Her ne kadar süreç ilerledikçe bu sıkıntı ortadan kalkmış gibi görünüyorsa da, yaşananlardan dolayı sorumlulara bilenenlerin," bunun hesabını sandıkta göstereceğiz" tavırları devam ediyor.
Bu arada...
Odunpazarı adaylığı meselesi yüzünden yaşanan sıkıntıların daha da kötüsünün meclis listelerinde yaşanacağı öngörüsü konuşulmaya başlandı.
Parti ve Belediye çevresinde söylenilenlere bakılırsa, CHP'nin Odunpazarı ve Tepebaşı meclis listelerine son şekil veriliyormuş.
Hazırlanan listelerde ise, özellikle Serdar Taci Zengin, Erkan Uçkan, Erdoğan Aydoğmuş, Abdullah Okutucu, Niyazi Çetin, Erdal Caferoğlu, İbrahim Arslan, B.Sıtkı Saraç, H.Hüseyin Bolat, Nuray Akçasoy, Mehmet Uzun,Hüseyin Erdemir ve Fuat Gürcüoğlu isimlerinin ya Kontenjan aday, ya da liste başlarında yer almaları, bunların yanı sıra, CHP yönetiminden istifa eden 4 kişiden ikisi, yani Sinan Özkar ve Aydın Ünlüce'nin de meclis üye listesinin üst sırasında yer alacakları kesinleşmiş.
CHP'nin, "Eğitim programına katılmayanların aday olamayacak" genelgesinden sonra, tamamına yakınının, söz konusu eğitim programına katılmamış isimlerin meclis listelerinde olmasının, partide ikinci bir sıkıntı yaratacağı şimdiden söyleniyor.
Sonuç olarak...
CHP de Odunpazarı adaylığı sancılı geçti.
Sancı halen de sona ermiş değil.
Söylenenler doğruyu yansıtıyorsa, önümüzdeki günler içinde açıklanacak olan meclis listeleri de, içindeki isimler nedeniyle mevcut sıkıntıyı arttıracak cinsten.
......

Seçim büroları
Mahalli seçimlere 75 günlük bir süre kaldı.
Partiler ve adayları mahalli seçimler için kolları sıvadı.
Şu anda, hangi caddeye girseniz, hangi sokağa dalsanız karşınıza mutlaka bir partinin yada Belediye Başkan adayının seçim bürosu çıkıyor.
Zaten, caddenin başında bile olsanız, ilerde seçim bürosunun olduğunu rahatlıkla anlıyorsunuz.
Çünkü...
Önü balon ve bayraklarla kaplı, vitrinler ise adayların resmi ve partilerinin dev amblemleriyle.
Anlayacağınız.
Şehir merkezinde ne kadar boş dükkan varsa, tamamı Partilerin ve Belediye başkan adaylarının seçim bürosu olmuş durumda.
Önümüzdeki günlerde...
yani seçim tarihi yaklaştıkça, bu seçim bürolarının sayıları daha da artacak.
Neredeyse iki adımda bir, seçim bürosuna rastlayacaksınız.
Böylece, seçimin havası daha da hissedilir olacak.
Olacak olmasına da...
birbiri ardına açılan bu seçim bürolarının ne işe yaradığını hala anlamış değiliz.
Boş bir dükkan, ücretli ya da ücretsiz tutuluyor.
Vitrinleri, Belediye başkan adaylarının resimleriyle donatılıyor.
İçine üç-beş sandalye ve bir görevli konuluyor.
Bir de, gelip gidenler için çay kahve ikramı yapılıyor.
Hepsi bu kadar.
Belediye başkan adayı, seçim bürosuna doğru dürüst uğrayamıyor.
Düzenli toplantılar yapılamıyor.
Mahallede seçim bürosu var mı? Var.
Sadece var olması için açılıyor.
Sanmıyoruz ki hiçbir seçmen;
-"Bu adam buraya seçim bürosu açtı. Gidip ona oy vereyim" diye düşünsün.
O halde, partiler ve adaylar hemen her mahallede seçim bürosu açmakta niye bu kadar ısrar ediyor?
İşte bu sorunun cevabını aramamıza rağmen bulamıyoruz.
Herhalde birbirlerinden etkileniyor ve;
-"O açtı biz de açmalıyız" diye düşünüyor.
Bu nedenle de, her seçim öncesi deliler gibi seçim bürosu açma işi...
Böyle gelmiş böyle gidiyor...
......

Oyları birbirlerine gidecek
CHP'nin Odunpazarı adayı Kazım Kurt.
Şeker Mahallesi Sıraevler'de oturuyor.
Yani...
Tepebaşı bölgesinde.
Tepebaşı Belediye Başkanı ve CHP Tepebaşı adayı Ahmet Ataç ise, Karacaşehir'de ikamet ediyor.
Yani: Odunpazarı bölgesinde.
Önümüzdeki mahalli seçimlerde CHP'nin Odunpazarı adayı Kazım Kurt, kendisine oy veremeyecek.
Aynı şekilde.
CHP nin Tepebaşı adayı Ahmet Ataç da Tepebaşı bölgesinde ikamet etmediği için kendisine oy atamayacak.
Kazım Kurt'un oyu Ahmet Ataç'a, Ahmet Ataç'ın oyu da Kazım Kurt'a gidecek.
CHP'nin Büyükşehir adayı olan Yılmaz Büyükerşen'in oyu da, Odunpazarı bölgesinde oturduğu için Kazım Kut'a gitmiş olacak
.......

BİRAZ DA
GÜLMEK LAZIM
Tatil köyünde bir Amerikalı ile tanışan Türk işadamı adamı sohbet ediyorlar.
Bizimki anlatıyor:
- Böyle bir tatil aklımdan bile geçmezdi. Bir yangın fabrikamı kül etti. Sigorta paramı ödeyince, "Oğlum dedim, bunca yıl eşek gibi çalıştın da ne oldu? Şimdi tatil zamanı", dedim ve bu tatile çıktım.
"Tesadüfe bak", demiş Amerikalı... "Benim de çok iyi iş yapan bir restoranım vardı. Bir kasırga taş üstünde taş bırakmadı. Sigorta paramı ödeyince ben de bu tatile karar verdim."
Epey bir zaman geçtikten sonra, sessizliği bizim iş adamı bozmuş:
- Yahu anlatsana, sen kasırgayı nasıl başlattın?