4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

AÖF ÜNİVERSİTE HALİNE GETİRİLMELİ

YÖK Genel Kurulu toplantısında gündeme gelen, "İstanbul, Marmara, Gazi, Selçuk ve Uludağ" üniversiteleri ile nüfusu 40 bini geçen diğer bazı üniversitelerin, bölünmesi konusunda araştırma yapmak üzere oluşturulan komisyon, hangi üniversitenin kaça bölüneceği, isimlerinin aynı kalıp kalmayacağı gibi, konular ile önerilerin dile getirildiği bir rapor hazırlayarak, Genel Kurula sunacak. Konu üzerinde uzlaşma sağlanması halinde, kanun teklifi hazırlanacak.
YÖK'ün, "parçalanma" konusundaki kriteri, öğrenci sayısıdır. Söz konusu 5 üniversite ismi belirlenirken de, "öğrenci sayısının 40 binin üzerinde olması" kriteri esas alındı. Eğer 30 ya da 35 bin rakamı kriter olarak alınsa idi, parçalanacak üniversite sayısı en az üç katına çıkacak ve bu da beraberinde büyük sorunlar getirecekti. Üniversite rektörleri, bölünme kararına kesinlikle sıcak bakmıyor. En büyük tepki de öğrenci ve öğretim üyelerinden geldi.
Nitekim Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr Ayhan, "Eski, klasik, köklü üniversitelerin kâğıt üzerinde bölünmesi fevkalade hata olur. Hele Gazi Üniversitesi gibi, fakülteleri iç içe geçmiş, birçok müşterek kullanım alanları olan bir üniversiteyi kâğıt üzerinde bölmek fevkalade hatalı diye düşünüyorum. Kâğıt üzerinde sadece sayılara bakmak suretiyle, bir bölünme yapılırsa hem kurulacak, hem bölünen üniversite büyük zarar görür, verim alınamaz." diyerek tepki gösterdi.
Üniversitelerin bölünmesinde, örtülü hedefler var mı bilinmez ama pek çok sorunu ve tartışmayı da beraberinde getirecektir. Nitekim tartışmalar da başladı. YÖK Üyesi Prof. Dr. Fikret Şenses de Üniversitelerin bölünmesine karşı olduğunu ifade ederek, " ...bölünecek üniversiteler sadece 5 üniversite değil, başkaları da olabilir. Benim bu konuda çekincelerim var, şiddetle karşıyım" dedi.
Aslında öğrenci sayısının çok olması, üniversitelerin tasarrufunda değildir YÖK, her yıl kontenjanı artırdı, ardından af kanunu çıktı. Bu sebeple öğrenci sayıları tüm üniversitelerde arttı. Üniversitelerin bölünmesi, YÖK' deki dengelere yönelik mi zaman gösterecek. Çünkü Sayın Gül'ün Çankaya'ya çıkması ile birlikte, YÖK'teki Anayasal dengeler, altüst oldu. YÖK' de üç kutuplu bir yapılanma söz konusu idi. Üyelerin üçte birini Çankaya, üçte birini hükümet, üçte birini de Üniversiteler Arası Kurul atıyordu. Böylece bir tarafın diğer tarafı tahakküm altına alması mümkün olmuyordu. Ama şimdi tüm dengeler ortadan kalktı.
Anadolu Üniversitesi, açık öğretim nedeniyle, dünyanın en kalabalık ikinci üniversitesi konumundadır. Ancak bölünen üniversiteler arasında yok. Oysa üniversitenin, bünyesindeki Açık Öğretim Fakültesi, Eskişehir' de bir üçüncü üniversite haline getirilmesinde, AÖF dışındaki fakültelerden, mezun olan insanlarımız açısından yarar var.
29 Kasım 2008 tarihli yazımda, "İzmir' de, bir sohbette Eskişehir'deki Üniversiteler de konu edildi. Çok olumlu görüşler yanında, eleştiri de yapıldı. Bu eleştirilerden biri de, "Açık Öğretim Fakültesi" idi. Bu Fakültenin, Eskişehir'deki her iki üniversitemize de zarar verdiğini, mezunlarının iş bulmada güçlüklerle karşılaştıkları da söylendi. Elbette bu hususlardaki olumsuzlukları, en iyi her iki üniversitemizden mezun olan insanlarımız bilir ama Açık Öğretim Fakültesi' nin, üniversiteye dönüştürülerek, Anadolu üniversite bünyesinden ayrılması, mezunlarını, bu alanda rahatlatacaktır. İş bulmalarında da engel teşkil etmeyecektir."demiştik.
Aslında Açık Öğretim Fakültesi' nin, müstakil üniversite olmaması için bir neden de yok. Sayın Prof. Dr. Orhan Oğuz tarafından başlatılan, Prof. Dr Sayın Yılmaz Büyükerşen' in, rektörlüğü döneminde tanınan ve Engin Ataç'la büyüyen, Açık öğretim Fakültesi' nin, üniversite olması için, gerekli altyapı ve bilgi bikrimi de mevcuttur. .
Açık Öğretim Üniversitesi için, Altyapı, kurumun vizyonu, politikaları ve bilimsel/teknolojik hedefleri ve mevcut imkânları ile temel bilgi birikimi yeterlidir. Sahip olduğu altyapı esnek, kolay kurulabilir, diğer sistemlerle uyumlu bir yapıda güncellenebilir genişletilebilir ve geliştirilebilir.
Üniversitelerin bölünmesi, kontenjan artırımı, öğretim üyesi başına düşecek öğrenci sayısı, yeni fakültelerin açılması ve üniversitelerin parçalanması gibi konularda nihai kararı, YÖK, hükümet, TBMM, tarafında verilmeyerek, bizzat üniversitenin kendisi vermelidir. Ancak bugünkü mevzuatla, bu mümkün değildir.
Doğrudur, bazı üniversiteler, yeniden yapılandırılmalı Ancak 'bilim ve kültür kurumlarını salt sayılara dayanarak, bir işletmeci mantığıyla bölmek yanlıştır. YÖK, kararını, bir kez daha gözden geçirmeli, bölünme işini de üniversitelerin, kendilerine bırakmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi