Türkiye'de bazı odaklar, "devleti" suçlamayı, ülkede görülen siyasi olay ve cinayetleri de "Derin Devlete" yüklemeyi, adeta alışkanlık haline getirdi. Güvenlik güçleri ise "Günah keçisi" oldu.
Oysa dış ve iç şer odaklarının ve dünyadaki politikacıların, amaçları ortada.
Dünyada, artık politikacılar, siyasetin açmaza girdiği yerde savaşa değil, teröre başvuruyorlar. Politikalarını savaşla değil, terörle sürdürüyorlar.
Artık dünya barışını, savaştan çok terör tehdit ediyor.
Dünyada gerçek bu iken, Türkiye' de "derin devlet" kavramı, hala tartışma konusudur.
Nitekim Emekli Orgeneral Necati Özgen, "Anayasada tanımlanan devletin dışında, bir devlet oluşumunu kabul etmiyorum. Devlet zayıflatılırsa çete, mafya, aşiret ve devlet içi gizli yapılanmalar ortaya çıkar. Derin devletin olmadığına inanıyorum. Olmaması gerekir. Her ülkede böyle unsurlar vardır. Dışardan beslenen, talimat alan hainler de vardır. Bu, devletin hukuku çiğnemesini gerektirmez. Kanunsuz olaylar yapılması gerekse benim yapmam gerekirdi. 33 erimiz şehit edildiğinde, ben orada görevli idim. O zaman bile yapmadım. Hiçbir hareketimiz yasaların dışına çıkmamıştır. Hasta insanlar, hedef şaşırtıyor." diyerek bir gerçeği ortaya koydu.
Diğer yandan ABD ve AB, PKK'yı kâğıt üstünde terör örgütü sayarken, örtülü olarak da destek vermeye devam etmektedirler.
Nitekim öğretmen pilot Zafer Yıldırım'ın: "Bitlis paşanın uçağı, ABD başkanının uçaklarındandı. Buzlanmaya karşı çok iyi sistemleri vardı. Kanaatim kesinlikle sabotajdır. Ben o dönemde görevli iken, ABD'nin PKK'ya yardım paketleri attığını havadan fotoğraflayan benim. Bütün Irak'ın fotoğraflarını çekiyorduk. Üsteğmen idim. C-130 ABD nakliye uçağı altımızda idi. Gabar Dağı taraflarında Gercüş yakınlarında, ormanlık bir alan vardı. Yukardan bakınca bir kısma artı biçiminde işaretlenmişti. ABD uçağı arkasından paketler atıyordu. Uçak kamerasıyla çektik. İlgililere rapor ettim. O sarıda PKK operasyonları Gercüş ve Cudi'de yapılıyordu. " sözleri ve eski 3. Ordu Komutanı Özgen' in " ABD skorsky helikopterleri Cudi'ye yardım attı" sözleri, yoruma gerek bırakmayacak kadar açık ve nettir.
Aslında hukuksal olarak Türkiye'de, derin devlet yok. Ama bazı odaklar var olduğunu söylüyor. Pek çok faili meçhul cinayetler oldu. Derin devlet olsaydı, bütün bunlar olmazdı. Her cinayet, Türkiye'ye üzerinde oynanan oyunun bir parçasıdır.
Türkiye'deki, her siyasi olay ve cinayetin arkasında, batıdaki bazı ülkelerin derin devletlerinin olduğu bir gerçektir. Çünkü bu ülkelerdeki politikacılar, dünyadaki çıkarlarını terörle koruyup, kolluyorlar.
Nitekim Ceviz Kabuğu Programında düzenlenen ankette," "Türkiye'de yabancı derin devletlerin eylemler yaptığına inanıyor musunuz?" sorusu soruldu. Ankete gelen 8 bin 500 oyun, yüzde 99'u "evet inanıyoruz" yanıtını verdi.
Bazı ülkeler, terör örgütlerinin listesini yayınlarlar. En çok bilinen listeler, ABD, AB ve İngiltere tarafından yayınlanmış olanlardır. Türkiye ile ilgili olarak ASALA, PKK ve DHKP-C, bu listelerde yer almıştır. PKK silah bıraktıktan sonra, listeye alınmıştır. NATO nezdinde ve Rusya gibi bazı ülkelerce, PKK terörist örgüt olarak görülmemektedir. Ancak bu örgütlerle mücadele yapılmadığı gibi, örtülü olarak destek de verilmektedir.
Türk insanı, artık gerçekleri görmek zorundadır. Türkiye'de, gerçek anlamda "DERİN DEVLET" yok. Derin devlet olsa idi, Türkiye'de yaşanan pek çok siyasi cinayet meydana gelir miydi?
Türkiye'de, yabancı hegemonyası vardır. Sovyetlerle soğuk savaşta, en çok ABD yararlandı. ABD'nin kendisi adam kaybetmedi, biz kaybettik. Keşke, Türkiye'yi düşünen bir derin devlet olsa." İdi.
İçinde yaşadığımız çağda, politika-terör ilişkisi, öylesine arsız bir biçimde yürütülüyor ki, aslında bütün dünya tanıyor bu terörist politikacıları.
Maalesef günümüzde, haklı savaş-haksız savaş ayrımı yerine, haklı terör-haksız terör ayrımı yapılıyor. Onlarca kan döken terörist, bakıyorsunuz bir gün, uluslar arası konjonktürde, uygun düştüğü bölgede, dengeler öyle gerektirdiğinde, ya da büyük devletlerin işine geldiğinde, "HAKLI TERÖRİST" ilan edilip, hükümet başkanlarınca kabul ediliyor. Ne yazık ki, buna da "Siyasi çözüm " diyorlar. Oysa bu tablo insanlığın yüzkarasıdır.
