
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Beğenmiyorum demek tek başına yetmiyor
Bir adamı eğer beğenmiyorsanız, karşısında beğendiğiniz biri olmalı.
Olmalı ki; beğenmeme nedeniniz haklılık bulabilsin.
Ama...
Karşısına birini koyamadığınız halde "Ben beğenmiyorum" diyorsanız, bu sağlıklı bir yorum olmuyor.
Daha doğrusu...
Sizin beğenmeme nedeniniz, toplumda kabul görmüyor.
Çünkü...
Değerlendirme yapılabilmesi için insanlara ister istemez bir kıyas gerekiyor.
Kısacası.
Daha iyisini bulup ortaya çıkarmadıkça ve toplumda yaşayanlar da bir kıyaslama yaparak size hak verir duruma gelmedikçe, "Beğenmiyorum" demeniz hiçbir anlam ifade etmiyor.
Bugün için, iktidar partisinde de durum bu, Eskişehir Büyükşehir belediyesinde de...
Her ikisinde de, beğenen ve beğenmeyen yüzde 50'lik bir kitle var.
Her ikisinde de, alternatifsiz olma özelliği mevcut.
Eskişehir'de...
Tıpkı iktidar partisine verdiği gibi istemeye istemeye pek çok insan Büyükerşen'e oy verdi.
Oy verenler içinde pek çok kişi yine, tıpkı iktidar partisine oy verenler gibi;
-"Karşısında adam mı var? Nereden baksan mevcutların içinde yine en iyisi bu" diye düşündü.
Ve netice olarak...
Yine, tıpkı iktidar partisi gibi Büyükerşen de her girdiği seçimden oylarını arttırarak çıktı.
Sonuç olarak...
İktidarı da, Büyükerşen'i de beğenmiyor olmanız, onların gitmesine yetmiyor.
Hizmetlerinin, düşüncelerinin, ruh hallerinin, uygulamalarının, tiniyetinin ve yönetim anlayışının son derece kötü olduğunu söyleyip durmak da, insanlara inandırıcı gelmiyor.
Ortaya alternatif konulmadıkça, "Beğenmiyorum" diye bağırıp çağırmak "Bu gitsin de kim gelirse gelsin" anlamı taşıdığı için pirim de yapmıyor.
O halde yapılacak tek bir şey var. O da, ortaya bir alternatif koyabilmek.
Bu olmadığı ve insanlar mevcutlarla, ortaya konulan alternatifleri kıyaslamadığı müddetçe "Beğenmiyorum" lafı, o beğenilmeyen adamlara yarıyor.
Dahası...
-"Ne alakası var. Kim gelirse gelsin bundan daha iyi yapar" denilmesi, her ikisine de tavan yaptırıyor...
...........
Bizim siyasetimiz hangisi?
Siyaset'in bana göre en güzel tanımlaması; halka hizmet etmenin en demokratik aracı olmasıdır.
Ama...
Tarihte Siyasete değişik isimler değişik tanımlamalar getirmiş.
Örneğin;
Easton: "Değer ve imkanların iktidar tarafından dağıtılmasıdır" demiş.
Laswell ise: "kimin nerede, ne zaman ve ne elde edeceğinin belirlenmesi" diye tanımlamış siyaseti.
Marx : "Organize bir sınıfın diğerleri üzerinde baskı kurması" olarak tanımlandırmış siyaseti.
Lord Butter ise : "Mümkün olanın sanatı" demiş.
Hitler ise siyaseti tanımlarken; "Bir Milletin dünyadaki varlığını yürütme sanatı" demiş.
Siyaset tanımlamalarının hepsi gerçekten çok ilginç.
Acaba Türk siyasetinin bugünkü haliyle tanımlaması ne olurdu dersiniz?
.............
Dünden bu güne ne mi değişti?
Zaman, hemen her şeyi değiştiriyor.
Değişmeyen şeyler de oluyor elbette.
Örneğin; Eskişehirspor gibi...
Eskişehirspor dün de Eskişehir'in en önemli değeriydi, bugün de aynı şekilde en önemli değeri.
Ancak...
Aradan geçen 20 yıl bile, Eskişehirspor'daki pek çok anlayışı değiştirdi.
Mesela...
Eskiden para sıkıntısı vardı, yönetime güven sıkıntısı yoktu.
Bugün ise;
Para sıkıntısı yok ama yönetime güven sıkıntısı var.
Eskiden;
Şehrin kanaat önderleri yönetimlerde olurdu.
Bugün ise;
Kanaat önderlerinin önüne geçen insanlar yönetimlerde.
Eskiden;
Kulübün at arabası bile yoktu ama heyecan vardı.
Bugün ise;
Kulübün arabası dolu ama ortada heyecan yok.
Eskiden;
Kulübe para getirsin diye araba piyangosu düzenlenirdi.
Bugün ise;
Kulübün kaç tane arabası olduğunu bilen yok.
Eskiden;
Yönetime girenler bunun karşılığında kulübe para verirdi
Bugün ise;
Kulüpten para almanın yolları aranır oldu.
Eskiden;
Takımın kaldığı otel paraları bir yöneticinin sırtına yüklenirdi.
Bugün ise;
Özel Otel paraları kulübün sırtına yükleniyor.
Eskiden;
Futbolcuların yiyeceği kahvaltı malzemeleri bile alınamazdı.
Bugün ise;
Viskiye bile binlerce lira ödeme yapılıyor.Eskiden;
Kimse yönetici olmak istemezdi, çünkü işi bozulurdu.
Bugün ise;
Bozuk olan işi düzeltmek için yapılmaya başlandı.
Eskiden;
Aday çıkmadığı için kulübün anahtarları Belediye'ye teslim edilmek istenirdi.
Bugün ise;
Maşallah aday üzerine aday çıkıyor.
Eskiden;
Yöneticiler para verip söz sahibi olurdu...
Bugün ise;
Para vermiyor, söz sahibi de olmuyorlar.Eskiden;
Başlanılan iş öyle ya da böyle bitirilirdi.
Bugün ise;
Birlikte yola çıkanlar, küskünlükler ve istifalarla darmadağın oluyorlar.
Kısacası...
Dünden bu güne çok şey değişti.
Değişmeyen tek şey ise, Eskişehirspor'un hala Eskişehir'in en kıymetli değeri olduğu ve dün tribünleri dolduran taraftarın bugün de hala o tribünlerde olmasıdır herhalde...