
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
ATATÜRK' Ü MİNNETLE ANIYORUZ
Atatürk'ün, ebediyete intikalinin, 78 yıldönümünde, yurdumuzda törenlerle anılacaktır. Son yıllarda, hız kazanan ve ülkemiz açısından da büyük tehlike arz eden yıkıcı, bölücü ve gerici, faaliyetler karşından, onun fikir ve düşüncelerine, ne kadar ihtiyacımız olduğu da ortadadır.
Atatürk, "Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir." demesine rağmen, ortama "POLİTİK" ve "ELİT" güçler hâkim oldu. Padişahlık kaldırıldı ama çok partili dönemde, "Cumhuriyet Padişahları", boy gösterdi. Millet olarak da yıllarca, aynı isimlere, layık ve mahkûm olduk.
Oysa ATATÜRK' göre, parlamento üyelerini halk, doğrudan doğruya ve hiçbir aracı olmadan kendisi seçecektir. Üyelerin seçiminde, aracılığı, ne devletin yürütme kurumu olan hükümet, ne de partiler yapabilir. Çünkü halk, değer verdiği ve kendisinden de hizmet beklediği kişileri, bizzat kendisi seçecektir.
Ayrıca ülkemizde, yapılan her seçimde, gerek adaylar, gerekse partilerin tabanında ciddi sıkıntılar var. Yıllardır, siyasi partilerin, kendi iç bünyesinde, parti içi demokrasi olmaması, sürekli sıkıntı yarattı. Siyasi partiler, demokrasiyle beraber vardır ama siyasi partilerde, parti içi demokrasi olmadığı gibi, ortama liderler hakimdir.
Şu bir gerçek ki, yıllarca Atatürk, hep gündemde oldu. Her başı sıkışanda, ona inanmadığı halde, kalkan yaptı. Gerçek anlamda yorumlayan, çok az insan oldu. Çünkü Atatürk'ün, fikir ve düşüncelerini yorumlarken, nesnel, gerçekçi ve bilimsel olmak gerekirdi.
Atatürk, milliyetçi bir insandı. Ancak, O'nun milliyetçi düşüncesinde, ırkçı, ümmetçi, kafatasçı, gibi, kavramlara yer yoktu. Bilakis, O'nun düşüncelerinde, Türk halkını birleştirici, bütünleştirici, bilimsel, akılcı ve gerçekçi kavramlara yer vardı.
Hayatı boyunca, ulusal ve uluslararası barıştan yana oldu. Tüm insanların, barış, huzur ve refah içinde yaşamasını istedi. "Yurtta barış, dünyada barış " özdeyişiyle de, bugünkü ve gelecek nesillere hedefi gösterdi.
Atatürk, ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel alanlarda, etkili, köklü devrimler yaptı. Bilimsel ve akılcı düşünceyi, devlete ve topluma egemen kıldı.
Atatürk, gerçeğin adamıydı. Nerde ne yaptı, neye karar verdi ise daima en iyisini yapmış, en hayırlısına da karar vermiştir. Ayrıca Atatürkçülüğün, ilkeleri de, birden bire ortaya çıkmadı. Bu ilkeler, tarihsel bir gelişim izledi ve Atatürk ideolojisi de zamanla oluştu.
Atatürk' e göre, tam bağımsızlık, millet ve devlet olmanın olmazsa olmaz koşuludur. Nitekim Atatürk, " tam bağımsızlık dendiği zaman, elbette siyasi, mali, iktisadi, adli, askeri, kültürel ve benzeri her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan mahrumiyet, millet ve memleketin gerçek manasıyla bütün bağımsızlıktan mahrumiyet demektir. Biz, bunu temin etmeden barış ve sükûna erişeceğimiz inancında değiliz " diyerek, bugünkü ve gelecek nesli uyardı.
Diğer taraftan, Atatürk, askerlikte, siyasette, inkılâpçılıkta ve fikri mücadelede, emsali nadir bir dehadır. Tarihin, büyük tanıdığı şahsiyetlerle mukayese yapıldığı zaman, bariz üstünlükleri, göze çarpmaktadır. Çünkü o hem fikir, hem de hareket adamıdır.
Atatürk bir dahiydi. 1916-1922 yılları arasında İngiliz Hükümetinde Başbakanlık görevini üstlenmiş olan Lloyd George'un Mustafa Kemal Atatürk hakkında "İnsanlık tarihi birkaç yüzyılda bir dahi yetiştirebiliyor. Şu talihsizliğimize bakınız ki Küçük Asya'da çıktı. Hem de bize karşı.. Elden ne gelebilirdi?" demiştir.
Atatürk, ilim ve bilimi, Türk Milletinin varlığı için zorunlu görmüş ve " Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için, en gerçek yol göstericisi ilimdir, fendir. İlim ve fennin dışında, yol gösterici aramak gaflettir, cahilliktir, doğru yoldan sapmaktır. " diyerek gerçek yolu gösterdi.
Atatürk, tek adam idaresine de karşı çıkmıştır. Nitekim Atatürk, " Tarihimizin en mesut devresi, hükümdarlarımızın halife olmadıkları zamanlardır. Bir Türk padişahı, hilafeti, her nasılsa kendisine mal etmek için nüfuzunu, itiyadını, servetini kullandı. Bu, sırf bir tesadüf eseridir... Hilafet demek, idare, hükümet demektir. Hakikaten vazifesini yapmak, bütün Müslüman milletlerini idare etmek isteyen bir halife, buna nasıl muvaffak olur? İtiraf edeyim ki bu şartlar içinde, beni halife tayin etseler istifamı veririm."demiştir.
Yine ATATÜRK , "Yeni Türkiye Devleti, temellerini süngüyle değil, süngünün de dayandığı ekonomi ile kuracaktır. Yeni Türkiye Devleti, cihangir bir devlet olmayacaktır. Fakat yeni Türkiye Devleti, bir ekonomi devleti olacaktır" demiş, gereğini de yapmıştır.
Ülkesini seven, çocuk ve torunlarının geleceğini düşünen, her insanımız, tüm engel ve olumsuz gelişmelere rağmen, Atatürk devrimlerini, titizlikle korumak, ödün vermemek, yaygılaştırılması ve kökleşmesi için de, gayret ve caba göstermek zorundayız. Çünkü onun devrimlerine, fikir ve düşüncelerine, dünden daha çok, bugün ve gelecekte de muhtacız
ATATÜR' ü, minnetle, saygıyla ve giderek daha da büyüye, özlemle anıyoruz.