacakları gibi, parti faaliyetlerine de katılamayacakları belirtilmiş.
Yine aynı şikâyet dilekçesinde, ilgili yaslar çerçevesinde, öğretmenlik görevini sürdüren bu isimlerin, istifa etmemeleri halinde aday olamayacakları ve gösterilemeyecekleri de ifade edilmiş.
Buna rağmen...
Mevcut durumun gizlendiği, gözden kaçırıldığı, itiraz ve şikayet olmadığı için seçim kurulunun değerlendirmediğinin belirtildiği dilekçede, durumun değerlendirilerek işlem yapılması talep ediliyor.
MİLLİ EĞİTİM SORUŞTURMA AÇMIŞ
Verilen şikayet dilekçesi üzerine Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından görevlendirilen müfettişlerin olayı incelemeye aldığı ve bu kapsamda Özel okulda rehber öğretmen olarak görev yapan ve Eylül ayına kadar da sözleşmesi bulunan Fecir Üçkaya'nın ifadesinin alındığı ortaya çıkıyor.
Bu inceleme sonucunda Fecir Üçkaya'ya Milli Eğitim müdürlüğü tarafından nasıl bir işlem yapılacağının da ortaya çıkacağı belirtiliyor.
BENZERİ BİR ŞİKYET DİLEKÇESİ DE SEÇİM KURULUNA...
Milli Eğitim Müdürlüğüne verilen şikayet dilekçesinin bir benzerinin de, hem Fecir Üçkaya, hem de Kadın kolları Başkan yardımcılığı görevini sürdüren ve aynı okulda Beden Eğitimi öğretmenliği yapan Canan Dağaşan için seçim kuruluna verildiği bliniyor.
Her iki ismin de öğretmen oldukları için "Kamu hizmeti görevlisi" statüsünde olduğu, siyasi partilere üye olamayacakları ve aday gösterilemeyecekleri yasa ile açıkça belli olmasına rağmen, bu iki ismin hem parti organlarında görevli oldukları,hem de Fecir Üçkaya'nın Meclis üyesi görevini sürdürdüğü belirtiliyor.
Ve dilekçede, Fecir Üçkaya'nın hem Kadın kolları Başkanlığı, hem de Büyükşehir ve Odunpazarı Belediye Meclis üyeliğinden, Canan Dağaşan'ın da Kadın kolları Başkan yardımcılığı görevinden düşmesi isteniyor.
Sonuç olarak...
AK Partili iki kadın isim ile ilgili Milli Eğitim ve Seçim kuruluna verilmiş şikayet dilekçeleri var.
Her iki kurumun da yapacağı bir inceleme süreci.
Bakalım bu incelemeler neticesinde nasıl bir sonuç ortaya çıkacak?
Milli Eğitim ve Seçim Kurulu "Yasal olarak hiçbir engel yok" mu diyecek?
Yoksa...
-"Özel okulda öğretmenlik yapıyor olsa da, bu isimler siyaset yapamaz, parti oganlarında yer alamaz ve aday gösterilemez" mi ?
Eğer yapılacak incelemeler sonucu "Yasal olarak hiçbir engel yok" denirse, mesele de yok...
Şikâyet eden, şikayet ettiğiyle kalır.
Ancak...
Tam tersi bir karar çıkarsa, Fecir Üçkaya'nın Kadın kolları başkanlığı ile,Büyükşehir ve Odunpazarı meclis üyelikleri, Canan Dağaşan'ın da Kadın kolları Başkan yardımcılığı görevi yasal olarak bitebilir.
Bekleyip göreceğiz...
......
Meclis 38 değil,3800 kişiden oluşsa ne olur ki?
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, kent Konseyi kuruluş toplantısında "38 Meclis üyesi bölgeyi yönetmeye yetmiyor" demiş...
Yani...
Meclisin, bölgeyi yönetmekte yetersiz kaldığını söylemiş.
Bu tespiti iki bakımdan doğru...
Birincisi: Meclis 38 değil de 3800 kişi de olsa, meclis üyesi listelerine, konusunda uzman, belirli bir dünya görüşüne sahip, liyakatli ve şehri için gayretli insanlar yerine, çoğunluğu donanımsız eş, dost, akraba ile doldurduğunuzda, karşınıza yine bölgeyi yönetmekte yetersiz bir meclis çıkacaktır.
Demek ki: Yönetmeye muktedir bir mecliste, sayı değil nitelik daha önemli...
İkincisi:
Bir konuyu ne kadar bilirsen bil, mutlaka senden daha iyi bilen birileri vardır.
Tabii, dinlersen...
Amerika'da meşhur Tihink Tank kuruluşları vardır.
Strateji ve yöntem geliştirme merkezleri haline gelmiştir bu kuruluşlar.
Hangi konuda olursa olsun danışmanlığına başvurulan ve uzmanlardan oluşan birer gruptur Think Tank kuruluşları.
Tavsiyeleri ciddiye alınır ve yönetenler tarafından uygulamaya konulur.
Ülkenin iç ve dış politikasına resmen yön verirler.
Biz ne yapıyoruz?
Bir kere meclisi, sorunları çözebilecek özelliklere sahip insanlardan oluşturamıyoruz.
İkincisi de...
Buna rağmen "Yetki bende. Ben bilirim. Sana mı sorcam" düşüncesiyle kimseyi dinlemiyoruz...
Sonuç olarak...
Hepinizin malumu olduğu üzere yö-ne-te-mi-yo-ruz...
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Siyaset teknolojiden bir haberse...
Teknolojinin tavan yaptığı bir çağı yaşıyoruz.
İnternet, yaşamımızın her anına girmiş vaziyette.
Bu süreç, hemen her alanda teknolojik olmamızı da kaçınılmaz kılıyor.
Buna rağmen, özellikle siyasetin teknoloji ile uyum sağlayamaması gibi bir durum var ortada.
Eskişehir'deki siyasi partilere bakın.
Doğru dürüst bir internet sayfaları bile yok.
Olanın da laf olsun diye oluşturulduğu bir gerçek.
Dün aradık, CHP nin il başkanlığına ait bir site bulamadık.
Belki de var,biz göremedik.
AK partinin sitesinde ise, hala eski yönetimin bilgileri yer alıyor.
Bir tek MHP nin sitesi "yeterli" olabilecek görünümde geldi bize.
Yukarıda da söyledik.
Çağ,teknoloji çağı.
İnternet ve sosyal medya bir hayli önemli.
Üstelik...
Partilerin seçmene doğrudan ve rahatlıkla ulaşabilecekleri bir mecra var elinde.
Tabi kullanırsan...
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Biraz da gülmek lazım
Üç mahkum cezaevi yolundadır. Her birine, hapiste geçirecekleri günler için bir eşya getirmelerine izin verilmiştir.
Otobüste, biri diğerine döner ve sorar;
- Eeee sen ne getirdin?
Diğer mahkum, bir boya kutusu çıkarır ve bununla her şeyi boyayabileceğini söyler.
İkinci mahkum bir deste iskambil kağıdı çıkarır ve
...- Bunlarla poker oynayabilir, fal bakabilir veya herhangi bir kağıt oyunu oynayabilirim der.
Üçüncü mahkuma merakla sorarlar;
- Sen ne getirdin?"
Adı Temel olan üçüncü mahkum bir kutu çıkarır ve gülerek;
- Bu orkitleri getirdim der.
Diğer iki mahkumun kafası karışmıştır. Merakla sorarlar;
- Bunlarla ne yapabilirsin ki?" Temel sırıtır ve elindeki kutuyu göstererek. Kutuda yazdığına göre; bunlarla ata binebilir, yüzmeye gidebilir, hatta paten kayabilirmişim...