4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

ATEŞ DÜŞTÜĞÜ YERİ YAKIYOR

Pazar günü, Bolu Komando Tugayı'ndan, bölgeye geçici görevle gelen ve Şırnak 23'üncü Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı'na bağlı olarak görev yapan, 13 kişilik tim, Gabar Dağı'nda devriye görevi yaparken, kalabalık PKK'lı grubunun saldırısına uğradı. Teröristler, askerlerin üzerine el bombası atıp, ardından gizlendikleri yerlerden uzun namlulu silahlarla çapraz ateş açtı. Saldırıda timdeki 13 askerimiz şehit oldu.
Yine geçen hafta, Doğu ve Güneydoğu'daki birlikleri denetleyen Kara Kuvvetleri Komutanı Sayın Orgeneral İlker Başbuğ, Diyarbakır Valisi Hüseyin Avni Mutlu' yu ziyaretinde, birliklerin kendilerine verilen görevi büyük bir kararlılıkla, azimle ve başarıyla sürdürdüğünü gördüğünü belirterek, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti 1984-2007, bu güne kadar 23 yıl için konuşuyorum. Terör örgütüne katılım konusunda ki, bu görev kimi düşüyor? Devlete düşüyor, herkese düşüyor. Ama derseniz ki, 'Efendim 1984 ten 2007'ye, 23 yılda Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu terör örgütüne katılımlar noktasında başarılı mıdır? Hayır, başarılı olsaydık bu mücadelede sürecinin, bugünlere gelmemesi lazımdı. Başarısızdık tamam, ama son bir yıl için söylemiyorum, 23 yıllık süreci kastediyorum. Bu konuda adım atmamız gereken çok konu var." Sözlerinde, başarısızlığın, neden/nedenlerini, açık ve net olarak ortaya koymasa da adresler bellidir.
Aslında terörle mücadelede, herkese görev düşmektedir. Ayrıca terör, güvenlik güçlerine bırakılmayacak kadar da önemlidir. Ne var ki pek çok kesim, özellikle de politikacılar, Sayın Tansu Çiler hariç, bugüne kadar üzerlerine düşen görevleri gerektiği şekilde yapmadıkları gibi, üstelik bazı sözleri ile de cesaret verdiler.
Nitekim Recep Tayyip Erdoğan, " Kürt sorunu vardır. Kürt sorunu benim de sorunum " derken, Karayalçın, " Kürt sorununun Anayasa'ya yurttaşlık haklarına dayalı olarak çözmek istiyoruz" ve "Kürt realitesi vardır" diyen Süleyman Demirel veya " Avrupa'nın yolu Diyarbakır'dan geçer" cümlesini kullanan, Mesut Yılmaz, Teröristi düz ovaya indirerek siyaset yaptırmak isteyen Ağar, PKK'nın silah bırakmasını alkışlayan, ANAP Lideri Mumcu, bu sözleri ile PKK ve yandaşlarına cesaret verdiler. Bir bakıma da olayların bu boyutlara taşınmasına da neden oldular.
Öte yandan çağımızda savaşlar, artık iki devlet, ya da devletlerarasında olmuyor. Çünkü dünyada halk, özellikle de batı ülkelerindeki insanlar, savaş istemiyor. Siyasiler de, dünyadaki senaryolarını gerçekleştirmek ve çıkarlarını da korumak ve kollamak için, "TERÖR" denen beladan, örtülü olarak istifade ediyorlar. Teröre, ideolojik etnik, dinsel görüntü verilerek de sahneye sürüyorlar. .
Ayrıca PKK terörüne, para ve silah desteği vererek, Türkiye'nin başına bela eden tüm ülkeler biliniyor. Ancak siyasi otorite, bu ülkelere karşı yeterli müeyyideler düşünmediği gibi, yeteri ölçüde, tepki de göstermiyor. Maalesef siyasi irade, çok partili dönemde, "SİYASİ ÇIKARI" için, çok şeyi yanlış yaptı. Hal böyle olunca da, olmayacak sorunlar yaratıldı. Sonuçta da, hatalar kaçınılmaz oldu. Türk Milletine ve devletine de ağır faturalar ödetti. Veya Türkiye, uluslararası alanda, çok zor durumda kaldı. Dünya kamuoyu nazarında da, sürekli itibar kaybetti.
1984 yılından bugüne kadar, terörü önlemek için atılması gereken pek çok adım vardı. Ancak siyasi çıkar, bu adımların önünde en büyük engel teşkil etti. Bölgedeki feodal yapıya göz yumuldu. Bölge halkını kazanmak için sosyal, ekonomik ve psikolojik önlemlerin planlanıp, gerçekleştirilmesini gerekirdi; ancak yapılmadı. Ayrıca Askeri önlemleri geliştiren ve tüm ekonomik, sosyal ve psikolojik önlemlerin, uyumlu bir şekilde planlanıp uygulanmasını sağlayan, bir büyük strateji bir türlü gerçekleştirilemedi.
Terörle mücadeleyi, güvenlik güçleri başarıyla yürütmesine karşın, hükümet politikalarında yer alan ve bölgesel halkı kazanmada, daha önemli olan "SOSYAL", "EKONOMİK" ve "PSİKOLOJİK", önlemler yeterince geliştirilip uygulanmadı. Veya askeri önlemlerle birlikte, yeterince eşgüdüm gerçekleştirilemedi. Bugün ise vatan evlatları, her gün şehit oluyor ama siyasi otorite, sanki çok gerekli gibi, yeni anayasa ve referandumla uğraşıyor. Her terör olayında olduğu gibi, Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı ve Başbakan, yayınladıkları mesajlarda, terörle mücadele konusundaki kararlılığı vurguluyorlar. Ancak bu söylemler, dün teröre çözüm olmadı, bugün ve gelecekte olmadığı gibi, ATEŞ, DÜŞTÜĞÜ YERİ YAKIYOR...

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi