
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Başarılılar...Başarısızlar...
Yarın seçim günü.
Partiler ve adaylar yapacağını yaptı.
Artık söz seçmende.
Yarın sandık başında verilecek olan oylar, siyasetin önümüzdeki günlerdeki rotasını belirleyecek.
Eskişehir'den bahsedecek olursak.
İktidar partisi AKP'nin Eskişehir'de yüzde 44 civarında bir oyu var.
Bu oy 200 ila 220 Bin civarı oy anlamına geliyor.
İktidar partisi, Türkiye genelinde oy kaybı yaşarken, Eskişehir'de var olan bu oy oranını korur ve birinci parti olursa, AKP'yi bu şehirde "Başarılı" olarak nitelendirmek mümkün olacak.
Aynı AKP Eskişehir'de birinci parti olamaz ve oy oranını aşağıya düşürürse, bunun adı resmen "Başarısızlık" olacak.
Aynı durum CHP için de geçerli.
CHP'nin Eskişehir'de yüzde 35'i aşan 175 bin civarı oyu var.
CHP eğer Eskişehir'de bu oy oranını arttırır ve birinci parti olursa, bu mutlak başarı olarak hanesine yazılacak.
Oylarını muhafaza eder ya da düşürürse, üstüne bir de birinci parti olamazsa, o zaman CHP nin Eskişehir'de başarısından söz etmek mümkün olmayacak.
MHP için de durum farklı değil.
Oylarını önemli ölçüde arttırmış olması ve olası bir ikinci vekil çıkartması, MHP'yi Eskişehir'de başarılı kılacaktır.
Artmayan ve muhafaza edilen oylarla, tek milletvekili ile yetinilmiş bir seçim sonucu, MHP için de Eskişehir'de başarıyı getirmeyecektir.
Sonuç olarak:
Her üç parti için de "başarılı" diyebilmemiz için kesin ve net kriterler var.
Birincisi: Oy sayısı ve oy oranlarının düşmeyip artması.
İkincisi de: AKP için birinci parti olma ve en çok milletvekilini çıkartma, CHP ve MHP için ise geçtiğimiz 2011 seçimlerinde alınan vekil sayısına bir ilave edilmesi.
Eskişehir'deki durum bundan ibaret.
.......
Yunus Emre de siyasetin içine tam girdi yani...
Odunpazarı Belediyesi'nin şehir merkezindeki bilboardlarda bir afişi var.
Dünya Çevre günü nedeniyle verilmiş ve üzerinde de "Ampulünüzü değiştirin" yazılı bir afiş.
Akkor ampul yerine tasarruflu ampul kullanılması isteniyor söz konusu afişte.
Her ne kadar direkt olmasa da, söz konusu bilboard afişinin siyasi içerik taşımadığını söylemek mümkün değil.
Zira...
Afişin yarattığı algı tamamen siyasi mesaj içeriyor ve afişi görenlerin de ilk bakıştaki değerlendirmesi bu yönde oluyor.
Diğer taraftan...
CHP tarafından da şehir merkezindeki bilboardlara asılmış bir afiş var.
Söz konusu afiş Yunus Emre'nin bir dörtlüğünden oluşuyor.
Afiş her ne kadar kendi başına herhangi bir anlam ifade etmezken, özellikle Cumhurbaşkanının Eskişehir'e gelişi ile ilgili duyuru afişlerinin yanına konulduğunda başka bir içerik kazanıyor.
Cumhurbaşkanı'nın Eskişehir'e gelişinin Yunus Emre ile pekiştirildiği afişler, CHP nin Yunus Emre Afişi ile yan yana gelince, ister onaylayın ister onaylamayın, ister beğenip, ister beğenmeyin sanki ince bir zeka ürünü olarak çıkıyor ortaya...
Reklamcılık ve propaganda terminolojisinde Subniminal, yani " bilinçaltı mesajı" anlamında da yabana atılmayacak bir örnek gibi duruyor.
Sonuç olarak...
Hem Cumhurbaşkanının Eskişehir ziyareti ile ilgili duyurular, hem de CHP nin bilboardlara verdiği ilanlarla, yunus Emre de siyasetin tam ortasında yerini bulmuş oldu galiba!
.......
Siyasette nezaket ve zarafet...
Siyaset çok sayıda meziyeti gerektirir.
Cesaret gerektirir örneğin, risk almaktan korkmamayı gerektirir.
Para gerektirir, zaman gerektirir, gerektiğinde masaya vurmayı gerektirir.
Sadece bunlar mı?
Elbette değil...
Meşakkati gerektirir, bilgi donanımı ve kaliteyi gerektirir.
Ama hepsinden önce, bu sütunlarda da yazdığımız gibi siyaset zarafeti ve nezaketi gerektirir.
Ne yazık ki siyasette zarafet ve nezaket giderek azalıyor.
İnce ve nazik davranışlara rastlanmaz oluyor.
Siyasal alanda mücadele bir yana, karşı karşıya gelindiğinde takınılan naif tavırlardan eser kalmıyor.
Bu elbette bizim yaptığımız bir tespit.
Neyse ki, önceki gün meydana gelen bir olay, bizim bu tespitimizi yerle bir etmiş.
Mahmudiye'de partiler seçim çalışması yürütürken CHP li Belediye başkanları Kazım Kurt ile AK partili milli Eğitim bakanı Nabi Avcı denk gelmiş.
CHP'li belediye başkanlarının "Çay içelim" teklifini geri çevirmemiş Nabi Avcı.
Oturulup çaylar içilmiş.
Çaya karşılık Nabi Avcı da CHP li belediye başkanlarına birer karanfil hediye etmiş.
Sonuç olarak Mahmudiye'de çok da güzel bir tablo çıkmış ortaya.
Yukarıda da söyledik.
Siyasette nezaket ve zarafet azalıyor.
Zaman zaman da olsa böylesine güzel tablolar da yaşanıyor.
...........
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Adam New York'ta lüks bir randevu evinin kapısını çalar:
Merhaba, Samantha ile görüşmek istiyorum.
Bir... Dakika efendim.
Adamı içeri alırlar. Bir sure sonra çok güzel bir kadın merdivenlerden iner:
Beni aramışsınız.
Evet. Geceyi seninle geçirmek istiyorum.
Tamam ama benim tarifem biraz pahalıdır. Geceliği bin dolar.
Parası önemli değil. Geceyi seninle geçirmek istiyorum.
Beraberce yukarı çıkarlar. Geceyi birlikte geçirirler. Ertesi gün adam yine randevuevine gelir.
Samantha ile görüşmek istiyorum.
Beyefendi başka kızlarımız da var. Umurumda değil, Samantha ile görüşeceğim. Samantha gelir: Yine mi sen! Evet. Geceyi seninle geçirmek istiyorum.
Yalnız fiyatımı hatırlıyorsun değil mi? Bin dolar.
Hiç önemli değil. Ben geceyi seninle geçireceğim.
Birlikte yukarı çıkarlar, o geceyi de beraber geçirirler.Ertesi gün,ayni adam, ayni randevuevi:
Merhaba, Samantha ile görüşmek istiyorum.
Samantha aşağı iner:
Tanrım, yine mi! Bak, devamlı müşterilere indirim falan yapmıyorum. Fiyatım ayni, bin dolar.
Önemli değil. Geceyi seninle geçirmek istiyorum.
Yine yukarı çıkarlar. İslerini bitirdikten sonra:
Benden bu kadar hoşlanman çok güzel ama anlayamıyorum. Üç gece üst üste bana bin dolar ödedin. Nerelisin sen?
-"Tel Aviv."
Tel Aviv mi? Benim kız kardeşim de Tel Aviv'de yaşıyor.
-"Biliyorum, sana getirmem için bana üç bin dolar verdi.."