
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Aslında 180 derece dönüş yapanları yazacaktık ama...
Sezar: Saçlarının dökülmesinden nefret edermiş. Bunu psikolojik sorun haline getirmiş. Zafer kazanan bir general olur olmaz, defne yapraklarından taç yapıp, dökülen saçlarını kapatmaya çalışırmış. Bir müddet sonra herkesin defne yapraklarından taç giymesini zorunlu hale getirmiş. Kısacası; o dönemde kafaya takılan defneyapraklarından taçlar, Sezar'ın saç dökülmesine karşı bulduğu bir yöntemmiş.
Michelangelo: Üzerine para yatırdığı tenis oyuncusunu, kaybettiği için tartışırken öldürmüş. Bunun sonucunda da Napoli'ye kaçmak zorunda kalmış. Yani; Ünlü sanatçı aslında bir katilmiş.
Napolyon: Sürekli lekeli elbiselerle dolaşırmış.Üzerine her defasında yemek ve mürekkep dökermiş.Bunun yanı sıra, günün büyük bir bölümünü yatağında oturarak geçirirmiş.
Picasso: Parayı çok severmiş ve parasını evde bırakma fikrine bir türlü katlanamazmış. Atletinin içine güvenlik zinciri ile tutturulan büyük cüzdanlar yaptırır, tüm parasını üzerinde taşırmış.
Şimdi bu yazdıklarımızı okuduğunuzda kendi kendinize;
-"Haydaaa. Bunlar da nereden çıktı şimdi? Eskişehir'in o kadar gündemi varken, Sezar'ın saçından, Picasso'nun parasından söz etmek de neyin nesi?" dediğinizi duyar gibiyim.
Anlatayım o zaman...
Biliyorsunuz, önümüzde Odaların seçimi ve Eskişehirspor kongresi var.
Bu süreç nedeniyle ortada kimin kimi desteklediğine dair tuhaf bir durum da var.
Ak partililer CHP'lileri, CHP liler Ak partili olduğu bilinen insanları destekliyor bu seçimlerde.
Dahası...
Dün kanlı bıçaklı olanlar, bugün kol kola, dün aralarından su bile sızmayanlar, bugün karşı karşıya bulunuyor.
Aslında klavyenin başına geçtiğimizde, bu tuhaf durum ile ilgili bir saptamada bulunacaktık.
İmkansız olmasına rağmen birilerinin niçin başka birilerini desteklediğini anlatacaktın uzun uzadıya.
Kimin hangi gerekçeyle dün kavga ettiği insanın yanında yer aldığını, hangi gerekçeyle kardeş gibi olan ilişkilerin bu gün düşmanlığa döndüğünü ifade edecektik dilimiz döndüğünce...
Ama vaz geçtik bu niyetimizden.
Çünkü samimi olmayan bu insanların ilerde 180 derece dönüş yapabilecekleri geldi aklımıza.
Öyle ya...
Dün söylediğini bu gün reddeden insanların, yarın bu söylediklerini de inkar edebilecekleri aşikardı.
O yüzden...
Okurları bari bu tür samimiyetsiz davranışlarda bulunanların yaptığı saçmalıklarla meşgul etmeyelim istedik.
O yüzden girdik Sezar'dan, Michelangelo'dan, Napolyon'dan...
Hiç olmazsa, yazıyı okuyanların aklında yararlı birer bilgi kalsın istedik.
Dün yaptıklarının bugün tam aksini yapıp, bundan da hiç mi hiç rahatsızlık duymayan insanları anlatsaydık eğer bu yazıda...
Hiçbir faydası olmayacaktı okuyana...
Gerçekten inanın buna...
----------------------------------------------
8 Mart'tan hatıralarda kalanlar
8 Mart dünya Kadınlar gününü geride bıraktık.
Eskişehir'de olağanüstü bir gündü 8 Mart dünya Kadınlar günü.
Sabahın erken saatlerinden başlayıp, gecenin geç saatlerine kadar sayısız etkinlik düzenlendi.
8 Mart dünya Kadınlar gününden geriye ise, Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç'ın kırdığı rekor kaldı.
Zira...
Ahmet Ataç, kendisinin de çok büyük değer verdiğini bildiğimiz 8 Mart Dünya Kadınlar gününü kadınlar açısından önem taşıyan bir dizi etkinlikle kutladı.
Sadece o gün için yaklaşık 2 Bin Eskişehirli kadın ile bir araya gelen tek tek karanfil verip, günlerini kutlayan Ataç, bize göre bir rekora da imzasını attı.
Şehit annelerinden, çalışan kadınlara kadar kendisine gösterilen sevgi de, 8 Mart'tan geriye hatırlarda kalanlar arasındaydı...
-----------------------------------
Bari biraz olsun değiştirseydiniz
Büyükşehir Belediyesinin yıllardır çıkartmış olduğu bir gazete var.
Her ne kadar "Bülten" ismiyle çıksa da, bu resmen bir gazete.
Son yıllara gelininceye kadar belirli aralıklarla çıkıyor, naylon poşetle kaplandıktan sonra tek tek evlere dağıtılıyordu.
Genellikle de içinde Büyükşehir Belediyesinin yapmış olduğu hizmetler yer alıyordu.
Büyükşehir belediyesinin "Bizim Şehir" isimli bu gazetesi pek çok eleştiri aldı.
Eleştirenlerin başında da, iktidar partisinin Eskişehir'deki aktörleri geliyordu.
Dün, bir tekel bayiden alışveriş yaparken gördük benzeri bir gazeteyi.
Bu kez Odunpazarı Belediyesi çıkartmış.
Boyutundan, kâğıdına, sayfa düzeninden poşetlenmesine kadar Büyükşehir Belediyesinin "Bizim Şehir" gazetesiyle tıpatıp aynı.
Sadece ismi değişik.
Büyükşehir'in çıkarttığı derginin ismi "Bizim Şehir", Odunpazarı Belediyesinin çıkarttığı derginin ismi ise "Odunpazarı"
Kapatın başlıklarını, aynı dergi zannedersiniz.
Her zaman ilk yapılan gerçek, sonradan yapılan taklittir.
Gazete konusunda Odunpazarı sanki Büyükşehir'in gazetesini resmen birebir taklit etmiş.
İnsan hiç mi bir tarafında bir değişiklik yapmaz?
İsterseniz alın iki dergiyi, koyun yan yana bunu açıkça göreceksiniz.
O nedenle...
İlerde "Odunpazarı çıkardığı gazete ile Büyükşehir'i taklit etmiş" derlerse, hiç alınmasınlar.
Çünkü resmen öyle olmuş.
İlerde Odunpazarı'nın çıkarttığı gazete eleştirilirse, yine alınmasınlar.
Çünkü...
Bugüne kadar hep onlar Büyükşehir'i "Gazete çıkartıyor, paralar oralara gidiyor" diye eleştiriyordu...