
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
AK Partinin yeni bir şey söylemesi lazım...
Yılmaz Büyükerşen şüphesiz Eskişehir'in en çok tanınan ismi.
15 yıldır Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapıyor.
Tanınırlığı, Büyükşehir belediye Başkanı olmadan önce de vardı.
Yaptıkları, her ne kadar beğenmeyen ve eleştirenler olsa da beğenilip takdir ediliyor.
En son yapılan seçimde yüzde 52 oy aldı.
Böylesine önemli bir avantajla giriyor seçime.
HHH
Ahmet Ataç, Eskişehir'in tanınan bir ismi.
99 seçimlerinde Tepebaşı Belediye Başkanı oldu.
2004'de kaybetmesine rağmen 2009'da yine Belediye Başkanı seçildi.
Bölgede hem tanınıyor hem seviniyor.
Hem de Belediye Başkanı olmanın verdiği avantajla seçime giriyor.
Yaptıkları zaman zaman eleştirilse de, genelde beğenilip, takdir ediliyor.
HHH
Kazım Kurt, Eskişehir'in tanınmış siyasetçilerinin arasında.
Milletvekilliği dönemi oldukça verimli ve başarılı.
Tanınırlığı bir hayli yüksek. Şimdi Odunpazarı adayı.
Bölge zaten Sol ağırlıklı.
İsmi de son derece ciddi bir aday.
Netice olarak...
CHP, hem parti hem de adayların ismi ve konumları açısından son derece avantajlı bir seçime giriyor.
Bir de buna 17 Aralık olaylarının iktidar Partisi'nde yarattığı olumsuzlukları eklediğinizde, Belediyelerde bu seçimin galibinin CHP olması çok da şaşırtmayacak.
İşte böylesine bir tablo karşısında Belediyeleri kazanma mücadelesi verecek olan AKP nin ve adaylarının Eskişehir'e yeni bir şeyler söylemesi gerekiyor.
Gerekiyor ki, Eskişehir seçmeninin tercihi kendilerinden yana olsun.
Söyleyecek yeni bir söz yoksa zaten Eskişehir'in büyük bölümü, hem Büyükerşen hem de Ataç'tan memnun.
Bunlara bir de Kazım Kurt ekleniverir.
O nedenle...
AKP için Belediyelerin kazınılması, bir anlamda Eskişehir seçmenine söylenecek yeni bir şeylerden geçiyor.
Bakalım bu seçim sürecinde AKP Eskişehir seçmenine yeni neler söyleyecek?
------------------------
Keşke işimize baksaydık...
-2004'de CHP listeleri yetiştiremedi ve seçim dışı kaldı.
-"Şimdi bu CHP'ye yakıştı mı?" dedik.
CHP içinden birileri "Sana ne kardeşim?" dedi.
***
-Partinin parası ortadan kayboldu.
-"Oldu mu şimdi yani?" dedik
Yine parti içinden birileri aynı şeyi söyledi. "Sana ne be kardeşim?" dedi.
***
Parti, tarihinde ilk kez Kayyuma devredildi.
-"Yakıştı mı şimdi bu CHP'ye?" diye sorduk.
Birleri yine çıktı ve "Sana n oluyor ki?" dedi iyi mi?
***
2009 seçimleri öncesinde il başkanı çıkıp apar topar adayları açıklayıverdi.
-"Bu ne şimdi? Hiç oldu mu?"diye sorduk.
Yine aynı tepki geldi.
***
Kazım Kurt ve Erdal Caferoğlu, saçma sapan bir sebepten ötürü partiden uzaklaştırma cezası alması için disiplin kuruluna verildi.
-"Aferin. Bu mu sizin demokrasi anlayışınız?" dedik...
O birileri yine çıkıp "Sen bizim partiye karışma kardeşim!" dedi.
***
Blok listeye karşı çıkanlar, kongrede blok liste diye tutturdu ya...
-"Bu ne çifte standart böyle. Hem de CHP'de?" dedik
-"Senin başka işin yok mu? Uğraşma şu CHP ile" dediler.
***
-CHP Eskişehir'de Büyükşehir'i alacaksa bu sadece Büyükerşen ile olur. O halde aday belirleme işini kendisine bırakın" dedik.
-"Yok anket yapacağız" dediler.
-Anket falan hikaye olur, gelin şu aday belirleme işini Merkez yoklaması yapın. Kimsenin de söyleyecek lafı kalmasın dedik.
-"Anketten çıkanın aday olması namusumuzdur" dediler.
Tutmadılar sözlerini.
-"Şimdi tüm bu olup bitenler CHP'ye yakıştı mı?" diye soruyoruz...
Hala bize "Sen kendi işine niye bakmıyon ki?" diyorlar.
Anlayacağınız...
CHP'ye her yazdığımızda bize "Sen ne karışıyon ki?" diyenler süreç içinde hep değişti.
Bir yazımıza kızan, başka bir yazımızı onayladı.
Halbuki...
Yazıların ve yorumların tümü, CHP ile bağdaşmayan, CHP'ye yakışmayan uygulamaların ve tavırların eleştirileriydi.
Belki biz, kurumsal kimliğini sonuna kadar koruyan, üyesini ve adayını cezalandırmayan, haksızlık etmeyen, verdiği sözü tutan, genelgelerine sahip çıkan, parti içi demokrasiyi olabildiğince hayata geçiren bir CHP beklentisiyle fazla hayal kurmuşuz...
Aslına bakarsanız...
Gerçekten işimize bakmalıymışız...
Bize ne ki CHP'den, öyle değil mi?
Keşke söyledikleri gibi işimize baksaymışız...
-----------------------------------
Ataç'ın en küçük hayranı...
Tepebaşı Belediye Başkanı ve CHP Tepebaşı adayı Ahmet Ataç önceki gün Ertuğrulgazi Mahallesi'nde seçim bürosu açtı.
Yağışlı havaya rağmen geniş bir katılım oldu seçim ofisi açılışına.
Açılışa gelenler arasında en çok dikkati çeken ise, açılış konuşmalarını babasının kucağında dinleyen ve elindeki CHP bayrağını tören boyunca sallayan iki yaşındaki bu kız çocuğu oldu...
---------------------------
Adalet öldü...
Çok eski yıllarda bir gelenek varmış. Sıradan bir vatandaş öldüğünde kilisenin çanı bir kez çalınıp herkese duyurulurmuş.
Bir asil öldüğünde iki kez, kralın bir yakını öldüğünde üç kez, kral öldüğünde ise dört kez çalınırmış. Günün birinde herkesin hak aramak için sığındığı mahkeme, bir vatandaşı haksız yere mahkûm etmiş...
O gün kilisenin çanı beş kez çalmış...
Ahali merak içinde papaza koşmuş.
"Papaz efendi, kraldan daha önemli bir mi var ki o ölünce çan beş kez çalınsın?"
Papaz yanıt vermiş: "Kraldan daha önemli bir şey var!... Çünkü bugün Adalet öldü"
-----------------------
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Bahri ve Ziya Bey'ler bacanak olup, Rana ve Hülya adında sarışın iki kız kardeşle evlidirler.
Beraber bir içki aleminde Bahri Bey, Ziya Bey'e:
-Var mısın bizim sarışınları bu akşam bir zeka testine tâbi tutalım?
- Varım hem biraz eğlenmiş oluruz ve de kazanana bir burma bilezik hediye edelim.
Hanımlar da rıza gösterince Bahri Bey şöyle matrak bir soru sorar;
- Napolyon; "para artı cesaret artı enerji eşittir zafer" dediği halde niye harbi kaybetti?
Cevap Hülya Hanımdan gelir;
- Sürtünme kuvvetini hesaba katmamıştı da ondan.
Bu hazır cevap hepsinin çok hoşuna gider ve onu galip ilan ederler.
Karısını ilk tebrik eden Bahri Bey olur;
- Afferin karıcığım bir de sarışınlarla alay ederler, maşallah cin gibisin, burma bileziği hak ettin.
- Ama kocacığım ben burma bilezik istemem
- Niçin karıcığım?
- Burulmuş bileziği bileğime nasıl geçiririm?