Kadınlar Günü’nün tarihi 1857’ye dayanıyor.

ABD’de düşük ücretle çalışan kadın işçilerin isyanı ile başlıyor bugün.

Ve o günden bu yana kadınların direnişinin bir sembolu olarak kutlanageliyor.

+++

Bizim ülkemizde ise kadınlar günü maalesef ki, farklı sorunların tartışıldığı bir gün olarak geçiriliyor.

Ahmet Ataç, bugüne dair yayımladığı mesajda bunu çok iyi irdelemiş.

Demiş ki;

“…5 Aralık 1934 tarihinde Büyük önder Atatürk tarafından seçme ve seçilme hakkına kavuşan kadınlarımız, ne yazık ki bugün ülke yönetiminde arzu edilen noktada olmadıkları gibi töre cinayetlerinin, şiddetin, hukuksuzlukların kurbanı olmaya da devam ediyorlar.

Bu bağlamda 8 Mart tarihine bir kutlama günü değil, bir mücadele günü olarak bakmalıyız.

Ulu önder’imizin de dediği gibi;

“Bir toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur.

Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur...”

+++

üzerine çok fazla yorum yapacak bir söz kalmıyor.

Bugünkü gelişmiş ülkere göre, kadınlara pek çok hakkı çok önceden veren ülkemiz;

Bugün o ülkelere göre kadınlarını çok farklı ve büyük sorunlarla baş başa bıraktı.

Kadına daha çok sosyal hakları konuşacağımız bir dönemde, malesef ki ülke olarak kadına yönelik cinayetleri, istismarları ve şiddeti konuşuyoruz.

Bu sorunlara çare arıyoruz.

Ve gün geçtikçe tüm bunlara rağmen bu sorunların dağ gibi büyümeye devam ettiğini görüyoruz.

+++

Kısacası;

Kadına hak ettiği değeri çok önceden veren bir ülkenin kadınları, bugün mevcut sorunları yaşamamalı.

Meselelerini çözen ve geleceğe artık daha güvenli ve haklarıyla yürüyen Türk Kadınları görmek dileğimiz.

Bu vesile ile tüm kadınlarımızın gününü kutluyoruz…

*******************

BİRDE İSTASYON PARKINA BAKILSA!

İptal edilen paralı park yerlerine ilişkin  dünkü yazımız bir hayli dikkat çekti.

Pek çok telefon ve mesaj aldık.

Posta kotumuza gelen bir elektronik postayı da buradan okurlarımıza sunalım istedik.

“Sedat Bey, şu isteğimizi de halkın beklentisi olarak iletebilir misiniz?” diye başlayan mektup şöyle;

“Bugünkü yazınıza benzer bir konu daha var.

Adına Eskişehir İstasyonu dediğimiz ama "metro durağından" farksız olan yapının Hoşnudiye tarafıyla ilgili.

Biliyorsunuz güzel bir düzenleme yapıldı.

Otoparkı falan harika oldu.

Ancak otopark ücretli hale geldi.

Ve şu an otopark bomboş dururken, o cadde boydan boya araç parkıyla doldu.

O cadde de dağ taş araç oldu.

Boş delik bulan aracını soktu ve büyük bir düzensizlik var.

Yani şuraya bir düzenleme getirsinler.

Cadde üzerine park yasağı getirip, otopark ücretini epey makul bir fiyata çekebilirler.

Şu işi Eskişehir’de bir türlü beceremiyoruz.”

Efendim, yetkilisine iletmesi bizden…