1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Allah herkesin gönlüne göre bir Belediye Başkanı versin he mi?

Seçim yaklaşıyor ya...
Hemen herkes "Nasıl bir Belediye Başkanı" seçilmesi konusunda kriterlerini sıralamaya başladı.
Maşallah herkes, seçilecek Belediye başkanının önce kendi köylüsü olması gerektiğinin önemle üzerinde durmaya başladı.
Belediye Başkanı olacak kişinin bu işi yapıp yapamayacağı ile ilgilenen yok.
Herkes "bizden biri olsun" diyor da başka bir şey demiyor.
Yorumu yapanlara göre, başkanın o köyden olması, zaten Belediye Başkanlığını mükemmel bir şekilde yapabileceğinin en büyük kanıtı.
İşte bu yorumları dinleye dinleye, biz de "nasıl bir belediye Başkanı" seçilmesi gerektiğine ilişkin kriterlerimizi belirledik.
Öncelikle Belediye Başkanının Eskişehirli olması lazım.
Çünkü...
Eskişehirli olmayan bir belediye başkanı maazallah Belediyeyi sırtlayıp, kendi memleketine götürebilir!
Başkan Eskişehirli olmalı ama doğduğu yerin bilinmemesi de önemli!
Mesela, Çifteler'de ilk okulu, Mahmudiye'de Orta'yı, Han'da da liseyi bitirmiş bir aday mükemmel olur...
Sivrihisar'da memuriyete başlayıp Alpu'dan kız aldıysa ve çocukları Mahmudiye'de doğduysa...
Hele bu Başkan, yaz tatilinde Mihalıççık'ta çalışıp, Sarıcakaya'da tatil yaptıysa, İnönü'de de sürekli havuzlara yüzmeye gidiyorsa, bundan iyi Başkan bulamayız.
Böylece herkes kendine bir pay çıkartabilir böylesine bir başkan üzerinden...
Bir de üstüne üstlük mühendislik okuyup, Hukuk ön lisansı yaptıysa...
Ve de, küçükten beri Asker olma arzusu içinde olup, Tabipler Odası lokalinde bir dönem ocakçı olarak çalıştıysa daha ne?
Eşi Çerkez, bacanakları Gürcü, Laz ve Kürt ise...
Aşiret düğünlerini de kaçırmıyor, cemaat toplantılarında da olabildiğince görünüyorsa...
Emirdağlılarla da arası iyiyse...
Vallahi bundan daha iyi başkan bulamayız!
Şaka bir yana...
Biz, seçilecek Belediye başkanlarının ufku var mı?, bu işi yapmada bilgi ve beceri sahibi mi?, Eskişehir'i gelecek yıllara taşıyabilme kapasitesi mevcut mu? Gibi kriterlere bakıyoruz...
Ama çoğu insan...
Yukarıda saydığımız özelliklere bakıp, nasıl bir belediye başkanı istediğine karar veriyor.
Ne diyelim?
Onların istediği olsun...
Yeter ki Belediye başkanı, herkesin köylüsü, hemşerisi olsun...
.....

Oku-Bırak kitapları artık stantlarda...
-"Kitaplar daha çok kişiye ulaşmalı ki, daha çok insan aydınlansın" diyerek başlamış düşünmeye.
Önce; çevresindekilere dağıtmak istemiş kitapları.
-"Ama onlar zaten okuyabiliyor" demiş.
Sonra kütüphaneye bağışlama geçmiş kafasından. Bu kez de;
-"Zaten kütüphaneye gelenler, okuma bilincinde olanlar. Halbuki bu bilinçte olmayan ve bu bilinci kaybedenlere ulaşmalı bu kitaplar" diye düşünmüş.
O anda bir fikir gelmiş aklına.
Fikri hemen projeye dönüştürmüş ve "Oku-Bırak" adıyla koymuş uygulamaya.
Kütüphanesinden seçtiği 10 tane kitabın üzerini yıpranmasın diye bir güzel naylon ile kaplamış önce.
Üzerine "Bu kitap herkesindir. Lütfen okuduktan sonra uygun yere bırakın" yazısını iliştirmiş.
Bir de içine kapak yazısı yazıp, bırakmış çeşitli yerlere kitaplarını." Diye duyurmuştuk Münevver İzgü'nün başlattığı "Oku-Bırak" kampanyasını.
Hatta...
-"Hiç ummadığınız bir yere bırakılmış bir kitap görürseniz, sakın şaşırmayın...
Okuyun ve başkalarının okuması için de uygun bir yere bırakın...
Çünkü o kitaplar sizin için oraya konuluyor.
Hem de, tükenme pahasına çevresini aydınlatmayı ilke edinmiş insanlar tarafından..." diye de sonuçlandırmıştık yazıyı.
Münevver İzgü, başlattığı bu kampanyayı o günden bu yana ısrarla ve her geçen gün kitap sayısını da arttırarak sürdürdü.
Kampanya çerçevesinde ilk "Oku-Bırak" kitap standı Esnaf Sarayında kurulmuş.
Herkes okumak istediği kitapları bu stanttan okumak için alıyor, yine herkes okuduğu kitapları başkalarının okuması için kitaplarını bu standa getirip bırakıyormuş.
Dahası...
Benzeri "Oku-Bırak" kitap stantları diğer AVM lerde de yer alacakmış.
Anlayacağınız...
Münevver İzgü'nün iki yıl önce başlattığı kampanya tüm Eskişehir'e dalga dalga yayılıyor.
O nedenle...
Bu kampanyaya herkesin destek olmasının da artık zamanı geldi.
Haydi! evde bir köşede duran kitapları "Oku-bırak" stantlarına taşıyalım.
Taşıyalım ki, hem Münevver İzgü'nün bu yılmaz çabasına ortak olalım hem de...
Okuduktan sonra eve hapsettiğimiz kitaplarımızı, kitap sevenlerle buluşturalım...
.......


İnce, Avcı'nın sözlerine takmış...
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın yeni sınav sistemi ile ilgili bilgilendirme toplantısında söylemiş olduğu"Bizi haksız yere eleştiriyorlar. Biz aslında büyük bir yanlışı düzelttik" sözlerine takmış CHP Gurup Başkanvekili Muharrem İnce...
-"İyi de bu ülkeyi 12 yıldır siz yönetiyorsunuz. Yanlış ise bu yanlış sizin yanlışınız. O halde siz kimin yanlışını, sizden önce görev yapan hangi Milli Eğitim Bakanının yaptığı yanlışı düzelttiniz?" diye soruyor.
Ne dersiniz?
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın söylemiş olduğu "Bizi haksız yere eleştiriyorlar. Biz aslında büyük bir yanlışı düzelttik" sözü mü?
Yoksa...
Muharrem İnce'nin bunun karşısında Muharrem İnce'nin söylediği "İyi de bu ülkeyi 12 yıldır siz yönetiyorsunuz. Yanlış ise bu yanlış sizin yanlışınız" sözü mü? Daha gerçekçi?
.......

BİRAZ DA
GÜLMEK LAZIM
Roma'da dünyaca ünlü San Pietro Kilisesi'nde büyük bir pazar ayini... Görkemli bir dinsel tören.. Papa bile katılıyor. Koskoca meydan mahşer yeri gibi. Kilisenin içi de dışı da tıklım tıklım. Bu arada kilise kapısında iki adam özellikle dikkati çekiyor. Ikisinin de boynunda kocaman birer levha asılı. Birinde "Ben koyu bir Hristiyanım, lütfen bana yardım ediniz" yazılı. Ötekinde ise sadece "Ben koyu bir Yahudiyim" yazıyor. Tabii ki kiliseden çıkanlar Hristiyan olduğunu ifade eden adama yanaşıyorlar ve ellerini ceplerine atıp cömertçe bir şeyler veriyorlar. Yahudi olduğunu ifade eden adamda ise siftah yok. Bu arada kiliseden çıkan iyi niyetli biri "Yahudiyim" yazısı taşıyana sokuluyor. "Bana bak kardeş" diyor, "..dürüstlük iyi bir şey, ama binlerce Hristiyan kiliseden çıkarken, senin Yahudi olduğunu böyle aleni olarak ifade etmen kanımca hiç de akıllıca bir hareket değil. Bak kimse sana para da vermiyor zaten.. Bence çıkar o yazıyı boynundan, sen de şu Hristiyan gibi..." deyince; boynunda "Yahudiyim" yazılı adam "Hristiyanım" yazılı olana dönüp sesleniyor: - Heey! Salamon! Herife bak be! Gelmiş bize ticaret öğretiyor..

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi