
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Allah Müjdenizi versin!
Yayınlanma:
Yıllardır Müjdeler duyuyoruz Eskişehir'de...
Bir türlü gerçekleşmeyen ve hala "Müjde" şekliyle duran müjdeler...
3 ncü Üniversite ile ilgili sayısız müjde verildi.
Hem öyle lafla falan da değil.
Bizzat 2011 seçim vaatlerinin birinci sırasına yazılı olarak koydu AKP.
-"Müjde Eskişehir'e 3 ncü Üniversite geliyor!"
-"Müjde Nabi Avcı Milli Eğitim komisyon Başkanı oldu. 3 ncü Üniversite kesinleşti!"
-"Müjde Nabi Avcı Milli Eğitim bakanı oldu. 3 ncü Üniversite tamam!"
-"Müjde 3 ncü Üniversite Bakanlar kuruluna geliyor!"
Sonuç:
Geçen koskoca 4 yıl ve görebildiğimiz sadece müjde'den ibaret...
Sadece 3 ncü Üniversite mi?
-Gündoğdu mahallesinin içinde bulunduğu durumdan kurtarılacağına dair verilen müjde sayısını artık sayamaz olduk.
Ortada bir şey yok...
-Demiryolunun yer altına alınmasından sonra üzerine yapılacak Bulvar düzenlemesi müjdesi neredeyse her ay verildi.
Ortada, bir kısmına dökülen bir beton ve oraya konulan tabeladan başka bir çalışma olmuyor.
-Üniversitenin önünden çevre yoluna çıkış müjdesini artık sayamaz hale geldik.
Ortada, daha istimlâk çalışmalarının bitip bitmediğini bile bilmiyoruz.
-Kampüs hastane müjdesi verildi bu şehirde defalarca...
Yeri bile tespit edildi.
Ortada yine yapılan bir şey yok.
Kısacası... Bu ve bunun gibi pek çok gerçekleşmeyen müjde ile avutulup durduk yıllarca.
Onlar müjde vermekten bıkmadı, biz dinlemekten bitap olduk.
Umarız önümüzdeki seçimde alınan sonuç o gerçekleşmeyen müjdeleri bıkıp usanmadan ve ısrarla verenler için iyi olur da, böylelikle paçayı kurtarırlar... Aksi takdirde...
Seçimde kötü bir sonuç çıkarsa, oturup "keşke ikide bir müjde vereceğimize, verdiğimiz müjdelerin gerçekleşmesini sağlayıp, yılları boşa geçirmeseydik, başımıza da bu gelmezdi" diye bol bol hayıflanacaklar.
.....
Masalar boş kalmış...
AKP önceki gece milletvekili adaylarının da katıldığı bir "Vefa gecesi" düzenledi.
Kurulduğundan bu güne kadar parti teşkilatlarında yönetici olarak görev yapanlar davet edildi yemeğe.
Yemeğin önceki gece yapılmasının, bir gün sonra, yani dün yapılan Başbakan mitingi ile ilgili olduğu konuşuldu kulislerde.
Biz başkasının yalancısıyız ama, düzenlenen ve 550 ismin davet edildiği vefa gecesi yemeğine, 50 ye yakın eski yönetici, 10 kadar aday adayı ve meclis üyeleriyle parti yöneticileri katılmış.
Durum böyle olunca da, masalar boş kalmış.
Sakın bunları yazıyoruz diye AKP nin önümüzdeki seçimlerde Eskişehir'de başarısız olacağına vurgu falan yaptığımızı zannetmeyin.
Düzenlenen yemeğe eski yöneticilerin büyük bir bölümünün katılmamış olması ve bu katılmayan eski yöneticilerin de küskünler diye adlandırılması göz önüne alındığında, partide hala küskünlerin ikna edilememiş olduğu gerçeğini vurgulamak istiyoruz sadece...
......
Seçim araçlarını bu kadar bağırtınca ne oluyor sanıyorsunuz ki?
Sözümüz: tüm partilere...
Seçimlere az kaldı ya...
Cadde ve sokaklardan birbiri ardına geçen parti seçim araçlarının sesi de daha gür çıkmaya başladı.
Ortalığı yıkıyorlar adeta...
Dayanılacak gibi değil.
Çocuklar okulda ders mi görüyor? Evde yatan hastalar mı var? İnsanlar birbiriyle sohbet mi ediyor? Hiç birinin umurunda değil.
Açmış sesini sonuna kadar bağırtıp duruyor parti sloganlarını.
Acaba...
-"Bak şu partinin seçim aracı buradan bağıra bağıra geçti. Ben o yüzden oyumu şu partiye vereyim" diyen var mıdır Allah aşkına?
Ya da...
-"En çok şu partinin seçim aracı bağırıyor. Öyle güzel bağırıyor ki, duymayan kalmıyor" diyerek oyunu değiştirecek var mıdır?
Varsa da kesin ruh hastasıdır.
O halde: bir tek kişin bile oyunu değiştiremeyecek olan, hatta verdiği rahatsızlıktan dolayı, insanlaın oy verecekse bile o kızgınlıkla vermeme kararı alabileceği bir yöntemi bu partiler ne diye uygulama ısrarı içinde olur ki?
Anlamak mümkün değil!
......
Biraz da gülmek lazım İş adamı tıraş olurken bir yandan da berberiyle sohbet etmektedir. Derken, kapının önünden ağır ağır geçmekte olan paspal bir çocuk görürler. Berber, iş adamının kulağına fısıldar; "Bu çocuk var ya, dünyanın en aptal çocuklarından biridir!... Bak; dikkat et şimdi..." Berber çocuğa seslenir: "Ali, buraya gel!". Bunun üzerine çocuk sakince dükkâna girer ve yüzündeki aptalca sırıtmayla berberi selamlar. Berber işadamının kulağına sessizce, "bak şimdi" diye fısıldar ve bir elinde beş yüz bin, diğer elinde beş milyonluk bir banknot olduğu halde çocuğa sorar: "Hangisini istiyorsan alabilirsin?" Çocuk dalgın dalgın bir beş yüz bine bir de beş milyona bakar ve sonunda beş yüz binlik banknotu hızlıca çekerek berberin elinden alır. Berber işadamına döner ve gülerek: "Gördün mü? Sana söylemiştim." der. Tıraş bitince işadamı sokağa çıkar ve az ileride kendi kendine oynayan Ali'yi görür. Yanına giderek, neden beş milyonluk değil de, beş yüz binlik banknotu aldığını sorar. Çocuk hiç de aptalca olmayan bir sırıtmayla yanıt verir : - Eğer beş milyonluğu alırsam oyun biter!"