4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

ATEŞ DÜŞTÜĞÜ YERİ YAKAR

Başbakan Erdoğan, 'Güven bunalımı doğdu. Avrupa'dan gelecek PKK'lı grubun gelişi ertelendi' dedi ve 15 PKK' lı da, Türkiye'ye gelmeyi süresiz erteledi ama tepkiler hala sürüyor. Nitekim e-mail gönderen bir okuyucu " ... PKK' ya taviz verenlerin, kaçının çocuğu PKK ile mücadele etti veya şehit oldu. Bugün köylü ve yoksul insanlarımız, en çok şehit veren kesimdir. Biz de bunlardan biriyiz. Elbette yakınları şehit olmayanlar, şehitliğin ne anlama geldiğini, geride kalanların da ne çektiğini bilmez. Yakınlarımız şehit olur, bir defa da ölür. Ya geri de kalanlar, her gün ölür..." sözlerine katılmamak mümkün müdür?
Yıllar önce dedem de Balkan harbinde şehit düştü. Altı ay sonra da babaannem öldü. Amcamın biri bir yaşında, diğeri ise 5 yaşında, babam ise 3 yaşında yetim kaldılar. Dayılarının yanında, yoksulluk için büyüdüler. Hayatları boyunca da baba ve annesizliğin hasreti ile yaşadılar. Geçim mücadelesi yaptılar. Hatta küçük yaşta tedavi edilmeyen rahatsızlıklarının bedelini de ileri yaşlarda hayatları ile ödediler. O nedenle de PKK terörüne verilen şehitlerimizin, geride kalan dul ve yetimleri ile yakınlarının ne çektiğini en iyi bilen, onların acılarını da en fazla yüreğinde hissedenlerden biriyim.
Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit, Dul ve Yetimleri Derneklerinin ve halkımızın, ülke genelindeki protestolar halkımızın ortak sesidir. Çünkü teröristlere gösterilen muamele, terörle mücadelede, çeşitli uzuvlarını kaybeden gazileri ve şehit yakınlarını kahretti. Şehitlerin kemiklerini de sızlattı. Ayrıca gazi ve şehit yakınlarının, Devlet Övünç madalyalarını iade edeceklerini açıklamaları ise ülkemizin geleceği ve vatan savunması açısından, çok tehlikeli bir gelişmedir.
Elbette şehit yakınları ve gaziler, tepki gösterecektir. Çünkü teröristlerin serbest bırakılıp, il il dolaştırılarak, bir kahraman gibi karşılanmaları, şehit yakınlarını, gazileri ve halkımızı derinde üzdü.
Asırlardır, en çok şehidi kırsal kesimden verdik. Nitekim köylünün fedakârlığı için Büyük Önder Atatürk, " ... Yedi asırdan beri, dünyanın muhtelif taraflarına sevk ederek, kanlarını akıttığımız, kemiklerini topraklarından bıraktığımız ve yedi asırdan beri emeklerini ellerinden alıp israf eylediğimiz ve buna mukabil, daima küçük ve hor görerek mukabele ettiğimiz ve bunca fedakârlık ve ihsanlarına karşı nankörlük, küstahlık, zorbalıkla uşak derecesine indirmek istediğimiz, bu gerçek sahibin huzurunda, tam bir utanç ve saygı ile gerçek yerimiz alalım efendiler... " diyerek bir gerçeği en güzel şekilde ifade etmiştir.
Türk insanı, her şehit cenazesinde, "VATAN SAĞOLSUN" diyerek evlatlarını ebediyete uğurlar. Bu tablo, her Türk için gurur tablosudur. Ancak Irak'taki Kandil ve Mahmur bölgelerinden gelen ve savcılıkça ifadeleri alınan 34 terör örgütü, PKK üyesinden önce 29'u serbest bırakılması, 5'i TCK' nın 314. Maddesi'ne göre tutuklanmasına gerek görülmeyerek, mahkeme heyetince serbest bırakılması, sonrası da bu teröristlerin il il dolaştırılarak gövde gösterisi yapılması, devlete ve yargıya olan güveni sarstı.
Özellikle de savcı ve hakimlerin, terör sanıklarının, ayağına taşınması ve pişman olmadıklarını ve terör üyesi olduklarını açıklamalarına rağmen de serbest bırakılarak, PKK terörünün aklaması, ülke genelinde de tepki aldı. Bu gelişme karşısında, pek çok vatandaş da haklı olarak devlet ve millet hizmetine yıllarını vermiş insanların, sabaha karşı kameraman ve polisler ile yaka paça tutuklanıp, kelepçelenmelerini hatırlayarak, yapılan korkunç ayırımcılığı da tepki gösterdi. . Oysa bu insanlar, bugün bile neyle suçlandıklarını dahi bilmiyorlar.
Ayrıca Türk kamuoyu, şehit yakınları ve gaziler, mahkemenin niçin seyyar duruma getirildiği ve niçin göstermelik ifade alınarak, teröristler serbest bırakıldığı hususunda, ilgillerden açıklama bekliyor.
Türkiye, PKK terörüne, yalnız güvenlik güçlerimizin mensuplarını şehit vermedi. 100 civarında öğretmenlerimizi de şehit verdik. Teröristler tarafından görevi başında şehit edilen öğretmelerin, hemen hepsi çok genç yaşta, devletin ve milletin hizmet yolunda, can verdi. Geride onlarca, dul ve yetim bıraktılar.
Türk halkı, artık gerçekleri görmelidir. Okyanus ötesi hazırlanan bir senaryo Türkiye' nin gündemindedir. Aktörleri de ABD, AB ve Abdullah Öcalan' dır. Kürt Açılımı gereği olduğu söylenen eve dönüş projesi, binlerce şehit yakınını ve gazilerimizi, özellikle de halkımızı incitmiştir. Devlet ve yargı, özellikle de İktidar, halk nazarında güven kaybetmiştir.
Şehit yakınları, gaziler ve halkın, tepkisi haklıdır. Çünkü Ateş düştüğü yeri yakar. Ayrıca ülkemiz için, en büyük tehlike, "ETNİK" taşkınlıkların tırmanarak çatışmalara dönüşmesidir. Nitekim Elazığ' da, yaşananlar, tehlikenin ayak sesleridir. Bu gelişmeleri önlemek için de bir an önce tedbir alınmalıdır. Aksi halde YARIN ÇOK GEÇ OLABİLİR.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi