1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Ben olsaydım..!

Bu şehirde yaşayan ve bu şehirde yaşayacak biri olarak:
-Küçük Sanayi Sitesinin bulunduğu yerde faaliyet göstermesinden son derece rahatsızım.
-Burasının güzel bir planlama ile dönüşüp, şehre bir değer katmasından yanayım.
-Odunpazarı Belediyesi tarafından bu konuda atmış olduğu adımları değerli buluyorum.
-Yine Odunpazarı Belediyesi tarafından burası için ön gördüğü planlamanın kıymetli olduğunu düşünüyorum.
-Burası için yapılan planlamada önce şehrin genel menfaatlerinin, sonra da mülkiyet hakkının olabildiğince korunması gerektiğini düşünüyorum.
Keza...
-Eskişehir'in bu güne kadar 25 bin ölçekli bir plana sahip olmayışını ve bunun büyük bir eksiklik olduğunu söyleyen ve eleştirenlerin başında gelen isimlerden biriyim.
-Büyükşehir Belediyesi'nin bu konuda yaptığı çalışmaların şehir için çok önemli adımlar olduğunu düşünüyorum.
-Bu çerçevede yaptırılan 25 Bin ölçekli planlamayı çok kıymetli buluyorum.
-Yapılan planın iki farklı parti üyelerinin mecliste oy birliği ile kabul edilmesini "müthiş" bir olay olarak görüyorum.
-Yapılan 25 Binlik planlar çerçevesinde, bu planlarla uyumlu 5 Bin ve Bin ölçekli planlarla şehrin daha güzel bir imara kavuşacağına inanıyorum.
-25 Binlik planlarla ilgili de, tıpkı Küçük Sanayi Sitesi planlarında olduğu gibi, öncelikle şehrin genel menfaati ardından da kişi ve kurumların mülkiyet haklarının korunması gerektiğini düşünüyorum.
Kısacası...
Gerek Küçük Sanayi Sitesi ile ilgili planlama ve gerekse 25 Bin ölçekli plan şehrin genel menfaatini gözetiyor ve kişilerin mülkiyet hakkını da olabildiğince koruyorsa benim için mesele bitmiştir.
O nedenle...
Ben söz konusu bu planları para ve zaman harcayarak yaptıran, yapılan planlarda da şehir menfaatinin ve kişi mülkiyet hakkının gözetildiğine kesinlikle emin olan belediye başkanlarının yerinde olsam:
-"Matbu itiraz dilekçeleri dağıtılıyor" diye yakınmak yerine, askıya çıkan planların yanına matbu itiraz dilekçelerini bizzat koyardım.
-"Yanlışlıklar, eksiklikler,haksızlıklar olmuş olabilir. Eğer varsa böyle bir tespitiniz itiraz edin" diyerek bu sayede planların doğruluğu ile ilgili sahiplenme iradesini sonuna kadar gösterirdim.
-Planlara, gerçekten mağdur olacağı düşüncesiyle itiraz edecek olanları cesaretlendirip, bu sayede "Mecliste mağduriyetleri telafi edeceğiz" güvencesini verirdim.
-İtirazların görüşüldüğü meclis ayağı sonrasında mahkeme yolunu tercih edecekleri dahi, planları engellemekle suçlama yerine, teşvik eder, bu sayede de "mahkeme onaylı bir planlamanın ortaya çıktığını tüm şehre gösterirdim.
Sonuç olarak.
Belediyeler tarafından yapılan "matbu itiraz dilekçesi dağıtılıyor" açıklama ve yakınmasını çok şık bulmadım.
Bu tutumun, planlara yapılacak itirazlardan endişeye kapıldıkları algısı yaratabileceğini düşündüm.
Başta da söyledim ya...
Ben olsaydım "Alın size plansa plan! Eskişehir için yapılabilecek en iyi planı yaptık. Buna rağmen içinizde şüphe ve endişe varsa alın bunlar da matbu itiraz dilekçeleri. Doldurun verin ki mecliste eksiği gediği var mı bir daha bakalım. Olmadı, mahkemeye mi gideceksiniz. Gidin kardeşim! Gidin ki biz de vabal altında kalmayalım" derdim...
Not- Bu yazıyı daha önce yazacaktık ama itiraz süresi içinde herhangi olumlu veya olumsuz bir algı yaratabileceği düşüncesiyle,planların askıdan inmesi ve itiraz süresinin bitmesini özellikle bekledik.
....
İlla ki cenaze ya da düğün mü olacak?
Milletvekilleri, Belediye Başkanları, Bürokratlar ve Oda başkanları.
Bunlara diğer Sivil toplum Örgüt yöneticilerini de ekleyin.
Pek sık bir araya gelmiyorlar.
Gelmedikleri gibi...
Hemen her ortamda birbirlerine laf söylemekten ve birbirlerini eleştirmekten geri de kalmıyorlar.
Aynı insanlar...
Bir cenaze ya da nikah töreninde rahatlıkla buluşabiliyor.
Buluşmakla kalmıyor, yan yana da oturuyorlar.
Aralarında ki sohbete şahit olsanız, adeta "Bunlar 40 yıllık dost gibi" dersiniz.
Dahası...
Aynı insanların birbirlerini eleştirmelerine ve laf sokmalarına bir türlü anlam veremezsiniz.
Ama...
Cenaze ya da Nikâh töreni bitiyor, her şey eskiye dönüveriyor.
Anlamadığız nokta işte bu.
Cenazeler, Nikâh törenleri ve açılışlarda bir araya gelen şehrin yöneticileri, normal zamanda niye bir araya gelmiyor?
Cenaze, nikâh ve açılışlarda birbirleriyle yaptıkları sohbeti, normal zamanda niye yapmıyorlar?
Madem bu tür törenlerde bir araya gelip, hoş sohbet içinde olabiliyorlar da...
Normal süreçte bunları yapmak çok mu zorlarına gidiyor?
İnsan merak ediyor doğrusu...

.......
Ne termal ne hamam....
Termal konusu gündemde olduğu sıralarda Eskişehir'in termal'den, özellikle de sağlık alanında termal kaynaklardan mutlaka yararlanması gerektiğini söylemiştik.
Ancak...
Bu oluncaya kadar da mevcut Hamamların mutlaka ele alınmasının bir zaruriyet olduğunu dile getirip, hamamların da en az termal kadar bu şehir için önemli olduğunu söyleyip, şu tespitte bulunmuştuk:
"Eskişehir'de mevcut hamamlar var.
Bu hamamlara öteden beri çevre illerden gelip gidenler de mevcut.
Eskişehirli de hamamlara gitmeyi seviyor.
Dolayısıyla...
Eskişehir'in büyük eksikliğini hissettiği termal tesisler ile ilgili çalışmalar yapılırken, elde var olan hamamların da geliştirilerek ve sayıları arttırılarak bir turizm yaratılabilir.
Yaratılacak olan böylesine bir iç turizm ise, Eskişehir'e katma değer açısından önemli bir katkı da sağlayabilir.
Netice olarak....
Termal turizmi Eskişehir'in tanıtımı ve turizmi açısından önemli bir prestij teşkil ederken, Eskişehir'in modern hale getirilecek olan Hamamları da, bu prestiji mükemmel bir biçimde perçinleyebilir."
Gelinen noktada açıkça görülüyor ki: ne termal konusunda bir adım atabildik ne de mevcut hamamlarımızı daha önemli kılabildik.
Zamanı da suyu da boşa akıttık durduk.

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi