1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

AK partililer bunu gole çeviremedi...

Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'in en büyük özelliklerinden biri de, özellikle AK Partililerle girdiği tartışmalarda, AK Partililerin açıklamaları ile yapmış oldukları ortaları gole çevirmekti.
Sunun sayısız örneklerini bizzat görüp yaşadık bu şehirde.
Büyükerşen ile tartışmaya giren ve tartışma sırasında söyledikleri ve tam anlamıyla orta kokan sözleri nedeniyle yine Büyükerşen'den gol yiyen bir sürü AK Partili isim oldu.
Ve bu yüzden...

Yani...
Büyükerşen'in, sarf ettikleri orta niteliğindeki sözlerini adeta 90'a takıp gole çevirmesi yüzünden o AK Partililerin tümü girdikler tartışmada ister istemez haksız çıktı.
Bu durum neredeyse 10 yıldan fazla bu şekilde devam etti.
AK partililer orta yaptı, Yılmaz Büyükerşen o ortayı her defasında 90'a taktı.

BU DEFA İŞ TERSİNE DÖNDÜ.

Ancak...
Şu son Büyükşehir Belediye Meclisi'nde, 25 binlik planların kabul edilmesi sonrasında yaşananlarla durum adeta tersine döndü.
25 Binlik planlar içinde Satılmışoğlu köyü civarının sanayi alanı olmasına tepki gösteren Büyükerşen'in, bu durumu "Hainlik" ile nitelendirmesi ve her ne kadar "Ben onu kastetmedim" dese de, bu sözlerinin kamuoyunda "Ahmet Ataç'ı hainlikle suçladı" algısına neden olması, bu defa Büyükerşen'in AK partililere yapmış olduğu orta niteliği taşıdı...

AK PARTİLİLER BU ORTAYI
GOL YAPAMADI.
Şunu açıkça söylemek gerekir ki, AK Parti Büyükerşen'in sözleri üzerinden yapılan bu ortayı pek değerlendiremedi.
Gol yapamadı anlayacağınız.
Büyükerşen-Ataç arasında yaşanan söz konusu diyalogu AK parti çevresinden sadece Dündar Ünlü değerlendirdi.
O da bunun "bir miras kavgasını hatırlattığını" söylemekle geçiştirdi.
Halbuki:
-"Getirdikleri her şeyi kabul ettik. Bu defa birbirlerini suçladılar" gibi bir tavır içinde olsalardı, orta gol olurdu...
-"Sürekli bizim kendilerini engellediğimizi söylüyorlardı. Bakın bunlar aslında birbirlerini engelliyormuş" gibi bir tavır sergilenme yoluna gidilmiş olsaydı, kendileri adına iyi bir gol olurdu...
-"Bundan sonra her getirdikleri madde ile ilgili çıkıp başkanlara "Aranızda anlaştınız mı?" sorusunu soracağız" gibi bir tavır sergilenme yoluna gidilmiş olsaydı, ne yalan söyleyelim, top 90'dan ağlarla buluşurdu.

Sonuç olarak...
AK Partililer bu ortayı, Büyükerşen'in defalarca gole çevirdiği ortalar gibi gole çeviremedi.
Benzeri bir orta karşı taraftan Büyükerşen'e yapılmış olsaydı, şu anda seyirdi "Gooool" diye ayaktaydı.
İşte biz bu duruma Siyasette de Futbolda da kısaca "Fırsatları iyi değerlendirme" diyoruz...
.....
Merak ettim...
Bir şehirde, bir partinin iki Belediye Başkanı arasında sıkıntı varsa...

Ya da...
Bir şehirde, bir partinin iki Belediye Başkanı arasında sıkıntı varmış gibi bir algı hakimse...
O şehirde o partinin eğer bir genel merkez yöneticisi varsa, duruma el koyması gerekir.
Yapacağı ilk iş de, her ikisiyle konuştuktan sonra her ikisini her iki yanına alıp kamuoyu karşısına çıkarak "Bakın böyle bir algı var ama bu son derece yanlış bir algı. Bizim ayrımız gayrımız yok. Ancak bizim ayrılığımızdan medet umanlar var" demek olmalı.
Eğer o şehirde tarif ettiğimiz bir genel merkez yöneticisi yoksa bu iş şehrin il başkanına düşer.
Onun da bu durumda yapacağı ilk iş, yukarıda sözünü ettiğimiz şekilde iki belediye başkanını iki tarafına alıp, kamuoyu karşısına çıkmak olmalıdır.

Şimdi...
CHP'de iki belediye başkanı, hatta üç belediye başkanı arasında sıkıntı olduğu biliniyor.
En azından yukarıda söylediğimiz gibi böylesine bir algı var.
Bu algı karşısında merak ettiğimiz, söz konusu partinin Eskişehir'deki genel merkez yöneticisi konumunda bulunan isim ile il başkanı bu konuda herhangi bir şey yaptılar mı?

Örneğin...
Kamuoyuna yansıyan son tartışma ile ilgili her iki başkanla görüştüler mi?
Her ikisini her iki tarafına alıp, kamuoyu karşısına çıkarak "Bu algı doğru değil" demeyi düşündüler mi?
Yukarıda da söyledik ya...
Merak işte bu!
.....
Kendi başlarına yemek yiyemiyorlardı...
Down sendromu, genetik düzensizlik sonucu oluşan bir rahatsızlık.
Zihinsel kavramlarda bozukluklara, fiziksel olarak da gelişim farklılıklarına yol açıyor.
Söz konusu rahatsızlığı bulunan çocuklar tamamıyla ailelerine bağımlı olarak yaşıyorlar.
Birçoğu, yemeğini bile ailesinin yardımı olmadan yiyemiyor.
Aslında Down sendromu taşıyanların çok önemli bir özelliği var.
Hemen hepsi müthiş bir hayal gücüne sahip.

Ancak...
Bu hayal gücünü ortaya çıkartabilecek bir konum yaratılmadığı için hemen hepsi bu hayal gücünü içinde yaşamak durumunda kalıyor.
Dışarıya çıkartıp herkese gösterme imkanı bulamıyor.
Bu da o insanların daha çok ailelilere bağımlı hale gelmesine ve toplum içinde yer bulamamalarına yol açıyor.
Bana göre Tepebaşı Belediyesi'nin bugüne kadar yaptığı birçok hizmetten daha önemli gelmişti Down sendromlu çocukların eğitimi ve topluma kazandırılmasıyla ilgili projeler.
Özellikle, açılan Gökkuşağı kafe ve bu kafede sadece down sendromlu çocukların çalıştırılması müthiş bir düşünceydi.
Söz konusu projeler b çocukların var olan müthiş hayal güçlerini resmen ortaya çıkarttı.
Bu çocuklar, toplum içinde resmen kendi yerlerini buldu.
Uluslar arası Pişmiş toprak Sempozyumu kapsamında 20 down Sendromlu çocuk, 20 aşçı ile birlikte yemek yarışmasına katılmış.
Hepsi, hayal güçlerini resmen yaptıkları yemeklere yansıtmışlar.

Kısacası.
Ailesinin yardımı olmadan yemek yiyemeyen çocuklar, önlük ve şapka takıp yemek yapmışlar.
Siz sempozyumun birbirinden güzel hangi bölümünü beğendiniz bilemiyoruz ama, bizim hoşumuza en çok bu çocukların bu festival kapsamında düzenlenen yarışmada yemek yapmaları gitti...
.....
BİRAZ DA
GÜLMEK LAZIM
Avukat hırsızlıkla suçlanan müvekkilini yaratıcı bir savunma ile hapisten kurtarmak istemektedir. Avukat Yargıca hitaben;
- "Müvekkilim, arabanın camından içeri sadece kolunu sokup çantayı almıştır. Müvekkilimin kolu, müvekkilimin bizzat kendisi değildir. Sadece bir kol tarafından işlenen bir suç için niye bütün bir kişiyi cezalandırıyorsunuz." der...
Yargıç, gülümseyerek;
- "Peki o zaman aynı mantıkla gidiyorum ve müvekkilinizin kolunu 1 yıl hapse mahkum ediyorum. Müvekkiliniz isterse ona eşlik edebilir." der...
Müvekkil gülümser. Avukatın yardımıyla müvekkilin takma kolunu çıkartırlar ve dönüp giderler...

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi