
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
ASİMETRİK-PSİKOLOJİK HAREKET
CİA Başkanlarından George J. TENET, terör konusunda, CİA' nın zaaflarını kabul etti. Ve görevi bıraktı. Emekli oldu, bu süreyi de ABD üniversitelerinde konferans vererek geçiriyor. Mesleğinden ve kendi hayatından yola çıkarak, gençlere "NİTELİKLİ BİR YAŞAMIN" sırlarını açıklıyor.
George J.TENET, " Özgü bir toplum olmak olan casusluk mesleğinden biliyorum ki hayatta önemli olan, ne "ZEK", ne "PARA", ne "ŞÖHRET" ne de "ATLATİK" olmaktır. Önemli olan benimseyeceğin inanç ve insani değerlerdir. Bunlara, yüreğinde vereceğin yerdir. Ve bunları sonuna kadar savunmaya, her an hazır olmaktır." demiştir. George J. TENET, " ülkenin çıkarlarını savunanlara ve o uğurda kendisini feda etmiş olanlara, her fırsatta saygını göster. Bunu, kendi öz çabalarını da onlarınkine ekleyerek ortaya koy. ORDUNUN ve KAMUNUN " esenliği için çalışanlara, destek olmak en kutsal görevdir." İfadeleri ile ordunun, bir millet için ne ifade ettiğini en güzel şekilde tanımlamıştır.
Ne var ki son yıllarda, ülkemizde, bu gerçekler sürekli göz ardı ediliyor. Bir hiç uğruna, değerlerimiz, kurumlarımız, özellikle de Türk Silahlı Kuvvetleri yıpratılmaya çalışılıyor. TSK' yı, karalama ve kirletme faaliyetleri, medya üzerinden TSK' ya yönelik psikolojik harekât tüm hızıyla sürüyor. Genelkurmay Başkanı' nın, tanımı ile de TSK' ya karşı, "ASİMETRİK-PSİKOLOJİK HAREKT" yapılıyor.
Öte yandan Meclis'ten, alelacele veya yangından mal kaçırır gibi, bir gece yarısı operasyonu yaparak, Genelkurmay Başkanı' nın, ısrarla vurguladığı ifadesinin tam aksine, hakkında terör, çete veya anayasal düzene karşı suç iddiası olan askerlerin, sivil mahkemede yargılanmasını sağlayacak, bir yasa çıkarması, var olan gerginliği daha da artıracak niteliktedir. Bu hareket, İktidarın, TSK ile inatlaşma stratejisinde, ısrarcı olduğunu gösterdi. Oysa iktidarla, TSK arasında oluşacak bir çekişme ve çatışma, ülkeye yarar değil zarar getirir.
Ak Parti, askerlerin, sivil mahkemelerde yargılanmasının önünü açan yasayı çıkarmadan evvel muhalefet ve Genelkurmayla diyalog kursa, onlarında fikirleri almış olsa idi bugün yaşananların hiçbiri olmayacaktı. Çağımızda sorunların çözümünde, öncelikli olan " ORTAK AKIL", "ORTAK PAYDA", "TOPLUM KATILIMI" gibi kavramlar, AK parti iktidarı ve muhalefet tarafından, sürekli göz ardı ediliyor. Yasama organı da yasa yaparken, kurum/kuruluşların, görüşlerini yeteri kadar dikkate almıyor.
Öte yandan dünyadaki hemen bütün ülkelerde, askerlik hizmetinin özelliği nedeniyle "askeri mahkemelerin" olmasına rağmen, siyasilerin ve bazı medyanın, Askeri hâkim ve savcılara karşı, tavır alması veya onların, aldıkları kararlara karşı, tereddüt içinde olmaları, art niyet değil de nedir?
Ayrıca askeri savcılık, malum belge ile ilgili gerekli araştırma ve soruşturmaları yapmış ve konuyu sivil yargıya havale etmişti. Yargı, belge veya kâğıt parçası ile gerekli araştırmaları yapacak, gerçekleri de ortaya çıkaracaktı. Ancak konun yargıya intikal etmesine rağmen medya ve siyasiler, kâğıt parçası veya belge üzerinde, yorum yapmaya ısrarla devam ediyorlar. İktidar da asker kişiler hakkındaki soruşturmanın, sivil yargı tarafından yürütülmesini sağlayacak, yasa değişikliğini, gece yarısı meclisten geçirerek, askeri yargıya güvenleri olmadığını gösteriyorlar. Oysa Başbakan Sayın Erdoğan, " "Kurumlarımızın birbirine güveni tamdır." mesajını kamuoyu ile paylaşıyor.
Diğer yandan bir fotokopi ile "irticaya karşı eylem planı" ortaya çıkarıldı. Ancak belge kabul edilemeyeceği Askeri Savcılığın yaptığı soruşturma sonunda belli oldu. Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, TBMM Başkanı Köksal Toptan gibi hukukçu siyasetçilerin de "belge kabul edilemez" dedi. Askeri Savcılık da "belgegeçerli olmadığı için kovuşturmaya gerek görülmedi" raporu verdiği halde, Albay Dursun Çiçek, sivil mahkeme tarafından delil de sayılmayan telefon konuşmaları gerekçe gösterilerek tutuklandı. 18 saat sonrada bırakıldı. Bu tablo hem sivil, hem de askeri yargı karalarını, kamuoyunda tartışmalı hale getirdi. Oysa yargı bağımsız olduktan ve doğru kararlar verdikten sonra, askeri ve sivil olmuş ne fark eder?
Türk halkı, artık gerçekleri görmelidir. AB, dış ve iç odaklar için sorun, ne kâğıt parçası, ne de insan hakları ve demokrasidir. Bu unsurlar, bahane edilerek, asıl hedef AB, dış ve iç şer odakların, senaryoları önünde ciddi engel teşkil eden, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni, yıpratarak etkisiz hale getirmektir.
Ayrıca AB, dış ve iç şer odakların amaçları, net ve açıktır. Türk vatanı, milleti, rejimi Atatürkçülüğün, demokrasi ve devletin de teminatı olan, Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratmak, iç hiyerarşik yapısını, ülke genelinde ve bünyesin var olan güveni, ortadan kaldırarak, TSK' yı, etkisiz hale getirmektir. Oysa Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratmak ve etkisiz hale getirmek, vatana ve Türk Milleti'ne ihanetten başka bir şey değildir.