4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

AYIKLA PİRİNCİN TAŞINI!

Kangren haline gelen, "TÜRBAN" la ilgili tartışmalar, yeni anayasa ile birlikte güdeme oturdu. Ortam iyice gerildi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Yalçınkaya, "Hukukun üstünlüğünün kabul edildiği çağdaş ülkelerde, yargı organlarınca ve AİHM' ce Anayasa ve yasaların verdiği görev ve yetki çerçevesinde yasak getirilen fiiller, yasalarda, hele hele Anayasa'da değişiklikler yapılarak yasal hale getirilmemelidir" dedi. Ve Türban yasağının AİHM tarafından da kesinleştirildiğini vurguladı.
YÖK Başkanı Sayın Teziç ise "Bilindiği gibi yükseköğretim kurumlarında uygulanmakta olan türban yasağı, yüksek mahkemelerin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarıyla oluşan bir hukuki durumdur. Bu hukuki durum ortaya çıkarken, Türk yüksek mahkemelerinin, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile Atatürk ilke ve devrimleriyle oluşturduğu laik tanımı ve yorumu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından Avrupa norm ve değerleriyle de uyumlu bulunmuştur." dedi.
Başbakan Sayın Erdoğan, rektörleri sert bir şekilde eleştirdi ve ".Siyasi simge dediğiniz zaman bunun bir partiye ait olması lazım. Benim anlayışım başörtüdür, beyefendilere göre türban. Bu partinin simgesi değil mi? Diğer siyasi partilerde yok mu? Ama dert başka dert. Bunu bana söyletmeyin." diyerek tepki gösterdi.
Elbette Türkiye'de, sorunlar, öneriler ve eleştiriler karşısında, mutlaka karşı görüş ve düşünceler olacaktır. Bu doğaldır. Aynı zamanda, demokratik düşüncenin ve ortamın da gereğidir. Ancak gelişmelerde, çıkar ve gelecek hesapları varsa, tehlike kapıda demektir.
Nitekim. Türban'la ilgili sorunu yaratan da, bugün çözelim önerisi getiren de politikacılardır. Hatta Türbanla ilgili tartışmanın gündemde kalmasını isteyenlerde onlardır. Bir kesimi karşı çıkarak, diğer kesimde taraf olarak, tabanlarına mesaj gönderiyorlar. Hal böyle olunca da çözümsüzlük kaçınılmaz oluyor, Fatura da inancından dolayı başını örten kadınlarımıza ve ülkeye kesiliyor
Aslında "BAŞÖRTÜSÜ" ile ilgili tartışan kesimler, ya yeterli bilgi sahibi değiller, ya da çıkarlarına uygun düşmediği için, tartışmaları devam ettiriyorlar. Bazıları da gerçeklerin ortaya çıkmasına katlanamadıkları ve ilgisiz gibi görünmeyi yeğledikleri için, umursamaz bir tavır sergiliyorlar. En tehlikeli gelişme ise, dış ve iç şer odakların, örtülü hedef ve amaçlarına bilerek veya bilmeyerek hizmet ediyor olmalarıdır.
Ülke olarak, "Başörtüsü" ve "İmam hatip Okulları" ile ilgili tartışmaları bitirmek en azından, tansiyonu düşürmek zorundayız. Çünkü karşılıklı zıtlaşma ve dayatmalarla hiçbir yere varılamaz. Aksine, başörtüsü ile ilgili kutuplaşma, zıtlaşma toplumu daha da gerer. Nitekim de germiştir de.
Öte yandan AKP kurmayları ve Başbakan Sayın Erdoğan'ın, beyanatları değerlendirildiğinde, buzdolabına kaldırılan, YÖK ve "Başörtüsü" sorunu, yeni Anayasa Taslağı ile buzdolabından çıkartılarak tekrar ısıtılacak gibi...
Elbette "TÜRBAN' ı, simge "İmam Hatip Okulları" nı da arka bahçe olarak kullanan kesimlerle, mücadele edilmelidir. Zaten bu kesimlerle de, uzlaşma söz konusu değildir. Devlet ve toplum, bu kesimlerle uğraşmalıdır. Bunlar, hem devlete ve halkımıza, hem de İslam dinine zarar veriyorlar
Ancak, inancından dolayı başını örtenlerin, yani siyaset dışında başörtüsü ve İmam Hatip Okulları'na önem verenlerin, beklentilerine de cevap verilmesi veya isteklerinin de bir ölçüde karşılanması da gerekir.
Türkiye demokrasi ile yönetiliyor; bir hukuk ve laik devlet ise bu sorunu, taraflar uzlaşarak çözmek veya bir "ortak payda" da buluşmak mecburiyetindedir.
Elbette Türkiye' de, laik rejime sonuna kadar sahip çıkılmalı, ancak vatandaşlarının yüzüne kapıları kapatarak veya mağdur ederek olmamalıdır.
Bu alandaki uzlaşıda, bir taraf, diğer tarafa teslim olmadığı gibi, laik ve hukuk devletin kurallarına da göz yumulmayacaktır. Taraflar arasındaki ortak payda, her iki tarafında bir şeyler kazanacağı bir formüldür.
Ayrıca Siyasi iktidarların, muhalefetin ve rektörlerin görevi, ortamı germek değildir. Bilakis gerilen ortamı ortadan kaldırmaktır. Ben bilirim, en iyi biz yaparız, mantığı ile hareketler, sorunu çözmediği gibi, ülkemizi de kargaşaya sürükler. Fatura da tüm kesimlere kesilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi