4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

ARAP BAHARI VE KCK

Çağımızda, savaşlar, artık iki devlet, ya da devletlerarasında olmuyor. Çünkü dünyada halk, özellikle de batı ülkelerindeki insanlar, savaş istemiyor. Siyasiler de, dünyadaki senaryolarını gerçekleştirmek veya çıkarlarını da korumak ve kollamak için, "TERÖR" denen beladan, " DEMOKRASİ" ve " İNSAN HAKLARI " kavramlardan, örtülü olarak istifade ediyorlar. Teröre, ideolojik etnik, dinsel görüntü verilerek veya demokrasiyi kalkan yaparak, hedeflerini gerçekleştiriyorlar. .
Ülkemizde, yılardır, Batı ülkelerinin, bu tür senaryoları gündemdedir. Bugünde KCK, Arap Baharı' dan güç alarak, ülkemizde örgütlenmelerle bu tür gelişmelere, alt yapı oluşturulmaya çalışıyor.
KCK' nın, PKK ile BDP arasında, köprü vazifesi gördüğü de söyleniyor. Hatta PKK' nın, dağdan indirilerek, siyasallaşmasıdır, diyenler çoğunluktadır. KCK, hakkında basına yansıyan bilgilere göre, kısa adı KCK olan oluşum, PKK'nın bir uzantısı, sivil ve şehir yapılanması olup, liderliğini de Avrupa'da yaşayan, Sabri Ok adlı bir PKK üst düzey sorumlusu yürütüyormuş. Ancak Abdullah ÖCALAN' ın, etkili olduğu söylentiler arasında.
Nitekim Abdullah Öcalan'ın, 2005'te avukatları ile yaptığı görüşme notlarında, KKK (Koma Komelén Kürdistan/Kürdistan Halklar Konfederasyonu)'nın kurulması talimatını verdiği kayıtlıdır. Bunun üzerine KKK'nın kuruluşu 21 Mart 2005'te ilan edildi. Ancak, yine A.Öcalan'ın talimatı üzerine, 16-22 Mayıs 2007 tarihleri arasında Kandil'de yapılan Kongra-Gel beşinci genel kurulunda, dernek anlamına da gelen "komel" adı yerine, Kürtçe'de "cemaat, toplum, halk" anlamına gelen "civak" adı tercih edilmiş ve KKK'nın adı KCK (Koma Civakén Kurdistan/Kürdistan Halklar Konfederasyonu) şekline dönüştürüldü. PKK yayınlarında, Abdullah Öcalan "KCK önderi" olarak da anılmaktadır,
Hiç şüphesiz ki, Arap ülkelerine, "DEMOKRASİ" getirmek amacıyla gündemde olan "ARAP BAHARI", Kuzey Afrika ülkelerini, özellikle de Ortadoğu'yu yenide şekillendirmek olup, Libya, Tunus, Mısır Suriye ve diğer ülkelere, kan ve gözyaşı getirmiştir. Irak' ın durumu ise ortadadır.
PKK, BDP, KCK' da, aynı yoldadır. PKK yöneticileri olan şahısların, KCK adına yaptıkları açıklamalarda da şiddet savunuluyor ve gençler eylem yapmaya çağrılıyor. Pazartesi günü, BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Van'da" Biz özgür olmaya kesin karar verdik. Kimseden talimat beklemeyin, alanları sokakları doldurun. Önümüzdeki günler zorludur."sözleri ile bunu doğruladı.
Hani KCK sivil ve barışçıl bir oluşumdu?
Ayrıca KCK, BDP ve PKK'nın, barışçıl söylemleri, tamamen Türkiye kamuoyunu yanlış yönlendirmeyi yöneliktir. Sözel ve yazılı basın organları da kullanarak, kirli bir oyunun tezgâhladığı da bir gerçektir. Tedbir alınmaz ise, KCK, eylemlerini tırmandıracak, eylemlerin, bir kısmını Akdeniz başta olmak üzere, bütün ülkeye yayılacağı, Kürt ve Türk siyasetçilere, silahlı eylemler yapılacağı da söyleniyor.
Bazı sanal aydınlar! PKK'nın bir üst modeli olan KCK' nın, masum bir yapı olarak göstermeye çalışıyorlar. Oysa KCK, kendi içinde kurduğu yapıyla, mahkemelerle, parti tüzüğüyle, Türkiye Cumhuriyeti'ni yok saydığı gibi, aslında bir devletleşme modelini de dayatıyor Adını şimdilik 'Demokratik Özerklik' koymuş olsa da aslında, bu bir bölünme ve 'Büyük Kürdistan'a giden yolun bir aşamasıdır.
Nitekim bir milletvekili, KCK mahkemesinde arabulucu rolü üstleniyor. Hakkâri'de Geçitli ile Aksu köylüleri arasındaki arazi ihtilafı için kurulan KCK mahkemesine katılıyor. Bu mahkemede, KCK nın temsilcisi, yani silahlı ekibi, mahkeme heyeti ve vekil, köylülerin arasını bulmaya çalışıyor. Köylülere, arazi konusunu, devletin resmî yargı organlarına taşımamaları gerektiği söyleniyor, aksi hâlde Geçitli' deki minibüs saldırısının benzerinin yaşanacağı tehdidi savruluyor.
Arap Baharı' ndan güç alan KCK' nin, eylemlerini tırmandıracağı istihbarat birimlerine ulaşmış durumda. Örgüt bölgedeki eylemlerini, Akdeniz Bölgesi başta olmak üzere, bütün ülkeye yaymayı hedefliyor. Hatta yayımladığı örgüt içi bildiri ile suikastçı ve keskin nişancılarına, siyasetçilere yönelik eylem yapmalarını salık verdiği de belirtiliyor.
PKK ve KCK ile yandaşları bilmelidir ki, Arap Baharı, o ülkelerdeki siyasi iktidarlara karşı yapıldı. Bizde oluşacak böyle bir kargaşa, "ETNİK" çatışmayı gündeme getirir. Fatura da KCK ve yandaşlarını kesilir.
Ayrıca Türkler ve Kürtler, asırlardır birlikte yaşamış, kader birliği yapmış, kız almış ve kız vermiştir. Kardeşçe yaşamak ve var olan sorunları, birlikte çözmek varken, kavga etmek veya huzursuzluk yaratmak, kime ne kazandıracak?

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi