(ANALİZ) Behçet ALBAYRAK

(ANALİZ) Behçet ALBAYRAK

AYNI SENERYO

Eskişehirspor, bu yıl ki kritik maçlarda hep aynı filmi izlettiriyor bizlere.
Bu senaryoyu ligin daha ikinci haftasında Kadıköy'de izlemiştik...
Trabzon'un da tozunu aldık, silkeledik ama düşüremedik.
***
Daha ilk atakta yan top zaafından kalesinde tehlike yaşasa da, bu yarıda sahada pozitif bir Eskişehirspor vardı. Rakip alana yıkılan oyunda, tek eksik goldü.
İlk yarıdaki Eskişehirspor hücumları, Trabzon defansının sabrını sınıyordu. Ama bu boşa gidiş gelişler de kan kaybettiriyordu sanki. Rakip defansın arasında eriyen pozisyonlar, final paslarının bir türlü yapılamaması, Kamara'nın yalnızlığını tüm çıplaklığıyla ortaya serdi. Trabzon'un siperine çekilmiş bir duruşu vardı ama maçın en net pozisyonunu bulan da Eskişehirspor'du.
N'Diyae'nin ayaklarından çıkan pozisyon ölüsüne inanamadım.
***
İkinci yarıda, Trabzon'da ki durgun gölgelerin, hareketlendiğini gördük. İlk yarıdaki uyuşukluğundan firar eden Trabzonspor, bir atımlık hünerini sandıktan çıkardı. Bu yarının özellikle ilk 15 dakikasında oyun temposu yüksekti ve seyir zevki iyi bir maç oldu.
Ama sonucu etki yapacak reaksiyonu gösteremeyen bir futbol anlayışı hakimdi Eskişehirspor'da.
Yaratıcılığa değil, rakibin büyük hatasını kollamaya yönelik bir oyun sisteminde, Eskişehirspor'un gol bulması da her geçen dakika daha da zorlaştı zaten.
***
Erkan Zengin'in yıpratıcı yaratıcılığı askıdaydı. Aslında Pazar gecesi Eskişehirspor'un hücum anlamında final paslarını yapamamasında Erkan Zengin'in etkisi büyüktü. Erkan sadece futbol topunu değil, takımının olgunlaşmaya müsait bütün pozisyonlarını ayaklarında çalkaladı. Topla her buluşmasında varyete yaparak, estetik açıdan göze hoş gelen hareketleriyle çok şey yapıyormuş gibi gözüken bu oyuncunun, takıma beş kuruşluk faydası olmadığı gibi çokta zararı oldu.
***
İlk yarıda Kamara ikinci yarıda Tello'nun vuruşlarını köşeden çıkartan Trabzon kalecisi Onur gecenin rotasını belirleyen kaptandı. Aslında çok şeyi kurtardı...
Trabzon'un kendine kapandığı sanılan anlarda açılmasının ardından, Eskişehirspor kalesinde bulduğu yarım pozisyonda attığı gol, adeta kamera şakası gibiydi.
Ve sonuç olarak Eskişehirspor kendi adına ligin belki de kırılma maçlarından birini yine kaybetti.
***
'Tamam' takım iyi pas yapıyor, saha içinde bütünlüğü sağlıyor ama sıradan toplarla baskı kurmanın anlamsızlığı da, sadece zamandan çalıyor. Oyunun yönünü bir türlü değiştiremeyen ve sürekli tek kanat üzerinden uçmaya çalışan Eskişehirspor'un hücum zenginliği de ne yazık ki az. Ve en büyük sıkıntı; bu takım futbolu ağır oynuyor.
Devre arasına kadar alınacak her puan artık çok daha değerli. Ve bu kadroya kaliteli oyuncuların gerekliliği gün gibi ortada. Eskişehirspor yönetimi de ara transferde gönderilecekler üzerine değil, getirilebilecekler üzerine yoğunlaşmalı.
Çünkü üst sıralarda var olmak isteyen bir takımın hep kötü zamanlarında yakaladığı Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzon gibi rakiplerinden yalnızca 1 puan almasını tesadüf mü sanıyorsunuz...
***
Son olarak;
Bu sezon futbolumuzda çok şeyler eksik.
Heyecanın önü kesik.
Hakemler yine infaz memuru!
Şiddeti tribünde aramayın, saha içindeki gaddar futbolcularda arayın. Zokora gibi.
Ayrıca futbolu milyonlarca dolarlık sektör olarak lanse etmek yetmiyor.
Ruh katmak gerekiyor.
İster güvensizlik deyin, ister adaletsizlik.
Bir şeyler futboldan öcünü alıyor sanki...
Şöyle maçlara bakıyorum da, ülke futbolunda keyif ne yazık ki sıfır...

Önceki ve Sonraki Yazılar
(ANALİZ) Behçet ALBAYRAK Arşivi