
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
AK Parti'nin Eskişehir yönetimleri değişir mi?
Partisinin başına geçen Erdoğan Haziran ayıyla birlikte seçim startını verdiğini açıklıyor.
Partinin, seçim hazırlıklarını süratle tamamlaması gerektiğini söylüyor önce...
Ardından da...
-"Bu yılsonuna kadar biz tüm il yönetimlerini, ilçe yönetimlerini, belde yönetimlerini yenilemek durumundayız. Adeta bir metal eskimesi görüyorum, dolayısıyla bu değişikliği yapmaya mecburuz." Diyor.
Ve bu sözlerini de 2002 ruhunu işaret ederek söylüyor Erdoğan.
O zamanki heyecan, o zamanki inanç ve o zamanki azmi yakalama hedefini koyuyor ortaya.
Bu sözlerin anlamı şu:
-Başarısız olan yönetimler gidecek.
-Heyecanı, inancı ve azmini kaybetmiş olanlar yönetimlerde olmayacak.
-Partinin menfaatini kendi menfaatinin arkasına alanlar o görevlerde kalamayacak.
-Fetö ile bağlantısı olmasına rağmen hala yönetimlerde bulunanlar, bulundukları yönetimlerden uzaklaştırılacak.
-Yönetim kadroları, koltuktan güç alanlarla değil, koltuğa güç katanlarla oluşturulacak.
-Parti yöneticileri, kendi siyasi hedeflerini çizenlerle değil, partinin siyasi hedeflerini çizenlerle oluşacak.
Tüm bunlardan sonra yani Erdoğan'ın bu söylemlerinin ardından insan ister istemez "Eskişehir'de yönetimler de bu değişimi yaşar mı?"
Yani...
"Eskişehir'deki AK Parti yönetimlerinde de bir değişim, bir yenilenme yaşanır mı?" diye merak ediyor.
Aslına bakılacak olunursa, bu sözlerin ardından AK Partinin Eskişehir yönetimlerinde de bir değişim olması halinde bu durumun şaşkınlıkla karşılanmaması gerekiyor.
Nitekim...
Erdoğan'ın "başarısızlık ve metal yorgunluğu" olarak tarif ettiği durum Eskişehir yönetimleri için de geçerli.
O yüzden...
AK parti'nin Eskişehir'deki il ve ilçe başkanları yeni süreçte görevlerinde kalırlar mı kalmazlar mı bilemiyorum.
Ancak...
Tahmin ettiğim, AK Partinin Eskişehir yönetimlerinin de tıpkı genel merkez MKYK şeklinde oluşturulacağı.
Yani...
-Parti ve lidere bağlı...
-İçinde idealist gençlerin yer alacağı.
-Fetö ile ismi yan yana hiç konulmamış.
-Yaşadığı çevreye batmayacak...
-Heyecanını yitirmemiş tecrübeliler ile heyecanı üzerinde taşıyan yenilerin bir arada olacağı yönetimler oluşturulacak gibi geliyor...
......
Nasıl geldiysen
öyle gidersin...
Siyaset ile uğraşanların hepsi bilir bu sözü.
Politikanın da başkenti Ankara olduğu için bu söz adeta bir "Ankara Atasözü" haline gelmiştir.
-"Nasıl geldiysen öyle gidersin"
Sözün anlamı çok açıktır.
Mağduriyetle gelen mağduriyetle gider mesela.
İhanetle gelenin gidişi de ihanetle olur.
Hak etmediğiniz yere bir göreve geldiyseniz, gidişiniz de haksızlıkla olmuştur.
Torpille bir koltuğa oturduysanız, başkasına yapılan bir torpille o koltuktan kaldırılırsınız.
Birçok örneği vardır bu sözünü ettiğimiz atasözünün...
Hatırlayın...
Demirel partinin başına geçtiğinde, Celal Bayar, "Tapulu arazimize gecekondu yapıyorlar" demiş, hâlbuki kendisi de o yöntemle gelmişti.
Sonra Süleyman Demirel yasaklıyken Turgut Özal, ona yaptı aynısını...
Sonra Özal Cumhurbaşkanı oldu, sözünü dinlemeyen Mesut Yılmaz'ı ihanetle suçladı.
Necmettin Erbakan, Recep Tayyip Erdoğan'ı...
Süleyman Demirel, Tansu Çiller'i...
Bülent Ecevit, Hüsamettin Özkan'ı yine aynı şekilde ihanet etmekle suçladılar.
Sonuç olarak...
Nasıl geldilerse öyle gittiler.
Kendi yaptıklarını, bir başkasından, hem de en yakınlarında olan, işaret ettikleri insanlardan gördüler.
Son yapılan referandum ile seçimler sona erdi.
En yakın seçim 2019 yılında yapılacak.
Bu tarihe kadar partiler kongre süreçlerini yaşayacaklar.
Yapılan kongrelerde değişimler yaşanacak.
Birçok yönetim gidecek, yeni yönetimler gelecek.
Şu bir gerçek ki, giden, görevden alınan ve değişen başkan ve yönetimlerin gidiş nedeni, büyük ölçüde geliş nedenleri ile aynı olacak.
İhanetle gelmiş olan, gidişinin ardından ihanet suçlaması yapacak.
Haksız yere gelmiş olan, haksız yere gittiğini söyleyecek.
Mağduriyetle gelen ise, mağdur olduğunu ileri sürecek.
Göreceksiniz bakın...
O meşhur atasözü, bu kongre süreci boyunca ne kadar doğru bir söz olduğunu bir kez daha ispat etmiş olacak.
......
Ülkeyi geleceğe taşıyacak kadrolar yok edilirse...
Önce...
Yetenekli, bilgili, dürüst ve donanımlı insanlar pasifize edildi...
Önleri kesildi, kızağa çekildi, uzaklaştırıldı.
Yerlerine ise...
Yeteneği olmayan, bilgisiz, donanımı ve dürüstlüğü olmayan insanlar getirildi.
Kriter çok açıktı:
-"Bizden ve alnı secde görmüş olmak" yeterliydi.
Büyük bir dönüşümdü bu.
Devlet kadrolarının ve belediyelerin tamamında hayata geçirildi.
En üst bürokrattan odacısına kadar bu kriter geçerli kılındı.
Tüm kadrolar, önü kesilen, kızağa çekilen ve uzaklaştırılanların yerine, sözünü ettiğimiz kritere sahip insanlarla adeta dolduruldu.
Kadrolara doldurulan bu insanların amacı hiçbir zaman hizmet olmadı.
Zaten bu insanların...
Bilgisizlikleri ve yeteneksizlikleriyle, getirildikleri kurumlara da bir katkıları olmadı.
Zira...
Bu insanların tek amacı, hak etmedikleri halde getirildikleri kadroları koruyabilmek, mümkünse bulundukları makamdan daha da yükselmekti.
Bu yüzden, sözünü ettiğimiz bu insanlardan kurtulmak hiç ama hiç mümkün olamadı.
Çünkü...
Her yeteneksiz ve bilgisiz, kendisi ile aynı kötü özelliklere sahip başkalarının da yolunu açtı.
Sonuç olarak...
Bu saydığımız özelliğe sahip insanların ayıları her geçen gün çoğalırken, devletin kadrolarında yetenekli, bilgili, dürüst ve donanımlı insanların sayıları da yok denecek ölçüde azaldı.
Resmen, ülkeyi geleceğe taşıyacak olan kadrolar tasfiye edilirken, ülkeyi geriye götürecek kadrolar devleti örümcek ağı gibi kaplayıverdi.
Biz bunu 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında yaşadık.
Biz bunu darbe girişimi sonrasında, birtakım insanların devlet kadrolarına ne şekilde girdiklerini, o kadrolarda nasıl yükseldiklerini ve devletin tüm kadrolarını nasıl ele geçirdiklerini gördük.
Ve en kötüsü...
Biz bu insanların, getirildikleri kadrolardan bir türlü temizlenemediğine bu süreçte şahit olduk.
Öyle ki...
Bugün MİT dahi, kadrolara liyakat sahibi insanların getirilmesi gerektiğini hükümete tavsiye eder hale geldi.