
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
AK partililer birbirinden bi haberse!
Büyükşehir Belediyesi'ne kadro ihdas edilmesi ile ilgili bir karar alınacak.
Konu, prosedür gereği meclis içindeki Plan ve Bütçe komisyonuna gönderiliyor.
Söz konusu komisyon 7 kişiden oluşan bir komisyon.
Bu 7 kişinin 5'i AK partili, 2'si ise CHP'li.
Yani...
Komisyonda AK Parti çoğunluğu var.
Her neyse.
Konu meclisin gündemine geliyor.
AK partili bir üye kalkıp:
-"Biz bu konuda yeterince bilgilendirilmedik. Bilmediğimiz bir konuya da evet verecek değiliz. Bizi ilgilendirmez" diyor.
Söz konusu komisyonun başkanı da AK Partili.
Kendi partisinden bir üyenin bu şekilde konuşmasına tepki gösteriyor.
-"Keşke bize söyleselerdi, kendilerine yardımcı olur, bilmedikleri konuda kendilerini aydınlatırdık" cevabı veriyor.
Sizin anlayacağınız...
AK partili meclis üyesi, AK partili çoğunluğundaki komisyonun kendilerini bilgilendirmediğinden yakınıyor.
AK Partili komisyon başkanı buna tepki gösterip, "Söyleselerdi bilgilendirirdik" diyor.
Bunlar aynı meclis içindeki aynı partinin aynı partiden üyeleri arasında yaşanıyor.
Sonuçta ne mi oluyor?
Büyükşehir belediyesinin kadro ihdası meselesi AK partili meclis çoğunluğunda reddedilip gidiyor.
Bu durum AK parti açısından hiç de hoş bir durum değil.
Dahası.
Bu durum, Büyükşehir belediye Meclisi içindeki AK partililerin birbirinden haberdar olmadığının gözler önüne serildiği bir durum.
Böyle bir durumda, özellikle Ak Parti Büyükşehir meclis grup başkanı olarak il başkanı Dündar Ünlü'nün acilen olaya el koyması, kendi partisinin meclis üyelerini toplayıp "Kardeşim biran önce kendinize gelin. Birbirinizden haberiniz yok, kamuoyu önünde partiyi refüze ediyorsunuz" demesi lazım.
Yapar mı yapmaz mı bilemiyoruz ama...
Yapmazsa, AK partili üyelerin birbirlerinden bi haber olduğu bu gibi olayların tekrarı karşısında kim ne dese haklı çıkar, bizden söylemesi...
.....
Poli Tika isimli bir zat!
Yazarının Mustafa Karakaş olduğunu öğrendiğimiz güzel bir hikayeyi paylaşmak istedik bugün köşemizde.
Pazar yazısı kıvamında seveceğinizi ümit ettik.
"Vakti zamanında, iktidara karşı son derece mantıklı bir muhalefet geliştiren Poli Tika adında bir zat yaşarmış. Bu beyefendi işlerinde Vicdan isimli eşine, İlke ve Onur adlarında çocuklarına sık sık danışır, halkın derdi ile hemhal olurmuş. Gün geçtikçe halk içinde daha bir tutulur sevilir olmuş. Vicdan Hanım eşsiz merhameti ile Bay Poli Tika'nın zaaflarına yenik düşmesini engelliyor, İlke ve Onur ise kral ve avenelerinden gelebilecek saldırılara karşı babalarının önünde doğal bir set gibi görünüyorlardı.
Bay Poli Tika'nın günden güne güçlenmesi kralı telaşlandırdı. Kral kurt bir politikacıydı. Uzun uzun düşündü ve elçilerini Bay Poli Tika'ya gönderdi. Beyefendiyi ikindi çayına davet etti. İkindi vakti Bay Poli Tika eşi Vicdan Hanım, İlke ve Onur hep beraber kralın terasında çay içiyorlardı. Hoşbeşten sonra Kral, Bay Poli Tika ile baş başa görüşmek istediğini söyleyip, misafir odasında uzun uzun konuştular.
Kral, Bay Poli Tika'yı en zayıf yerinden yakalamış, uzun uzun onu övmüş, sonraki akşam baş başa yemeğe davet etmişti. Vicdan Hanım ısrarla odada ne konuştuklarını sorsa da, eşinden bir cevap alamamıştı. Bay Poli Tika devirmek istediği kralın tavsiyelerine harfi harfine uymuş ve Vicdan'ına danışmadan yemeğe katılma teklifine "evet" demişti.
Akşam yemeğine giden Bay Tika, son derece şık giyinmişti. Vicdan'ına göz ucuyla şöyle bir bakıp saraya doğru yola çıktı. Kral muhalifini sarayın merdivenlerinde karşıladı. Bay Tika çok heyecanlıydı. Öyle ya kendisine çok ciddi bir teklifte bulunacaktı yaşlı kral. Devleti idare etmekten yorulmuştu ya.
Kral yemek boyuca hiç konuşmadı. Yemekten sonra çaylar içilirken konuyu açtı:
-bakınız Bay Tika, siz çok değerli bir siyasetçisiniz. Müthiş bir idari zekânız, muazzam bir hitabetiniz ve halka kendini kabul ettiren aziz bir yönünüz var... (bu övgüler Bay Tika'nın aklını başından almaya yetmişti. Kral devam etti):
-ben iyice ihtiyarladım, çocuklarımda sizde bulunan cevheri bulamadım. Yerime sizin geçmenizi ve ömrümün kalan kısmında dinlenmeyi arzuluyorum. Sizin de izniniz olursa benden sonra devleti yönetmeniz için ihtiyarlar senatosuna sizin adınızı önereceğim. Biliyorsunuz ülkemizde senatonun onayı olmadan kral olunamaz. Senatonun bana olan bağlılığını da bilmem söylemeye gerek var mı?
Poli Tika'nın aklı ağzından çıkacak gibiydi. Sevincini tarife sözcükler yetmezdi. Krallık hayalleri babasından kendisine mirastı. Tam hayali dünyasına dalmıştı ki, kralın fakaaat diyen sesini duydu.
-Fakat bazı sıkıntılar var Bay Tika. Ülkemiz ataerkil bir gelenekten beslenmekte iken siz eşiniz Vicdan Hanım'a karşı çok güçsüz görünüyorsunuz. Her sorunu Vicdan'la çözmeye çalışıyorsunuz. Kadınların siyasete girdiği görülmüş iş midir? Hem sonra devlet çoluk çocukla yönetilebilir mi? Siz her sorunda İlke'ye ve Onur'a danışıyorsunuz. Maalesef geleneklerimiz kadınların ve gençlerin devlet yönetimine karışmasına izin vermez. Keşke bu zaaflarınız olmasaydı.
Bay Poli Tika'nın üstünden kaynar sular dökülmüştü adeta. Bedenini değil hayallerini yakmaya çalışan kaynar sular...
-Peki, siz ne buyurursunuz Sayın Kralım? Ne yapmam gerek? Diye umutsuzca sordu Bay Tika.
Kral derin bir iç çekti:
-Aslında devletin size olan ihtiyacı bu kadar şiddeti olmasa, ülkenin âli menfaatleri olmasa, size Vicdan Hanım'ı boşayın diyemezdim. Ama ben ülkeme karşı sorumluluk sahibi bir kralım. Ülkeniz için Vicdan'dan İlke'den Onur'dan vazgeçemiyorsanız siz iyi bir vatanperver olamazsınız.
Son cümle menfaatperestlerin ekmeklerine sürdükleri tarihsel sostu. Ve kral akıllıca bir hamle ile bu sosu Bay Tika'nın vahşi hırsının üstüne sürdü. Bay Tika kral olmak için değil; ama ülkesini kurtarmak için(!) Vicdan'ını da İlke'sini de Onur'unu da terk edebilirdi. Yaptı da. Vicdan Hanım'ın çığlıkları, yalvarmalar, İlke'yi ve Onur'u hatırlatması hiçbir şeye yaramadı.
Sonunda senato kralın isteği üzere toplandı. İhtiyarlar heyeti Bay Tika'yı dinledi. Bay Tika ülkesine hizmet etme aşkıyla yandığını uzun uzun anlattı. Sıra kurnaz krala gelince, Bay Tika'ya tek bir şey sormak istediğini söyledi:
-Bay Tika Vicdan Hanım'ı neden boşadınız? Vicdan Hanımın yeryüzüne gelmiş geçmiş en mübarek kadın olduğunu sanırım sizin dışınız da herkes kabul edecektir. Onur ve İlke'den neden vazgeçtiniz Sayın Tika? Sizi bu güne taşıyan Vicdan, İlke ve Onur değil miydi? Söyleyin Bay Tika yanında Vicdan Onur ve İlke olmayan bir kral ne işe yarar?"
Ve senato ailesine ihanet eden Poli Tika'nın ülkenin bekası için tehlike arz edeceğini belirterek,Bay Tika'nın kral olmasını engelledi.,
Siyasetin ahlak, vicdan, ilke ve onura yaslanması dileklerimle...
.....
BİRAZ DA
GÜLMEK LAZIM
Temel ve Fadime, emeklilik yıllarında bir dağ evi satın alıp orada yaşamaya başlamışlar. Ancak dağın başında gazete filan olmadığı ve Temel de her gün gazete okumak istediği için; Fadime'yi her gün arabayla kasabaya gönderip, gazete aldırtırmış. Bir gün bundan artık sıkılan Fadime, bir kerede 10 gazete birden almış; ve Temel'e her gün aynı gazetenin kopyalarını vermeye başlamış. 5. gün; Temel, Fadime'yi çağırmış. Oyununun ortaya çıktığından korkan Fadime, Temel'in yanına gitmiş. Temel konuşmuş:
-Yahu şu dünyada bazı insanlar hiç akıllanmıyor...
-Ne oldu ki Temel'im?
-Bak mesela şu herife, 4 gündür uyuşturucu kaçakçılığı yüzünden tutuklanıyordu; bugün yine tutuklanmış.