CHP lideri geçtiğimiz günlerde partisinin belediye başkanlarını uyardı.
Tıpkı 94 yılında yaşanan duvara toslama gibi bir olayın yaşanmaması, partiyi iktidara taşıyacak yerel yönetim anlayışının sekteye uğramaması için uymaları gereken kuralları sıraladı.
CHP’li belediye başkanlarının uyması gereken kuralları da 7 başlık halinde şöyle sıraladı:
1. Yönettiğiniz belde insanlarının inançları, kimlikleri, yaşam tarzları itibariyle ayırmayacaksınız; herkesi kucaklayacaksınız.
2. Hizmeti belli kişiler, zümreler, akrabalar için değil; halk için yapacaksınız.
3. Beldenizde fakir mahallelere pozitif ayrımcılık yapılacak, yatırımlara bu bölgelerde öncelik verilecek. Kadınlar ve dezavantajlılar lehine karar alacaksınız.
4. Yoksullara yardım yaparken insan onurunu koruyacak, teşhir etmeyeceksiniz.
5. Harcadığınız her kuruşun hesabını millete vereceksiniz. İsrafla mücadele edeceksiniz.
6. Belediyede yönetici atamalarında kesinlikle liyakat sistemine uyacaksınız. İşi ehline vereceksiniz.
7. Belediyeyi adaletle yöneteceksiniz.
Kısaca…
Kılıçdaroğlu CHP’li belediye başkanlarına “Eğer bu kurallar çerçevesinde hizmet ederseniz, bu hizmetiniz CHP’yi iktidara taşır. Eğer bu kuralların dışında bir davranış ortaya koyarsanız, tıpkı 94’de yaşanılanlar gibi bu partimizin yıllar boyunca yerel ve genel iktidarımıza engel olacaktır” dedi…
HHH
Şimdi…
Kılıçdarooğlu’nun ortaya koyduğu bu 7 maddelik kurallar karşısında, CHP’li belediye başkanlarının önünde 2 ayrı seçenek var.
Birincisi: Kılıçdaroğlu’nun ortaya koyduğu kurallara harfiyen uyacaklar.
İkincisi ise: Bildiğini okuyacaklar…
Eğer “Bu kurallar beni bağlamaz” diyerek bildiğini okuyacak olan CHP’li belediye başkanlarına diyecek bir lafımız zaten yok…
Ancak…
Kılaçdaroğlu’nun koyduğu bu karalara uyacak olan belediye başkanlarının, 7 kuralı harfiyen yerine getirmek için öncesinde mutlaka yapması gereken bazı şeyler var…
örneğin:
Sürekli “Padişahım çok yaşa” diyerek bu şekilde var olabilen, Padişah değil de, aslında kendileri Padişahtan çok daha iyi yaşayan, liyakatsiz, beceriksiz, asalak, cahil, kendi işinde bile başarılı olamamış, şaklaban tipleri en yakınından başlayarak derhal kapının önüne koymaları gerekiyor…
örneğin:
Gerektiğinde “Bu yaptığınız çok yanlış”, “Kral çıplak” ve “Hata ediyorsunuz” deseler bile samimi ve içten insanları azarlamayarak, ötelemeyerek, yanlarından uzaklaşmalarına yol açmayarak, hatta, onlara hain yaftasını falan sıvamayacaklar.
örneğin:
Ağırlıklarını atmayan balonun uçamayacağı misali, kendisine ağırlık yaratan ve sürekli düşmelerine neden olan insanlara, unvan, yetki ve hareket alanı hakkı tanımayacaklar.
CHP’li belediye başkanlarının bu söylediklerimizi hayata geçirmedikten sonra söz konusu 7 kuralı işletme şansı yok…
Bizden söylemesi…
.....
Büyükerşen’li tablo…
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu ziyaret etmiş.
İmamoğlu bu ziyarette, Kılıçdaroğlu'na İstanbul ve Samsun ziyaretinde tanıştığı ilkokul mezunu bir ressamın yaptığı üzerinde Kılıçdaroğlu, İmamoğlu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'in kara kalemle çizilmiş resimlerinin bulunduğu tabloyu hediye etmiş…
......
Biz yanından geçer gideriz arkadaş!
-Yeni stadyumu şehrin bir ucuna götürdüler, cılız kalan birkaç sesin dışında kimsenin umurunda bile olmadı.
-Yeni Gar binasını olduğu yere, yani trafiğin tam ortasına yaptılar, kimse ses çıkartmadı.
-Havaalanı pistini uzatıp, uçuşları iptal ettiler, insanların gıkı dahi çıkmadı.
-Demiryolu’nun yer altına alındığı projeyi neredeyse yarı yarıya budayıp, güzergah üzerindeki mahalleleri duvarla tecrit ettiler, tık çıkmadı.
-Yer altına alınan demiryolunun üzerinde oluşan bulvara düzenleme yapıp betonla kapladılar, kimsenin kılı kıpırdamadı.
-Hamamyolu’na proje yapıldı, inşaat yarıya gelip iş işten geçtikten sonra eleştiriler başladı.
-Şehrin merkezinde bulunan bazı caddeleri araç trafiğine kapadılar, kapanan caddeler araçtan geçilmez oldu ama bu durum kimseye dert olmadı.
Bu saydıklarımız kadar saymadıklarımız da var.
Daha işin başında toplumsal bir direnç oluşturamıyoruz.
Her şeyi ıskalıyoruz bu şehirde.
Temel yurtdışından gelen misafiri James’i Trabzon sokaklarında gezdirmektedir. Bu arada yabancı misafir bir yandan da Türkçe kelimeler öğrenmeye çalışır. Bir ağacın yanından geçerken James:
– Temel, biz İngilizcede buna Tree deriz
Temel cevap verir:
– Biz ona hiçbir şey demeyiz. Yanından geçer gideriz…
Tıpkı fıkradaki Temel gibi yaşıyoruz bu şehirde iyi mi?
Ne kadar sorun ve sıkıntı varsa, yanından geçip gidiyoruz.
Hiçbir şey demiyor olmamız da cabası…
.....
Büyükşehir Belediyesi tabelasına TC geldi…
Zafer Kaynak eski sendikacılardan.
Halen İYİ Parti’de il yönetim kurulu üyesi olarak siyasetin de içinde olan bir isim.
Aynı zamanda kamu kurumlarının tabelalarından TC ibaresinin kaldırılmasına kendi sosyal medya hesabı dahil müthiş tepki gösteren, tabelalara TC ibaresinin yeniden konulması için uğraş veren de bir kişi…
Zafer Kaynak, geçtiğimiz 20 Mayıs tarihi’nde Eskişehir büyükşehir Belediyesine bu konuyla ilgili bir dilekçe ile müracaat etmiş.
Dilekçesinde “Büyükşehir belediyesi tabelasında TC ibaresi niçin yok? Bu ibareyi tabelanıza koymayı düşünüyor musunuz?” sorularını da özellikle belirtmiş.
önceki gün kendisine cevap gelmiş Büyükşehir Belediyesi’nden…
Gelen cevapta “Dilekçenizde sözünü ettiğiniz TC ibaresi, büyükşehir belediyemizin tabelasında yerini almıştır” yazıyormuş…
Gidip baktığında, gerçekten Büyükşehir belediyesi girişindeki tabelada TC ibaresinin yer aldığını görünce bir hayli sevinmiş…
Kendisiyle konuştuğumuzda da bir hayli sevinçliydi…
-“TC ibaresinin konulmasında küçücük de olsa katkım olduğu için mutluyum” dedi önce.
Ardından da…
TC ibaresini tabelasına koyan büyükşehir belediyesine teşekkür ederken, aynı ibarenin diğer kurumların tabelalarına konulması için de uğraş vereceğini söyleyerek tamamladı sözlerini…
