1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Artık ölsem de gam yemem

-Allah rahmet eylesin,Türkiye Turizm atılımını Turgut Özal ile yaptı. Birlikte katıldığımız bir toplantıda kendisine "Turizm sadece Kum-Deniz-Güneş'den ibaret değil" dediğimde bana "Kongre ve Termal Turizminden bahsediyorsun değil mi? Bunu da yapmak sizin işiniz. Yapın ben de arkanızda olayım" dedi.
-O zaman Rektörlük yapıyorum. Hemen Eskişehir'e geldim ve Sıcaksular bölgesinde istimlaklara başladık. Amacımız o bölgeye Eskişehir'in ilk Termal tesislerini inşa etmekti.
-İnanmadılar buna. Engellemek için ellerinden geleni yaptılar. Siyasetçiler bir taraftan engel oldu, dükkan sahipleri diğer taraftan. Tek katlı dükkanlarını tescil ettirip, Eskişehir'i yıllar önce Termal ile tanıştıracak olan projeyi resmen engellediler.
-Yıllar sonra Afyon'a Oruçoğlu açıldı. Ardından sayısız benzeri tesis açıldı komşu ile. Afyonkarahisar kısa sürede Termal Turizmin merkezi haline geldi. Halbuki engellenmeseydi bu merkez Eskişehir olacaktı.
-Eskişehir'in Termal fırsatını bu şekilde kaçırmış olması bana çok koydu. Eskişehir'in ne yapıp edip bir Termal tesise kavuşmasını istiyordum. Her ne kadar fırsat kaçmış olsa da Eskişehir bunun ucundan bir şekilde tutmalıydı.
-Eskişehir'in çocuğu olan Cem Siyahi ve ,,,,,,,,, Tabanca, Türkiyenin sayılı işadamı olmayı başarmış önemli insanlar. Çeşitli ülkelerde yaptıkları müthiş işler var. Onlara "Gelin şu işi doğduğunuz kentte yapın" dedim. Bir sözümüzle "Hay hay" deyip, mimarisiyle Avrupa'da ödül almış bu mükemmel tesisi,hem de kısa bir süre içinde yaptılar.
-Eskişehir'in yetiştirdiği kendi çocukları tarafından yapılan bu tesis, Dünyanın çeşitli ülkelerinde Otelleri bulunan ünlü marka Rixos tarafından üstlenildi ve bu gün bu törenle faaliyete geçiyor.
-Eskişehir'in böylesine benzeri olmayan bir Termal tesise kavuşması, benim yıllardır hayalimdi. Bu gün burada bu hayalim gerçekleşmiş bulunuyor.
-Artık Eskişehir'in mükemmel bir tesisi var. Bundan sonra ölsem de gam yemem.
Bu sözler, Polimeks tarafından Bademliğe yapılan ve Rixsos tarafından işletmeciliği üstlenecek olan Beş yıldızlı Otel ve Termal tesislerinin açılışında Yılmaz Büyükerşen'e ait.
Kürsüde söylediği bu sözlerin hemen ardından sorduk kendisine "Gerçekten bu Otelin açılış töreni sizin için çok mu önemliydi?" Diye.
-"Her açılış töreni benim için önemlidir ama bu tesisin açılışı gerçekten beni en çok heyecanlandıran açılış töreni oldu" dedi önce.
Ardından da...
-"Nasıl olmasın ki, Sıcaksular bölgesinde yapacağımız termal tesislerini engelleyerek, Eskişehir'e Termal anlamında 30 yıl kaybettirenlere rağmen bugün bu kayıp 30 yılı telafi etmek için iyi bir iş başardık. Gerçekten artık ölsem de gam yemem" diyerek tamamlıyor sözlerini.

......

Mezuniyet günü ile ilgili çok da fazla seçeneğimiz yoktu doğrusu
Osmangazi Üniversitesi'nde mezuniyet töreni işk kez bu yıl Atatürk Stadyumunda yapıldı.
Önceki yıllarda her fakülte Kampüs içinde ayrı günlerde yapardı mezuniyet törenlerini.
Üniversite yönetimi, her fakülte ayrı ayrı kutlamasın, mezun olan tüm öğrenciler aynı anda yapılan törende cübbelerini giysin kararıyla mezuniyet törenini stadyuma taşıdı.
Tören geçtiğimiz Pazar günü yapıldı stadyumda.
Gün boyu yağan yağmur neyse ki törenin başlayacağı saatlerde durdu.
İlk kez Stadyuma alınan mezuniyet töreni ile ilgili "Keşke hava durumu öğrenilip mezuniyet töreni günü öyle belirlenseydi" diye yazmıştık.
Osmangazi Üniversitesi Rektörü Prof Dr Hasan Gönen ile konuştuk.
Önlerinde tarih için çok da seçenek olmadığını söyledi önce.
Ardından da:
-"Dersler bitiyor. Dersler bitince öğrenciler de durmuyor memleketlerine gidiyor. Ailelerin de törene gelmesi için törenin hafta sonuna denk gelen Pazar günü yapılması gerekiyor. Böyle olunca da önümüzde fazla bir seçenek kalmıyor. Öte yandan. Geçtiğimiz yıllarda her fakülte ayrı mezuniyet töreni yapıyor ve bu durum fakülteler arasında ayrı-gayrı bir durum yaratıyordu. Biz bu ayrılık ortadan kalksın düşüncesiyle her fakültenin aynı anda ve tek törenle mezuniyet kutlamaları kararı aldık. Fakültelerin kendi aralarında düzenlediği mezuniyet eğlencelerine de izin ve katkı verdik" diyerek tamamladı sözlerini
.....

Niteliksiz insanlar...
iki psikiyatri uzmanı bir teori ortaya atıyor....
"Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır."
Ve bunun üzerine bir araştırma başlatılıyor. Fizyolojik ve zihinsel alanda yapılan çeşitli uygulamaların sonucunda şu bulgulara ulaşılıyor:
· Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler.
· Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimindedir.
· Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler.
· Eğer nitelikleri, belli bir eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar.
Dunning-Kruger Sendromu diye adlandırılan bulgunun çıkış noktası elde ediliyor.
-"İşinde çok iyi olduğuna" yürekten inanan 'yetersiz' kişi, kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve aslında yapamayacağı işlere talip olmaktan hiçbir rahatsızlık duymaz! Aksine her şeyin hakkı olduğunu düşünür!
-Ancak bu 'cahillik ve haddini bilmeme' karışımı mesleki açıdan müthiş bir itici güç oluşturur.
'Eksiler' kariyer açısından 'artıya' dönüşür.

-Sonuçta, 'kifayetsiz muhterisler', yani hırsından dolayı, altından kalkamayacağı yükün altına girenler, her zaman ve her yerde daha hızlı yükselirler...
-Bu arada, gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar çalışma hayatında 'fazla alçakgönüllü' davranarak öne çıkmaz, yüksek görevlere kendiliklerinden talip olmaz, kıymetlerinin bilinmesini beklerler... Tabii beklerken kırılır, kendilerini daha da geriye çekerler... Muhtemelen üstleri tarafından da 'ihtiras eksikliği' ile suçlanırlar..."
Not: Şimdi bu yazıyı kendisi için yazdığımızı zannedip,"Yaşasın beni yazmış" diye düşünen ve bundan mutlu olan insanlar çıkabilir düşüncesiyle söylüyoruz ki, bu yazı hiç kimse için yazılmadı.

Eğer...
Çevrenizde var olan bu tür insanlar ile bu yazıyı pekiştiriyorsanız, o sizin bileceğiniz iş.
...
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM

Ali hat bekçisiydi. Herkes gibi onun da hayatta bir ideali vardı: Makasçı olmak. Sonunda sınava girdi. Müfettiş sordu:
"İki ekspres aksi yönlerden aynı hat üstünde birbirlerine yaklaşmaktalar. Bu durumda ne yaparsın?"
"Bir tanesini başka hatta alırım."
"İmkansız. Raylar donmuş vaziyette. Makas çalışmıyor."
"O zaman kırmızı bir bayrak sallarım."
Vakit gece. Kimse seni göremez."
"Kırmızı bir fener sallarım."
"Memlekette gaz kıtlığı var."
"O zaman elime geçen her türlü tahta ve odunu hattın üstüne yığar ve tutuştururum."
"Ya kibritin de yoksa?"
Zavallı hat bekçisinin alnından ter damlıyordu. Sonunda içini çekti:
"O zaman karımı çağırırım." Müfettiş şaşırdı:
"Karını mı çağırırsın? Bu işle ne ilgisi var karının?"
"Az sonra çıkacak şamatayı o da görsün bari..."

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi