
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
AK Partililere mektubumuz var...
-Vaat ettiğin 3 ncü Üniversiteyi 5 yıldır hayata geçiremediysen.
-Tren yolunu 7 yıldır yer altına anca alabildiysen.
-Üstelik yer altına alınacak olan mesafeyi neredeyse yarı yaraya kırptıysan.
-Sez verdiğin kampus Hastanenin temelini yıllar sonra, o da seçim öncesi göstermelik atıyorsan.
-Hastaneyi projelendirirken, mevcut alanı hesap etmeyip mânia kodunu aşan yükseklik veriyor ve böylece projeyi çıkmaza sokuyorsan.
-Defalarca söz vermene rağmen Gündoğdu mahallesine erişimi sağlayamıyorsan.
-Yıllardır, Anadolu Üniversitesi önünden çevre yoluna çıkış bağlantısını gerçekleştiremiyorsan.
-Demiryolunun yer altına alınmasından sonra üzerinde oluşan alanın düzenlemesine 3 yıl başlayamıyorsan.
-3 yılın sonunda ucube bir proje ile burayı beton yığını haline getiriyorsan.
-Onca ısrara rağmen Stadyumu mevcut yerinde yapmayıp, Sazova'ya götürüyorsan.
-"Şu gün bitecek, bu gün bitecek" diye defalarca tarih verilmesine rağmen yeni Stadyumu bir türlü bitiremiyorsan.
-Atatürk Stadyumunun yerine meydan yapılmasını onca direnç sonrası ve şehrin baskısı sonucu kabulleniyorsan.
-"kesinlikle yapacağız" sözüne rağmen, Liman bağlantısı, çevre yolu gibi meselelerin yanından bile geçmiyorsan.
-İstinaf mahkemelerinin Eskişehir'e gelmediği bir yana, bir de Bölge idare mahkemesinin gitmesine "Dur" diyemiyorsan.
-Kaldırılan Uçak seferlerini başlatamıyorsan.
-Eskişehir'e istihdam yaratacak yatırımları getiremiyorsan.
-Belediyelerin yaptığı planlamalara karşı çıkıp, "Böyle olmalı" diyemiyorsan.
Kısacası...
Eskişehir'de hükümet eliyle başlatılan her işi, insanların "lanet olsun! Yapın da nasıl yaparsanız yapın" noktasına taşıyorsan...
Kusura bakma ama, sen Eskişehir'den, tüm bunlara rağmen yine de çok iyi oy alıyorsun.
Ancak unutma ki: Eskişehirli seçmenin de bir tahammül sınırı var.
Eğer akıllar başlara alınmazsa...
Söz verilen işlere başlanmayıp, yarım Kalamış yatırımlar tamamlanmazsa, bir gün bir bakarsınız, Eskişehirli seçmen "buraya kadar" der ve bugüne kadar aldığınız oyları rüyada görür hale gelirsiniz...
O yüzden...
Yukarıda yazdığımız tüm olumsuzlukları silip atamadığınız takdirde, Eskişehir'deki her seçim sizin için büyük risk olacaktır, bizden söylemesi...
***
Şehri kibir batırır...
Batırıyor da...
Hani bir söz var ya "Esnafı Asık Surat, Şoförü Aşırı Sürat, Yiğidi Süslü Avrat batırır" diye.
Aslında...
Şehri de, şehirde yaşayan yöneticilerin kibri batırıyor.
Bakın şimdi:
"Eskişehir'in en büyük sorunu nedir?" diye sorulsa? Hemen herkes aklına gelen ilk sorunu söyler.
Ancak...
Bize göre Eskişehir'in en büyük sorunu "Bir araya gelinememesi" dir...
Birlikte, şehir adına daha büyük işlerin başarılabileceğini bile bile, kibir yüzünden bir türlü bir araya gelemiyor bu şehrin yöneticileri.
Hemen hepsinde "Ben yapayım ama o işin içinde kesinlikle olmasın" anlayışı var.
"Birlikte yapalım" anlayışı lügatlerine de beyinlerine de bir türlü yerleşmemiş.
Tek başına yapmakla başarıyı üstlenmek, başkasına da yaptırmayarak, başarısızlığın faturasını birilerine çıkartma üzerine kurulmuş tüm çabalar.
Bunu hep dile getiriyoruz.
Kibir içinde olduklarını, başarıyı tek başlarına yaşamak istediklerini, bu yüzden de sürekli olarak Eskişehir'e zarar verdiklerini ifade ediyoruz yıllardır.
Buna rağmen Eskişehir'de sözünü ettiğimiz birlik ve beraberliğin sağlanması yolunda bir tek adım ileriye gidilmediğine de resmen şahit oluyoruz.
Hâlbuki...
Eskişehir; herkes için asgari müşterek olmalıdır
Mesele Eskişehir olunca, kibir ve kıskançlık ortadan kalkmalıdır.
Ama nerde?
Şehir planlamasından tutun da alınacak otobüslere kadar hemen her konu Belediye yönetimleri ile Ak partililer arasında adeta pinpon topu misali bir oraya, bir buraya gidip geliyor.
Bir taraf "Ben yapayım" sevdasında, diğer taraf "O yapmasın" çabasında.
Bir taraf "O benim ayağıma gelecek" diyor, diğer taraf "Ne gitcem onun ayağına" derdinde.
Böyle olmuyor.
Bu şehri ilgilendiren hiçbir iş bu şekilde halledilmiyor.
Zaman kaybediliyor, fırsatlar bir bir elden gidiyor.
Kısacası.
Eskişehir, Eskişehir'i yönetenlerin kibri yüzünden göz göre göre mahvoluyor...
***
İnsanlar üzerinde ayrım
yapılmayan bir dünya...
Şu sıralar sosyal medya üzerinde dolaşan çok güzel ve anlamlı videolar var.
Bunlardan biri son derece etkileyici...
Şehrin en kalabalık yerinde çekilmiş görüntüler.
Dilenci kılığına girmiş bir genç, insanların vızır vızır geçtiği bir meydanlık alanda yere düşüyor. İnsanlardan yardım istiyor sürekli. Yanından geçen insanlar adeta görmüyor düşen ve kıvranan adamı. Üstelik, bizzat yanlarından geçmelerine rağmen.
Aynı genç kostüm değiştiriyor. Takım elbise giyiyor ve aynı yerde aynı şekilde yere düşüp, çevredekilerden yardım istiyor.
Tıpkı dilenci kılığında yaptığı gibi...
Herkes koşuyor yardımına. Biri başını kaldırıyor, diğeri ellerine masaj yapıyor.
İkisi de aynı kişi aslında.
İkisinin de düştüğü yer aynı.
Fakat,insanlardan aldıkları tepki çok farklı.
Video "İnsanlık sözcüğünün anlamı basit ama cesur davranışların altında gizlidir' diye devam ediyor...
Aynı video "İnsanların dış görünüşüne göre değerlendirmeye bir son verin" diyerek de sona eriyor...
Hangi konu ile ilgili olarsa olsun, insanlar arasında ayrımın yapılmadığı bir Dünya dileğiyle...
***
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Soğuk algını, iyice nezle olan genç kadın; davetli olduğu akşam yemeğine giderken önlem olarak yanına 2 mendil birden alır. Birini çantasına koyar, ötekini de göğsünün içine, sutyenine sokuşturur.
Yemeğin sonunda, tatlılar ve meyveler yenirken, kadının burnu birden akmaya başlar. Çantasındaki mendilin epey kirli olduğunu bildiğinden, usulca elini göğsüne sokup diğerini almak ister. Ancak o da iyice aşağı kaymış olacak ki, elini göğsüne daha çok sokar, bir sağa bir sola gezdirir, bakar böyle olmuyor, ikinci elini de devreye sokar...
Ve o anda; ziyafet masasındakilerin susmuş, dikkatle kendisine baktıklarını fark eder. Kızarık burnuyla yarışan kıpkırmızı suratıyla; iki elini de hemen çeker göğsünden:
- Hay Allah! Gelirken, her ikisi de vardı, şimdi bulamıyorum.