
(ANALİZ) Behçet ALBAYRAK
AZICIK İNSANSAK EĞER!
Antrenman maçından farksız bir mücadeledeydi.
Bakmayın Eskişehirspor'un bol gollü galibiyetine. Bazı isimlerin kalite olarak bu takımın formasını giymesi dahi futbolun doğasına aykırı...
Skor bazı gerçekleri örtmeye yetebiliyor olabilir ama bu takımda adam kayırmacılığın en üst seviyede olduğu gerçeği de gün gibi ortada duruyor.
Gençlerbirliği maçının hayaleti olmasına rağmen 90 dakika sahada kalan ve Tarsus'a karşı 3 gol atan Funes kendini bulmuşmuş.
Peki; saha içinde kaybettiği topları kim bulur acaba...
Böylesine bir maçta bile üretkenlikten uzak kalan bir takım gördük sahada. İlginç gelebilir ama aslında atılan gollerin şekline bakarsanız ne dediğimi daha iyi anlarsınız...
***
Eskişehirspor'un Tarsus ve hatta Beşiktaş maçından daha önemli konular var Eskişehir futbolunda...
Geçtiğimiz günlerde 'Kalite Neden Düşüyor' başlıklı yazımda amatör futbol kulüplerinin antrenman yapacak saha bulmakta sıkıntı çektiğini yazmıştım. Bu konuda birçok yöneticiden dert yanar halde telefonlar aldım.
Tüm kulüplerin ortak şikayetinden bahseden Eskişehir Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu Başkanı Sadri Atam'ın da değindiği önemli bir nokta vardı.
Eskişehirspor Alt yapı takımları birçok sahayı kullanıma almış ve bu nedenle amatör kulüplerin antrenman yapmasına büyük ölçüde engel olmuştu...
Amatör takım antrenörleri için 'Yetenek Avcısı' adı altında seminerler düzenleyenlerin amaçlarının aslında ne olduğunu şimdi daha da iyi anlıyoruz.
Peki alt yapıdaki yöneticilerin ne yaptığını anlamak mümkün mü?
Tabi ki hayır...
***
Küçük yaşta gördüğü yetenekli oyuncuları önce ailelerini ayartmak şartıyla diğer kulüplerden ucuz yollu ya da maliyetsiz kulüp bünyesine katan bir Eskişehirspor alt yapısı var. Diğer kulüplerin ne şartlarda var olmaya çalıştığının veya emeğin önemi yok!
İstedikleri maliyeti alamayan kulüpler haklı olarak oyuncu vermeye yanaşmayınca bazı beyefendiler tarafından öyle bir ortam yaratılıyor ki, gelecek vadeden oyuncusunu vermek istemeyen Eskişehirspor düşmanı ilan ediliyor...
Peki sonra ne oluyor?
Açıklayım;
Geçtiğimiz hafta sonu oynanan Akademi ligi maçlarının kadrolarını federasyon sitesinden inceledim. Meraklısı olan varsa tek tek baksın.
Eskişehirspor U14 takımında 16 Eskişehir doğumlu 2 tane şehir dışından, U15 takımında 10 Eskişehirli 8 tane farklı illerden, U16'larda 8 tane Eskişehirli 10 tane şehir dışından, U17'lerde 5'i Eskişehirli, 13'ü farklı şehirden oyuncu kadrolarda kendine yer bulmuş.
U19 takımının ilk 11'inde ise yalnızca 2 Eskişehirli oyuncu var.
Dışarıdan gelen oyuncular Salihli, Batman, Samsun, Vezirköprü, Germencik ve Şiran gibi yerlerden.
Yanlış anlaşılmayalım...
Dışarıdan oyuncu gelmesine kesinlikle karşı değiliz. Tabi ki kaliteli ve gelecek vadeden oyucular olmaları şartıyla...
Bizim derdimiz bu çocuklar neye göre ve hangi kritere göre getiriliyor?
En önemlisi dışarıdan gelenlerin kaç tanesi Eskişehirspor A takımında forma giyebilecek kapasiteye erişebilecek?
Bir milyona yaklaşan kentten A takım seviyesinde oyuncu çıkartamayanlar; Salihli'den Vezirköprü'den, Germencik'ten gelenleri mi A takıma hazırlayacak?
Bırakın Allah Aşkına...
Bunun adı göz boyayarak günü kurtarmaktır
***
Bakın; Nuri Fatih Aydın'ın Eskişehirspor'dan gönderiliş hikayesi tam bir komedidir. Artık şuanda A takımda oynayabilecek kapasitesi olduğunu tartışmıyorum. Gönderilen oyuncu 1995 doğumlu ve millidir. Onunla aynı bölgeye alınan gurbetçi Eyüp'te aynı doğumlu. Komik gelebilir ama aralarında ki fark Eyüp'ün hiç milli olmaması...
Almanya'dan futbolcu bulabilmek için kıvranan milli takımların hiçbir kategorisinde bu oyuncuya rastlanılmamış. Ama bizimkiler bulmuş...
Helal olsun...
Şehirde ki yetenekli oyuncuları tek tek toplayan Eskişehirspor alt yapısında; ne acıdır görüyoruz ki yaş grupları büyüdükçe Eskişehirli oyuncu sayısı da neredeyse yok denilecek kadar aza iniyor.
Bunun sebebini sorduğumuzda ise bu ilin oyuncularının gelişim göstermemesi olarak nitelendiriliyor.
O zaman bu ilde ki kulüplerden neden adam alınıyor?
Ve oyuncular gelişim gösteremiyorsa siz ne iş yapıyorsunuz orada diye adama sormazlar mı?
Bu yüzden bugünlerde bende dahil herkesin büyük beklentiler içinde olduğu U-12 ve U-13 takımlarının da böyle bir zihniyet nedeniyle ilerleyen yıllarda nerede olacağını tahmin etmek hiçte zor değil.
***
Burası garip bir şehir oldu zaten.
Paneller düzenlenir, günü kurtarmak adına.
Çocukları kim düşünür?
Futbola tutuklu babaları mı?
Bu ortamdan ve gelecek günlerden tedirgin olmuyorsanız, benim yazdıklarımı ciddiye almayın.
Boşa harcamayın vaktinizi!
Çocuklarınızı teslim etmek için acele edin hatta.
Kucaklarını açmış, onları bekleyen bir düzen var çünkü...
***
Merakla dinleriz işte bu yüzden Eskişehir futbolunun geçmiş yıllarını.
Acaba tekrar yakalanır mı başarılar diye özlemle bekleriz...
Sahalar çamur, insanlar değil.
Gazetelerin spor sayfalarını merakla okunurdu.
Gazetecilik toplum ahlakının da aynası.
Spor yazarlarının bir saygınlığı var.
Nereden bilelim, bir gün gazeteciliğin bu hallere düşeceğini.
Menajerlik oyunlarından futbol bilgisi edinenlerin bile gazeteci olarak anılacağını...
***
Hangi tarafından bakacağız bu şehrin futboluna?
Günü kurtaran teknik direktörlük tarafından mı? Suçu hep başka yerde arayan yöneticilik tarafından mı?
İhanetin diliyle konuşan yöneticiler, bu şehirde itibar gördükçe.
Eskişehir futbolunun gözleri yaşlı olacak.
Ne yazık ki bu kentte futbolun insani bir dili de yok.
Spor gazeteciliğinin değeri de sadece futbolla ölçülüyor.
Bu yüzden Eskişehirli bilekçimiz Evren Serhat Arslan'ın büyükler kategorisinde Ülkemiz adına elde ettiği tek Dünya Şampiyonluğu Funes Mori'nin Tarsus'a attığı sıradan 3 gol kadar değer görmüyor.
Zaten bu şehrin sporunun nesi var nesi yoksa, yöneticiler kadar bu yorumcular da zıkkımın kökü gibi yediler.
Ne mi bıraktılar geride?
Çocuklarımızı sinsice zehirleyen yılanları ve masum çocukların çalınmaya hazır gelecek yıllarını...
***
Artık herkes aynaya bakmalı. Ve "Ben bu işin neresindeyim" demeli...
Diyemiyorsanız.
Her çocuğun çalınan yılarından ve umudundan payınızı alacaksınız. Siz, biz almazsak çocuklarımız alacak!
Zannetmeyin ki, kral olmasına izin verdiğiniz yılanlar size dokunmayacak!
***
Bizlere gelince...
Medyasıyla, yazarıyla, çizeriyle...
Hepimiz bu kirli oyunun bir parçasıyız.
Hepimiz yeri geldiğinde branşı ne olursa olsun Eskişehirli bir çocuğun yok oluşundan payımızı almalıyız.
Tabiî ki azıcık insansak eğer!
( Not: Böyle yazıların artık hükmü yok ama ben yine de yazdım!.. )
::::::::::::::::::::::