7-Ahmet URFALI (DOLUNAY)

7-Ahmet URFALI (DOLUNAY)

BELÇİKA İZLENİMLERİ-4

Gent'te düzenlenen ''Göçün 50.Yıl Etkinlikleri'' iyi düşünülmüş, üzerinde çalışılmış, güzel bir organizasyondu. Şehrin en büyük salonu tıklım tıklım doluydu. Etkinlikte Belçikalı ve Türk sanatçılarla siyasetçiler yer aldı. Belçikalı sanatçıların Karacaoğlan'dan türküler okuması ve bilim adamlarının ;''Gent'i Türklerle ve özellikle Emirdağlılarla beraber yeniden kurduk .'' demelerini orada bulunanları hem duygulandırdı hem de düşündürdü. Acizâne söz sırası bize gelince, göçün daha çok mistik ve kültürel yönü üzerinde değerlendirmeler yaptık. Bu arada, konferansıma bazı hemşehri ve akrabalarımın salona belediye tarafından onaylanan kitle sayısını geçtiği için alınmadıklarını söylediler. Nedenini sorduğumda; olağanüstü bir olay karşısında sigorta ve belediyenin salon yetkililerini sorumlu tutacağını ve çok yüksek tazminatlara muhatap olunacağını söylediler.
Konferanstan sonra sevgili yeğenim Turgay'ın daveti üzerine lokantasına dost ve akrabalarımızla beraber gittik. Ozanımız Fakı Edeer ve ses sanatçımız Bülent Gök kardeşimizin söyledikleri Emirdağ türküleriyle gönlümüzü coşturduk.
Ertesi sabah kadim dostlarımız Güven, Tuncer ve Fakı'yla beraber Gent turuna çıktık. Her yıl yapılan ve 10 gün süren Gent Festivali'nde şehre yaklaşık 2 milyon ziyaretçi gelerek ekonomik anlamda bir canlılık sağlanıyormuş. Gent'in, ortaçağ kokan bir şehir olduğunu çok iyi korunan tarihi yapılarından anlamak mümkün. Kontların Şatosu da denilen Gravensteen Kalesi 12. yüzyılda Kont Philip tarafından yaptırılmış.Gent halkı bu kale için, "Dünyanın hiçbir yerinde böylesine görkemli bir şatoyu şehrin ortasında bulamazsınız" diyerek Kont'un, gücünü bu ihtişamlı kaleyle herkese gösterdiğini ifade ediyorlar.
Surlar, kuleler, odalar, işkence haneler, giyotinler, eski kıyafetler... Şatonun giyotini en son 1861'de kullanılmış. Merdivenlerden çıkıp indikçe geçilen dehlizler bazen ürküntü veriyor bazense şaşkınlık. Dikkatimi bir şey çekti; her turistik ve tarihi mekanda mutlaka hediyelik hatıra eşyaları satış yerleri ve kafeler...Tezgahlarda çikolata ve waffle... Waffle, Belçika'ya özgü petek baskılı bir hamur tatlısı...Kalenin girişi St. Veerle Meydanı'na açılıyor.
14.yüzyıldan kalma Folklor Müzesi, müze olarak kullanılan kiliseler, meydanlarda heykeller, Gent'in üç kulesi ve St. Michael Kilisesi,St. Nicholas Kilisesi, Belfry ile St. Bavo's Katedrali gezginlerin ilgisini çeken başlıca yapılar. Belfry ya da Belfort adlı kuleler, Gent'in bağımsızlık ve gücünü temsil ediyor. Kulenin tepesinde yer alan ejderha figürü Gent'in de simgesi ve koruyucusu. Ejderha, Gent'in 1180'de kazandığı özgürlükleri koruyormuş.
Gent Meydanı'nda dikkatimi en çok Küçük Türkiye Sokağı ''Klein Turkije" çekti. Gent'in Arnavut kaldırımlı ilk sokağı kimilerine göre Haçlı Seferleri'yle ilişkili olduğu söylense de gerçekte Belçika Kralı II. Leopold' un 1860 yılında İstanbul' u ziyareti sonucunda kurulan ekonomik antlaşmalar çerçevesinde, Türk tüccarlar tarafından açılan işyerlerinin bulunduğu yerin adıdır.
Gent'in her yerinde Türklere ve özellikle de Emirdağlı'ya rastlamak mümkün. Belki de bu yüzden, ''Türkiye mi büyük, Emirdağ mı?'' sözü buradan çıkmış olmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
7-Ahmet URFALI (DOLUNAY) Arşivi