
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Başarı da başarısızlık da onlara endekslenecek...
Eskişehir'de 1 Kasım seçim sonuçları ne olursa olsun bir şeyler söylenecek.
Örneğin:
CHP 7 Haziran seçimlerinde olduğu gibi yine birinci parti çıkarsa:
-"Yılmaz Büyükerşen'in ismi seçim kazanmaya yetti" denecek.
Diğer belediye Başkanları ile Milletvekili adaylarının,hatta parti yönetimleri ve partililerin verdiği katkının esemesi bile okunmayacak.
Tersi olursa...
Yani CHP Eskişehir'de birinci parti olamazsa...
Bu kez:
-"Büyükerşen partinin dengeleriyle çok oynamamalıydı. Seçime giderken yönetimin değiştirilmesi, Erman Gölet'in partiden dışlanması, aday listesine müdahil olması böyle bir sonucu zaten yaratacaktı" denecek.
Sonuç itibarıyla...
CHP'nin Eskişehir'de seçimi kazanması da kaybetmesi de Yılmaz Büyükerşen'e bağlanacak.
Benzeri durum AK parti için de geçerli.
AK parti Eskişehir'de seçimi kazanırsa, başarı ister istemez adaylar arasında bulunan Harun Karacan'a bağlanacak.
Çünkü:
AK parti aday listesinde kaybedilen 7 Haziran seçimlerinin aday listesinden tek farkı, bu seçimde Harun Karacan'ın listede yer alması.
O yüzden...
AK parti seçimi kazansa da kaybetse de başarı ve başarısızlık bir şekilde Harun Karacan ile ilişkilendirilecek.
MHP için de durum farklı değil.
Eskişehir'de oylar artsa da birinci sıra adayı Ruhsar Remirel'den bilinecek, oylar düşse de fatura Ruhsar Demirel'e kesilecek.
Sonuç itibarıyla.
1 Kasım seçim sonuçları, CHP, AK parti ve MHP'de şimdiden ve ister istemez kişilere endekslenmiş durumda.
Başarının da mimarları onlar ilan edilecek.
Başarısızlığın faturası da onlara çıkartılacak...
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Yine anketler uçuşuyor havada...
1 Kasım seçimlerine sayılı günler kala, her seçim öncesi olduğu gibi yine yapılan kamuoyu anketleri havada uçuşmaya başladı.
Hemen her gün bir şirketin yaptırdığını söylediği bir anket sonucu yayınlanıyor.
Konu "Anket" olunca aklımıza geldi...
Yılmaz Özdil'in "Beraber yürüdük biz bu yıllarda" kitabında vardı.
Alman Prezervatif firması Türkiye pazarına girmek için geniş çaplı bir anket çalışması yapmış.
Yaklaşık 2 bin erkeğe bire bir sormuş.
Tamamına yakını 20 cm'lik kullandığını söylemiş ankette.
Bunun üzerine hazırlıklarını yapan firma, Türkiye'ye iddialı bir şekilde mal sevkiyatı yapmış.
Bir müddet sonra görülmüş ki, 20 cm'lik malların hiçbiri satılmamış.
Bunun yerine hep 15 cm likler gitmiş.
Yani...
Ankete cevap verenlerin hepsi yalan söylemiş.
Yaptırdığı ankete güvenip Türkiye'ye istenilen uzunlukta mal yığan şirket de büyük bir zarara uğramış.
İşte bu örnekle birlikte:
-"Türkiye'de anket yaparsanız, sonuçlarına da katlanmak zorundasınız" diyor kitabında Yılmaz Özdil.
Şu sıralar siyasi alanda ismi çokça duyulan anketlerin sonuçlarından ne çıkacağını bekleyenlerin haberi olsun...
Zira...
Tıpkı Yılmaz Özdil
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Bu yazının arkasında hiç kimse başka bir şey aramasın...
Uçsuz bucaksız bir ormanda azılı bir aslan yaşamaktadır. Ormandaki tüm hayvanlar, korku içindedirler. Böyle yaşamaktansa bir çare ararlar.
Düşünür, taşınır, aralarından bir heyet seçerek aslana gönderirler:
-"Ey ormanlar şahı aslan. Her gün içimizden birini yakalıyor, yiyorsun. Buna bir diyeceğimiz yok, fakat bu zahmet niye? Sen tahtında otur, biz, sana her gün içimizden birini yollarız, sen de rahatça yersin. Böylece, biz de sen de huzur içinde ömrümüzü geçiririz" derler.
Bu teklif aslanın hoşuna gider. Kabul eder. Artık her sabah bir hayvan aslana teslim olmaktadır.
Günlerden bir gün, sıra tavşana gelir, fakat o ağırdan alır.
Hayvanlar:
-"Eh ne yapalım, kısmet böyle. Çoğumuzun rahatı için birimizin ölmesi gerek. Haydi, vakit geçirmeden yola düş. Aslanı kızdırmayalım" derlerse de tavşan işi yavaştan alır, pek aldırmaz görünür. Hayvanlar telaş içindedirler. Nihayet yalvara yakara tavşanı yola düşürürler.
Tavşan, kayıtsız, seke oynaya aslanın huzuruna gelir ama vakit de bir hayli ilerlemiştir.
Açlıktan ateş püsküren aslan, kükrer;
-"Nerede kaldın, bu gecikmene sebep ne?"
Tavşan, yalancı bir telaşla terlerini siler, boynunu büker:
-"Aman efendim, ben saygıda kusur etmedim. Sabah erken yola çıktım ama diğer bir aslan yolumu kesti, elinden kurtuluncaya kadar neler çektiğimi bilemezsiniz!"
Aslanın öfkesi büsbütün başına vurur:
-"Kim bu küstah? Bu ormanda yalnız benim hükmüm geçer. Kimmiş o çabuk söyle?"
Tavşan durumdan memnun, hep öteki aslanı över, aslanın haysiyetine dokunur. Aslan dayanamaz:
-"Düş önüme göster bu alçağı" der.
Yola düşerler. Tavşan aslanı bir kuyunun başına getirir:
-"İşte sultanım, bu kuyunun içinde. Bakınız nasıl da kurulmuş."
Aslan, hırsla kuyunun içine bakar. Suda kendi aksini görür. Hırlamaya başlar, kuyudaki görüntüsü de hırlar.
Tavşan fırsatı kaçırmaz:
-"Görüyor musunuz efendim? Size nasıl da meydan okuyor!"
Aslan büsbütün hiddetlenir, gözleri döner.
-"Bir diyarda iki sultan olamaz, parçalamalıyım onu" der ve kuyuya atlar.
Her şey bitmiştir artık.
Tavşan yemyeşil çayırlarda seke seke hayvanlara kurtuluşu müjdeler.
Buradan çıkarılacak kıssadan hisse;
Gölgenizle bile kavga ederseniz, bir gün sonunuz aslan gibi olur Aslan olmanız bile sizi kurtaramaz.
Not: Kavga; günlük hayatta da, siyasette de, eğitim ve sporda da, kısacası hayatın her alanında iyi değildir.
Kavga ile yaşayıp, kavga ile varlığını sürdürenlerin sonu, ortaya zeki bir tavşanın çıkmasıyla er geç son bulur.
Bunu sadece bilin diye yazdık...
Birilerine mesaj olsun falan düşüncemiz yok.
Siz de okuyunca kendinizi fazla zorlamayın ne olur...
Bu yazının adresi falan yok...
Ama illa ki "Sen bunu mutlaka birileri için yazmışsın" diye inat ediyorsanız, o sizin bileceğiniz iş.
Çünkü...
Biz anlattıklarımızdan sorumluyuz. Sizin anladıklarınızdan değil...