(ANALİZ) Behçet ALBAYRAK

(ANALİZ) Behçet ALBAYRAK

ASIL DARBECİLER ONLAR...

Milli arada her hafta sonu olduğu gibi yine amatör maçların oynandığı sahalara doğru yürüyüş yaptım.
Kendi kendime düşünürken, Eskişehirspor başta olmak üzere Eskişehir futbolunda ki sıkıntılar geldi aklıma. Sanki zihnimin yansımaları film şeridi gibi yollara dökülüyordu.
Ben yine de fazla ayrıntıya inmeyim.
Çünkü Eskişehir'de sporun daha ileri gitmesi umudunu kaybettiğim günden beri...
Ben sorularıma cevap aramayı kenara ittim...
***
Yolda okuduğum ulusal bir gazetede geçen seneye göre seyirci ortalamasının arttığı yazıyordu. Ancak futbolun canına okunduğu ülkede, şuana kadar taraftar ortalamasının 7 binin altında kaldığını da küçük bir spota gizlenmişti.
Passolig denilen icadı çıkaranların tribün cezasını kaldıramaya yönelik çözüm bulamamasında ki tezatlığı bulmayı yine her zaman olduğu gibi okuyucuya bırakmışlardı.
Amacın sadece para olduğu yerde, değerlerin yerle bir olduğunu zaten biliyoruz.
Ve birilerinin hala ceza kesmenin yamacında oturduğunu da...
Yerlerde gezinen futbolumuza asıl darbeyi vuranlarında onlar olduğunu aynen bildiğimiz gibi...

UYUTULMUYOR MUYUZ?
Bir süre dalıp yürüdükten sonra; amatör maçın oynanacağı sahaya adımımı attığımı fark ettim. Ve dedim ki "Ne yaparsanız yapın. Büyük olarak adlandırılan kentlerde spor adına bilinçli ve projeli çalışma ile yatırım yapmadıkça başarıyı elde etmeyi hayal bile edemezsiniz"
Sonra düşündüm ve ağlanacak halimize tebessüm ettim.
Diyeceksiniz ki ne oldu?
Acı olan şu ki; bu şehirde özellikle futbolun geleceği için bir şeyler yapmak adına kimsenin bir hayali bile yoktu"
O yüzden konuyu hakemin başlama düdüğüyle kapattım. Ve içimi kaplayan sıkıntı ve dertleri unutmak adına kendime oyuna bıraktım.
Ve dedim ki boş ver...
Zaten bu ülkede hepimiz futbolun büyüsüyle uyutulmuyor muyuz?

DOĞRUYA DOĞRU
Eskiden biriktirdiğim kartpostallarda benim için bütün futbolcular adamdı.
Tüm takımların kadrolarını ezbere sayardık. Ve hepsine de ayrı ayrı saygı duyardık.
Bu adamlardan biri de Alpay Özalan'dı.
Hırçındı. Sahada asabiydi ama ortaya koyduğu yürekten performansıyla hep bir saygınlığı vardı.
Hafta başında katıldığı programda yine dinledim kendisini.
İki dirhem bir mızıkçıyı oynamadı.
Kendi hatalarını kabul etmesi, hakem hatalarından dert yanmasının dahi önüne geçti.
En önemlisi samimiydi. Ama hala acemiydi.
Ve öyle ki yönetimsel konularda dahi kendini öne attı.
Ama anlayacağınız doğruya doğruydu...
İşte bu yüzden Alpay hocaya biraz daha zaman tanınması gerektiğini düşünüyorum.
İyi ya da kötü; teknik direktörlük bizim ülkemizde tabelayla alakalı, biliyorum. Eskişehirspor'un bu sene başarılı olma zorunluluğunun da farkındayım.
Ancak bu önümüzde ki 3 maçlık dik açılı üçgeni iyi atlatırsa; Özalan'ın Eskişehirspor'da sonuna kadar gideceğine inanıyorum.
Aynı Eskişehirspor'un her şartta şampiyon olacağına inandığım gibi...
ŞİMDİ REKLAMLAR...
Futbol Federasyonu'nun sitesinde Eskişehirspor takımını inceliyorum. Bir baktım ki
bazı oyuncuların geçmişi bir hayli dikkat çekici.
Transferde bu kulüpte bir şeyler doğru yapılamaz mı diye soracaktım, vazgeçtim.
Yaratılan düzenin köklerinin çok daha da geçmişe dayandığını anladım.
Şimdilerde fazla forma şansı bulamayan Enes Can Akgün'ün geçen sezon sadece 1 maçının olduğunu gördüm. O da bölgesel Amatör Lig terfi müsabakası...
1993 doğumlu İbrahim Halil Keskin'i duyanınız vardır eminim...
Bu genç oyuncumuzun Şanlıurfa Polisgücü'nde 2009 yılında lisansı vizelenmiş.2016'da Eskişehirspor'da profesyonel yapılmış. Ama can alıcı kısmına hazır olun!
Bu çocuğun 7 yıllık futbolculuk hayatında TFF'ye işleyen bir tane resmi maçı yok. Alt yapı düzeyinde bile yok!
Aman durun. Sakın tepki vermeyin!
Eskişehirspor bu süreçte zarar görmesin. Alt yapıda profesyonel olmayı bekleyen gençlerimiz biraz daha beklesin. Ya da hemen torpil arayışlarına girsin.
Şimdi reklamlar!

BU ÜLKEDE KULÜPLERİN
GELECEĞİ NASI GELECEK?
Eskiden her transfer dediğin genelde değerini bulurdu futbol sahasında.
Futbol okulları yoktu, altyapı masalları sadece genç takımla sınırlıydı.
Altyapıdan ne futbolcular çıkardı.
Sahalar çoğaldıkça üretimin artacağını zannedenler, işin içine parayı sokunca resmen üretimi sektelediler.
Vicdan eksperleri de kayboldu.
Gerçekten altyapıya değer veren tribün bilinci de yaratılan düzende skor tabelasında yok oldu.
***
Şimdi bu kadar başarılı saydığımız transfer sürecine bakıyorum da.
Adamcılığın ve kayırmacılığın gazabına uğramış gençler ülkesinde, gelecek nasıl gelecek?
O yetenekli gençleri nerede bulacağız?
Yine gurbetçi mezarlığına mı bakacağız?
Ortadan kaldırılan mahallelerde ki spor alanlarının enkazına mı koşacağız?
Yoksa günü kurtaran yöneticiliğin iki dudak arasından çıkana mı inanacağız?
***
Hiçbir şeyin adaleti kalmadı.
Vicdanların bile!
O yüzden transferde "yerli gençlik galerileri" bile ikinci el üzerinden işlem görürken.
Arkası güçlüler yıllardır Eskişehirspor'un ekmeğini yiyor ve gidiyor.
Ama en önemlisi, insanlar işine geleni istediği biçimde görüyor.
***
Sonra diyoruz ki;
Bizim ülkemizde hakemler çok kötü ve kadın olmalı.
Adam gibi erkekçe maç yönetenler o kadar azaldı ki!
Peki ya kulüpleri yönetenler?

Önceki ve Sonraki Yazılar
(ANALİZ) Behçet ALBAYRAK Arşivi